Amerika’da yürütülen Zarrab davası ile resmen film çekiliyor.
Tüm ABD medyası da bunun kameramanlığını yapıyor.
Cüneyt Özdemir kendisini takdir ederiz etmeyiz ayrı mesele ancak bir şeye doğru imza attı ki davada bir tuhaflık olduğunu ve bir oyun düzenlendiğini anlattı.
Bu oyunda yabancı medyanın hazırda olduğunu ve davada zorla ismi geçirilen Erdoğan ve bankalarımızın ismini karalamak için sürekli manşetler attıklarını belirtti. Hem ki içi boş iddialar büyütülerek!!!
Günün olayı olarak resmen dış basında Erdoğan’ın dolayısıyla Türkiye’nin üzerine geliniyor.
Erdoğan suçlu ve kaçakçı gibi gösteriliyor ki dolayısıyla Türkiye suçlanıyor ancak ABD kendi amborgosunu deldiğini ve o ambargoyu delenlerin ABD şirketleri olduğundan hiç bahsedilmiyor üstü örtülüyor.
Medya aracılığıyla tüm dünya genelinde bir savaş yürütülüyor.
Diğer taraftan da Kılıçdaroğlu’na tutuşturulan şaibeli belgelerle Türkiye’nin gündemi oyalanıyor ve bu davayı takip edip buna karşı doğrularla gidecek bir medyanın performansı yarıya indirgeniyor.
Kılıçdaroğlu durmaksızın da iddialarda bulunuyor hem de tek bir kanıt göstermeksizin.
Gaye akılları karıştırmak!
Ancak meselenin farkına varmak lazım artık!
Bizim medyamız böyle oyunlara gelmeyerek dünya genelinde bir faaliyet yürütmeli ve ABD hukukçularını köşeye sıkıştırmalı.
Mahkemede FETÖcülerin olması, FETÖ ile işbirliği yapanların bilirkişi atanması ve belgeler üzerinde ve dahi Zarrab ile kurgulanan kumpası dile getirerek ABD’ye yüklenmeliler.
Türkiye’ye operasyon yapan ve darbe yaparak siyasi iradeyi hiçe sayan ayrıca terör estiren bir örgütün böyle bir ciddi davada yer alıyor olması ve bu örgüte mensubiyetten Türkiye’den kaçmış olanların tanık gösterilmesi bu davayı ne kadar objektif ve hukuki kılıyor.
Bizim bunu anlatmamız gerekiyor!
Batı’daki halka medya ile ulaşmamız ve bu savaşı iyi bir şekilde vermemiz gerekiyor.
Bizim medyamız bu konuda ne yazık ki çok eksik!
Cüneyt Özdemir oralara gidip davayı takip ediyor, sağ cenahtan bir medya mensubunu oralarda görmek zor.
Bir çok gazeteci hazır bir şekilde davada izleyici olarak bulunması gerekirken sadece Özdemir bütün detaylarıyla davayı anlatabiliyor.
Bu nasıl bir gazeteciliktir, haberciliktir?
Dört bir koldan saldırılara cevap vermemiz gerekirken biz telefonlar ya da orada bulunanlar üzerinden bilgi alıyoruz ve sitelerde yer veriyoruz. Olacak iş değil!
Gezi olaylarını bir düşünelim!
BBC ve CNN öyle mi yaptı yoksa canlı yayın araçlarını kurup naklen yayın mı verdi?
Bizim neden böyle bir hareketliliğimiz yok?
Medya ya bir tarafı çok övüyor diğer tarafı yerin dibine sokuyor ya da diğeri diğerini!
Amaç ulusal çıkarlar, milli menfaatlerden çok ideolojik menfaatlere dönen yayınlar yapmak olmuş.
Hal böyle olunca dışarıdan gelen her saldırıya gözümüz kapalı ve açık hale geliyor, gardımızı alamıyoruz. Çünkü sığ düşünülüyor, sığ!
Şu dönemde Kılıçdaroğlu’nu çok yermekle, Erdoğan’ı çok övmekle ya da tam tersini yaparak Batı’nın istediğini yapar, gözleri körleştirir ve algı operasyonun bir parçası haline gelirsin. Hiç ruhun bile duymaz!
Lakin Kılıçdaroğlu’nun şu belgelerine hiç aldırmadan öne çıkarılan tek şey bu davadaki şaibeler ve hukuksuzluklar olsaydı şimdi ABD bu kadar dava üzerinden Türkiye’yi sıkıştırmaya kalkamazdı.
Bu yeni aldığımız darbe değil, medya her seferinde bunu yapıyor! Yurtdışında 15 Temmuz öncesinde darbe olacak çünkü Erdoğan diktatör diyerek halkı gösterecek şekilde yapılan haberlere doğru düzgün bir habercilikle karşılık verilip darbe söylemlerinin arkasına düşülmedi ve ne oldu bir an da teröristleri köprüde görür olduk.
Bizim medyamızın gözünü açıp dünyaya yönelmesi ve medya oyunlarına, operasyonlarına karşı kendini geliştirmesi şarttır.
Bu düzende işler böyle yürüyor, ya siz de uyarsınız ya da yok olup gidersiniz!
Bu düzenin kendi silahıyla düzeni kuranları vurmak ise marifettir… Lakin bu dönemde bu marifete talip olmak isteyen ve dirayetini gösteren medya neredeyse yok!!!