Dört Hintli mescitte namaza durmuşlardı. Her biri tekbirini almış, namazına başlamıştı. Müezzin içeriye girdi, Hintlilerden biri namazını bozup: “Müezzin efendi, ezanı okumuş muydun?” Diğer Hinli kamet getirdiği hâlde “Sus yahu konuştun, namazın bozuldu.” dedi. Üçüncü Hintli: “Ee sen de konuştun, senin namaz da gitti.” der demez dördüncü Hintli: “Çok şükür benimki gitmedi.” der ancak namazının bitmediğini fark eder. Dördünün namazı da bozulmuş olur.
Âlemin ayıbını gören ve sorgulamadan söyleyen kişiler yol alamazlar. Herkes önce, kendi ayıplarını bilecek ve onları düzeltmeye çalışacak. Çünkü insanın yarısı ayıptan diğer yarısı gaybtandır, denir. Başka söylemlerde de insan; melekten ve şeytandan hâsıl olmuştur çünkü hem ruh hem birimsel nefis sahibidir.
Madem başında yara var, merhemini başına çal. Yarayı ayıplamak; başa, merhem koymaktır. Önemli olan ayıbı görmek ve yapanı ayıplamadan o kusuru kendimizde bulmaktır, onarmaya çalışmaktır.
Ayıplama duygusunun altında yatan aslında büyüklenme, kibir ve gururdur. Şeytani tarafımızın ortaya çıkışı, kıyas; yapanı küçük görme, kınama. Oysa insanoğlu en şerefli mâhluktur ruhuyla, ilahî yetilerle yaratılmıştır. Şeytan tarafımızı, sınav yeri olan bu aşağıların en aşağısında, terbiye edip aslımıza dönmemiz, aslımızın, özümüzün hakikatini bulmamız için gönderildiğimiz eğitim ve öğretim yeri olan dünya. Her bir varlığın birbirine ayna tuttuğu bu âlemde kim, kimi kınayabilir ki?
Her varlığın özü Hakk, her görünen O’nun yansıması. Yaratılış amacımız ve ilkeleri doğrultusunda, belirlenen zamanlarda azan insanları, doğruya, güzele, iyiye davet için peygamberler göndererek Kendi’ne çağıran Hakk, insanı ayıplamamış, sabırla ve güzelliklerle terbiyesine ışık tutmuş, şeytanını, Müslüman etme yolunda gayret etmeleri için akıl ziynetiyle donatmış, gönül âlemiyle sezdirmiş, nefsiyle gayret ettirmiştir.
“Himmet dede, hizmet oğul.” söylemi önce kendimizedir. Kusur arayanlar, aynalarda yalnızca kendindeki kusuru görüp himmeti, kendi için işlemeli ve kendine hizmet etmeli. Namaz o zaman bozulmaz, çünkü namaz Kendindeki Özü seyretmektir ve bazen gökyüzüne çıkarılarak her varlık seyrettirilir bazen yeryüzüne indirilerek o, âleme seyrettirilir.