Geçtiğimiz Perşembe günü, Edirne’de Meriç Nehri’ni aşmak isteyen 2 asker gözaltına alındı, kısa sürede de tutuklandı. Bunu gören Yunanlılar da ayağa kalktı. Hayrola? Nedir bu telaşınız beyler? Rahatsız olmayın, oturun hele şöyle.
Yunan makamlarına göre iki asker yolunu kaybedip Türkiye sınırını geçmişler. Buna kimse inanmaz. Çünkü Edirne- Yunanistan arasında Meriç Nehri bir kordon gibi uzanır, ta ki Saros Körfezi’ne kadar. Bunun dışında Edirne il sınırlarına Yunanistan’dan geçilebilecek en kolay yol ise Karaağaç Mahallesi’nin sınırlarında bulunan Pazarkule Sınır Kapısı. Ayrıca, bu iki askere eğitim verilmedi mi? Sınırlarda yürüyerek gezilir mi? Arabayla gümrükler haricinde, kapılara yakın yerlerde durmanız yasaktır.
Aşırı kar yağışı da işin ayrı bir bahanesi.
Peki, telefonlarında bulunan sınır görüntülerine ne demeli? Yıllar evvel, bilmediğimden, bir sınır kapısının fotoğrafını çekmek isterken askerler tarafından uyarıldım. Hem de hangi kapı? Pazarkule Sınır Kapısı. Bunu askerlerin üst düzey komutanlarına göndermek için çektikleri söylenmiş. Kim o üst kademe? Feto mu? Trump mı? Sınırlarda fotoğraf çekilmesinin yasak olması, Askeri Güvenlik Bölgeleri olduğu içindir. Biri o fotoğrafı bulursa da tepenize iner. Bu arada casusluktan da ceza alacaklar.
Bu işte başka bir iş olduğunun kanıtı ise savcılıkta verdikleri ifadeler. Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı’ndaki ifadelerinde ise kaçakçıların peşine düştüklerini söylemişler. Bunun sonucu olarak, normal bir sonucu olarak da hem savcılık soruşturmayı genişletti hem de askerler tutuklandı.
Bu askerlerin rütbesiz falan olduklarını düşünmeyin. Biri astsubay, diğeri teğmen. Yani az da olsa tecrübeleri olan kişiler.
Şimdi işin bir de diğer boyutu var. Yunan medyası bu olayı “Diplomatik kriz” olarak duyurdu ama buna gerek yok. Çünkü ortada büyük bir kriz yok. Bu adamlar alındılar, yargılandılar ve cezaevine konuldular. Bunda prosedüre aykırı, hukuksuz bir durum var mı efendim? Hayır, yok.
Şimdi bir de saatlerimizi geriye alalım. 16 Temmuz 2016 gecesi, hain kalkışmanın saatler sonrasında, darbe girişiminin başarısız olacağını anlayan 8 FETÖ mensubu bizim ülkemizin, benim kardeşimin, benim abimin, benim ablamın yani bu milletin vergileriyle alınmış helikopter ile birlikte Yunanistan’a kaçtı. Yasadışı giriş var, yargılanma var, cezaevine konma var. Buna kimse sesini çıkarmadı. Fakat Çipras yönetimi ile uzlaşılamayan konu bu asker kılıklı soytarıların iadesi konusu idi. Türkiye bastırdıkça Yunan işi yokuşa sürüyordu.
15 Temmuz’da yaşananlar ve bu hainlerin FETÖ ile bağlantısı delilli ispatlı bir şekilde Amerika’ya olduğu gibi Yunanistan’a da gönderildi. Fakat Yunan’dan ses çıkmadı. Haydi bakalım şimdi de çıkmasın. Yunan askerleri de biraz Edirne havası alsın. Yaşadığım yer diye söylemiyorum, Edirne çok sessiz sakindir. Biraz kafalarını dinlerler.
Sonuç olarak FETÖ mensubu askerler iade edilmedikçe Yunan sinir küpü olmaya devam edecek, askerleri Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde olacak.
Yazımızı nihayete erdirirken tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü en içten dileklerimle kutlarım. Kadınlarımız bizim en kutsal değerlerimizdir. Sadece bir gün değil, her gün onlarındır.