Kıymetli Yabende okuyucuları. Uzunca bir süre yoğun sınav programımdan ötürü yazılarıma ara vermek zorunda kalmıştım. Bunun için önce sizlerden sonra bütün Yabende Gazetesi ekibinden teker teker özür dilerim.
Efendim. Malumunuz işlediğimiz konular Balkanlar ile alakalı oluyor. Bu zamana kadar yazdığımız yazıların çok büyük bir kısmını savaşlar oluşturmakta. Bu yazımızda ise sizlere Bulgaristan’daki Çağdaş Türk Edebiyatının nasıl geliştiğini ve daha sonraki dönemlerde nasıl değişiklikler geçirdiğini aktarmaya çalışacağız.
Çağdaş Bulgaristan Türk Edebiyatının tanımını yapmak gerekirse; 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ile başlayan süreçte Bulgaristan’da yaşayan Türkler, 1908 yılında 2. Meşrutiyet’in ilanının ardından burada azınlık durumuna düşmüştür. İşte bu ve bundan sonraki dönemde Bulgaristan Türklerinin oluşturduğu edebiyata Çağdaş Bulgaristan Türk Edebiyatı adı verilir.
Çağdaş Bulgaristan Türk Edebiyatını üç bölümde incelemek mümkündür.
Bu dönemlerden ilki 1878 ve 1944 yıllarını içine alır. Aynı zamanda bu dönemlerde Bulgaristan’da ilk önce Özerk ardından Çarlık Dönemleri yaşanır. İlk dönemde edebiyat adına ilk adım 1922 yılında atılır. Daha eski yıllar hakkında ise ne yazık ki herhangi bir bilgi yoktur. 1922 yılında Şumnu kentinde açılan Nüvvap Medresesi’nden yetişen Aşık Hıfzı, Mustafa Şerif Alyanak, Hüseyin Raci Efendi gibi yazar ve şairler ile birlikte o dönemde öğrenimini Türkiye’de gören Ali Osman Ayrantok, Oğuz Peltek gibi yazar ve şairler Çağdaş Bulgaristan Türk Edebiyatının ilk örneklerini vermeye başlarlar. Ancak daha ileriki dönemlerde bu yazar ve şairler Türkiye’ye ya kendi istekleriyle ya da zorunlu olarak göç ettiklerinden dolayı eserlerinin basımı Türkiye’de olmuştur. Bu eserlerden Bulgaristan’da basılanı Sofyalı Aşık Hıfzı’nın Plevne Muharebesi Destanı olduğu tahmin edilmektedir.
İkinci dönem ise 1944 yılında komünist rejimin iktidara gelmesiyle başlar. Komünizm ile birlikte Bulgaristan Türk Edebiyatı tamamıyla devlet kontrolüne girer ve resmi ideoloji benimsetilmeye çalışılır. Bu döneme aynı zamanda Çağdaş Bulgaristan Türk Edebiyatı için karanlık dönem de denebilir. Komünizm rejiminin başlamasından itibaren Bulgaristan’da Türklere çeşitli baskılar kurulmaya başlanır. Çıkarılan gazete ve dergilerde Türkçeye uymayan ve Bulgaristan halkının konuştuğu bir dil getirilerek burada yaşayan Türklerin dilleri bozulmak istenmiştir.
İlk dönemdeki Türk edebiyatı etkisi gitmiş yerini Sovyet ve Bulgar edebiyat etkisi getirilmiştir. Üslup, dil ve ifade zenginliği bakımından Türk edebiyatı ele alınsa da konu ve ideoloji açısından Sovyet ve Bulgar edebiyatları etkili olmuştur. Yine bu dönemde yazılan şiirlere bakıldığında bu şiirleri yazanların mesleklerinin öğretmen olduğunu görmek mümkündür. Devlet ile zıt düşüp mesleklerini kaybetmekten çekinen öğretmenler yine devlet ideolojisine bağlı olarak öğrencilere yönelik şiirler yazmışlardır. Bu dönemde özellikle çocuk edebiyatının oldukça geliştiğini söylemek mümkündür.
1960’tan itibaren ise Bulgaristan’da Türkler üzerinde çok büyük baskılar kurulmaya başlanmıştır. 1960-1967 yılları arasında bu baskılarda Türk kültürü adına ne varsa yok edilmeye, Türklerin adları değiştirilmeye çalışılmış ve dahi Türkçe konuşmak bile yasaklanmıştır.
Çağdaş Bulgaristan Türk Edebiyatının 3. dönemi ise 1990 ve sonraki dönemleri kapsamaktadır. 1989 senesinde Bulgaristan’dan Türkiye’ye yaşanan ve Büyük Göç olarak adlandırılan bu dönem bugün hala devam etmektedir. Devlet tarafından zorlamalara ve baskılara dayanamayan birçok Bulgaristan Türkü Türkiye’ye göçmek zorunda kalmıştır. Bugün de bu göçten bahsetmek mümkündür. Özellikle Jivkov iktidarının sona ermesi ve suçluların cezalandırılmasının ardından Türk edebiyatı kendine gelmiş ve kültür ve siyasi bakımdan varlıklarını yeniden ortaya koymuştur.
Bu dönemde Kemal Bunarciev, Yusuf Kerimov ve Ahmet Tımışev gibi yazarlardan bahsetmek mümkündür. Ortaya koydukları eserler ise genel olarak yasaklı döneme ait olan konulardır.
Sonuç olarak Çağdaş Bulgaristan Türk Edebiyatı çeşitli ve birbirinden zorlu evrelerden geçse bile bugün de hala varlığını sürdürmektedir. Ancak Bulgaristan Devleti’nde bugün hala Türklere çeşitli baskılar uygulanmaktadır. Hatta öyle ki bazı yazarların daha sonraki nesillerde burada yaşayan Türklerin asimile olacağı endişesi taşıdığını görmekteyiz.