Günlerdir iç politikada bir çekişme aldı başını gitti.
Ana muhalafet partisinin lideri iddia üstüne iddia ileri sürdü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesi üzerinden elinde ne olduğu tam anlaşılmayan ve sadece kendisinin izah etmekle yetindiği ve belgeleri izhar etmeyen bir takım beyanatlarda bulundu.
Yurtdışına para çıkışlarından ve gizli bir yapılanmadan bahsetti.
Erdoğan ise buna karşı çıkarak çok inanıyorsa belgeleri hukuka versin dedi.
Onunla da yetinmeyip dava açtı.
Elinde de Kılıçdaroğlu’nu yalanlayan belgelerin olduğunu söyledi.
Yurtdışına para çıkışının olmadığını aksine para girişi yapıldığını söyledi.
Bir çok haberde de swift numaralarına ulaşıldığı ve bu numaralara bakıldığında yurt içinde bir bankadan başka bir bankaya para aktarımının söz konusu olduğu söylendi.
Böyle bir karmaşa içinde insan ne olduğunu şaşırıyor değil mi?
Artık bir karar verseniz iyi olur!
Kuru iddialarla meydanlarda dolaşmanın bir manası yok.
Bu millet aptal değil, aptal yerine koymaya da çalışmayın.
Kim elinde ne belge varsa çıkarsın meydana, açıkça sunsun halka!
Elimde belge var diye ortalarda dolaşacağınıza, birbirinize tehditler yağdıracağınıza doğruları ve gerçekleri belgeler üzerinden konuşun.
Eğer konuşamayacaksanız da boşuna bizi meşgul etmeyin!
Meydanlarda, kürsülerde külhanbeyliğidir aldı başını gitti.
Milletvekilleri, genel başkanlar birbirlerine tehditler savurur oldu.
Yok seni uyutmayacağım, yok sana neler yapacağım gibi karşılıklı restleşmelerden öteye gidelim artık!
Siyaset bu değil, siyaset kaçak dövüşmek değil!
Siyasetçinin bir ahlakı vardır, millete bir saygısı vardır, milletine sevgisi vardır.
O yüzden eğer bir iddiada bulunacaksa ya da bu iddiaya karşılık verecekse doğru düzgün hukuki bir şekilde adalete yakışır, yapılması gerekeni yapar.
Çıkar yiğitçe meydana dövüşür, kaçak vuruşmaz.
“Bazı şeyler söyleyeyim de tutarsa oradan devam ederiz”le siyaset yapılır oldu. Kuru sözlerle halk oyalanır oldu.
Bir taraftan böyle saçma tartışmalar, ne olduğu belirsiz münakaşalarla gündem oyalanırken diğer taraftan İsrail Müslümanları vuruyor.
Müslüman devletlerin içinde çatışmalaar çıkarılıyor, farklı terör yapılanmaları oluşturuluyor.
Terör devleti kurmak için silahlar aktarılıyor.
Dibimizde olan bu olaylara sırf bu tartışmalardan dolayı doğru düzgün tepki veremez hale geldik. Neredeyse bir haftadır oyalanıp duruyoruz.
YPG-PYD’ye operasyon yapması gereken Türkiye yerinde sayıyor.
Silah akışını bir türlü durduramıyor. PKK’yı bitireceğiz deniliyor hala daha sonuç yok.
Ekonomi üzerinden ülkemizde kriz çıkarmaya çalışan Batı’nın hamlelerine karşı çözüm üretemiyoruz.
Paramızın kur artışı ile eriyişinin millete geri dönütü bir türlü sağlanamadı.
Zam üstüne zamlar geliyor alttan alta ve kimse bunun üzerine konuşmuyor.
Hükümetin de Ana muhalefetin de işi gücü tartışma oldu. Bari bu tartışmalar bizi bir yere taşısa, millete faydası olsa, zerre faydası olmadığı gibi her geçen gün zarar veriyor.
Zaman kaybediyoruz, yapacaklarımızı yapamıyoruz, bu birilerinin umrunda olmalı artık!
Her iki tarafta kendi kuyusunu kazıyor. Bu böyle gitmez beyler!
Ülke yönetimindesiniz, meclise talip olmuş ve bu millete vaatler vermişsiniz öyleyse yerine getirin!
Bize boş rakamlarla konuşmayın, gerçek somut delillerle çıkın karşımıza, ekonomi büyüyor diye karşımıza gelmeyin biz bunu cebimizde hissedelim, fiyatlarda görelim…
Ama ne yazık ki göremiyoruz ve bunu dert edinen de kimse yok maşallah!
Tutarsızlıklar, meydan okumalar, boş sözler, tehditler üzerinden ülkenin başında ya da mecliste olmaya devam edeceğiz diye sanıyorsanız boşa hayallere düşüyorsunuz.
Bu milletin bu tartışmalardan sıkılmasına az kaldı, ee tabi seçimlere de az kaldı.
Herkes ayağını denk alsın!
Artık yettiniz…