Çoğu zaman Türklerin Balkanlara geçişini Osmanlı ile bağdaştırırlar. Evet, Osmanlı Balkanlarda 600 sene kalmıştır bu doğrudur. Fakat 1371 yılından tam bin yıl önce Türkler Balkanlara adımlarını atmışlardır. Halen kıyaslanamayacak kadar az da olsa, Balkanlarda Türk varlığı devam etmektedir.
1878 yılındaki Berlin Konferansı’na kadar Balkanlar için “Avrupa Türkiye’si”, “Avrupa’daki Türkiye” gibi isimler türetilmişti. Fakat azınlıklar meselesinin ardından bu isimler yok oldu; yerlerine ise “Yunan Yarımadası”, “Yunan- Slav Yarımadası”, “Güney Slav Yarımadası” gibi isimler ortaya çıkmıştır. Türkçe bir isim olan, hatta bölgeye Osmanlıların getirdiği neredeyse kesin olan “Balkan” kelimesini yok etmek için de günümüzde “Güneydoğu Avrupa” şeklinde kullanımlar başlamıştır. Hatta bugün Makedonya Kalkandelen’de Güneydoğu Avrupa adında bir üniversite bulunmaktadır.
Balkanlarda Türk varlığı dört ana devrede incelenebilir. Bunlardan ilki İslamiyet ve Osmanlı öncesi dönemdir. Bu dönem 395- 1223 yılları arasındadır. Yani Anadolu Selçukluları, Moğol istilasına uğramadan önce bu devir son bulmuştur. Bu dönemde Hunlar, Avarlar, Kumanlar, Bulgarlar, Peçenekler ve İskitler bölgede görülen Türk kavimleridir.
Burada Macarlar için ayrı bir parantez açmak istiyorum. Macarlar, köken olarak Bulgarlar gibi kökenleri Türklere dayanan bir halktır. Erken Macar vakayinamelerinde ve destanlarda Hunlara atıflar yapılmakta ve çağdaş dönemde yapılan bilimsel araştırmalara dayanarak Macaların Hun soyundan geldiği aleni bir şekilde ortaya konmuştur. Hatta bundan çok uzun zaman önce Budapeşte’de Macaristan ile yaptığımız bir milli maçta Macar taraftarlar çok sıcak bir şekilde takımımızı ve taraftarımızı karşılamış, açtıkları pankartta Türkçe olarak ” Biz Attila’nın torunlarıyız” yazmışlardı.
Osmanlı’nın her yerde güç kaybetmesini isteyen batılılar, 1848 isyanından sonra bilimsel alanda yapılan çalışmalara müdahil olmuş, Türklerin Macarlarla bir ilgisinin olmadığını söylemişlerdir. Dil bilimcilerin yaptıkları çalışmalara göre ise Macarcada Türkçe veya Türkçeye yakın kimi iddialara göre 1600 kelime bulunmaktadır ki bu kelimelerin Türkçe dışından başka bir dilden geçmesi mümkün değildir. Ayrıca eski Macar kaynaklarında Macarların düzenli olarak Türk diye adlandırıldıkları veya Türk kavimleri arasında gösterildiklerini de görmekteyiz.
Bugün yine Makedonya’da bulunan Vardar Nehri de Türkçeden geçmiştir. Kalkandelen- Prizren arasındaki o dağlık ve sarp yol ise Peçenek Yolu olarak bilinir. Bunların haricinde birçok Türkçe kelime de Balkan dillerine geçmiştir.
Yazılı kaynak olarak ise Kumanca öğretmek için yazılmış Codex Cumanicus (Kuman Kitabı) vardır. 13. yüzyılda İtalyan ve Almanlara Kumanca öğretmek amacıyla yazılmış kitaba İtalyanlar ve Almanlar sahip çıkmış ve derlemişlerdir.
Balkanlara en son gelip halen bugün Moldova sınırları içinde özerk bölge kuran Türk kavmi ise Gagavuzlardır. Gagavuzlar, 1040’lı yıllarda Ukrayna- Moldova bölgelerine yerleşmişlerdir. Konuştukları Türkçe bugünküne çok yakındır. Zamanla Ortodoks olmalarına rağmen Türklüklerinden hiçbir şey kaybetmemişlerdir.
Birkaç cümle ile toparlayalım ve yazımızı bitirelim. Bir gün bir Sırp vatandaşına sormuşlar, “Dilinizde Türkçe kelime var mı?” Cevabı ne olsa beğenirsiniz? ” Valla yok”. Saygılarımla efendim.