İnanmayı afyon olarak gören komünizm on beş yıl önce uygulanabilirliğini bütünüyle yitirmiştir. Ekonomiyi inanç ve etikten bağımsız olarak ele alan kapitalizmin de hayat damarları kurumuştur. Oysa sağlam ekonomi, sağlam insan ve sağlam topluma dayanır. Ekonomi toplumun üretim ve tüketime dönük yüzüdür. Güzel insanın üretimi gibi, tüketimi de güzel olur.
Matematikten felsefeye kadar birçok bilim gibi, ekonomi bilimi de Batılıların tekelinde değildir. Pazar mekanizmasının işleyişine ilişkin ilk önemli çalışmaları başta Gazali ve İbn Haldun olmak üzere, Müslüman düşünürler yapmıştır. Ekonomik, siyasal ve kültürel hayatın odak noktasında açgözlü, çıkarcı insan değil, tokgözlü, dürüst insan vardır.
Komünizm ve kapitalizmin “Ekonomik İnsanı”nın iflas ettiği bir dönemde, kendisi için istediğini başkası için de isteyen “güzel” ve “güvenilir” insan odaklı bir ekonomik yapı oluşturmadan, yüksek kaliteli ve düşük maliyetli üretim ve tüketim yapmak mümkün değildir. Pusulanın kuzeyi göstermesi gibi, dürüstlük ve özveriye dayanan güven ekonomisinin ilkeleri de, üretim ve tüketimde mutluluk ve başarının evrensel yönünü gösterirler.
Bütün ömrünü üniversite ve akademisyen yetiştirmeye adayan Sabahaddin Zaim, İslam Ekonomisi konusunda öncü çalışmalar yapmışır. O yıllarca lisans, yüksek lisans ve doktora seviyesinde binlerce öğrenci yetiştirmiştir. Onun alanında başeser olmuş “Çalışma Ekonomisi” kitabının Türkiye’de ana kaynak olarak okutulmadığı üniversite yoktur. Erbakan ve Özal, Türk siyasi hayatına yeni isimler kazandırmada nasıl bir görev yüklenmişse, Zaim Hoca da aynı görevi üniversite hayatında yüklenmiştir.
Zaim Hoca, kitaplarında dengeli gelir dağılımı ve ilkeli bir kültürel doku oluşturmada başarısızlığa uğrayan seküler ekonomi ile İslam ekonomisi arasındaki farkları ayrıntılı olarak ortaya koymuştur. Ekonomi bilimi etikten bağımsız değildir. Tam tersine etik değer ve ilkelere dayanır. Paradan para kazanmanın değil, ürün ve hizmet üretiminden kazanç sağlamanın yolunu açan faizsiz finans sisteminin Türkiye ve dünyadaki gelişmesi bütün dünya için hayati önem taşımaktadır. Para kazanmak her şeydir diyenler, para kazanmak için her şeyi yapmaktadırlar.
Bütün dünyada sanayiden hizmet kesimine geçişin hızlandığı bir dönemde, finansal işlemler en hızlı gelişen sektörlerin başında geliyor. New York, Londra, Frankfurt ve Tokyo gibi dünya ekonomisinin merkezlerinde ürün ve hizmet alışverişinden kat kat fazla para ve kıymetli kağıt alışverişi yapılıyor. İslami ilkelere göre yönetilen fonların hacmi de trilyon dolarlara yaklaşıyor.
Müslümanların tasarruflarını çekmek için, büyük Batı bankaları, faizsiz işlemlerde değerlendirilen büyük fonlar oluşturdular. Amerika ve Avrupa’da İslami ilkelere saygılı kurum ve kuruluşlardan oluşan borsalar kuruldu. Dünya bilgisayar yazılım sektörü ve ileri teknolojinin merkezi “Silikon Vadisi”nde “risksiz” faize değil de, “risk” ve ortaklığa dayanan “Venture Capital” şirketleri, yeni teknoloji geliştirme ve ekonomide yenilik yapmada bütün dünyaya örnek oluyorlar.
Zaim, risk sermayesi şirketlerinin İslam’da ana ortaklık biçimi olan “mudarabe”ye dayandığını sürekli vurgulamıştır. Bill Gates ve Michael Dell gibi ünlü girişimcilerin varlıklarını İslam’a borçlu olduklarını söylemekten hiç geri kalmamıştır.
Elbirliği olmadan güçbirliği olmaz. Ekonomide paylaşmasını
bilmeyenler, paylaşmasını bilenler tarafından paylaşılırlar.
Güzel insanların gücü “kazan ve kazandır” ilkesine dayanan
ortaklık kültüründen kaynaklanır.
Güzel ekonomi güzel insanların kurdukları ortaklıklarla inşa edilir.
Güzel insanların ortaklıkları ve ekonomileri güzel olur.