Arnavut asıllı araştırmacı yazar Olsi Jazexhi, batılı sivil toplum kuruluşlarının Arnavutlar üzerine oynanan oyunlar hakkında çok güzel bir makalesi var. Bu makaleden, iki ay önce kaleme almaya çalıştığımız yazımız ‘Bir Arnavut Bir Türk’e Neden Düşman Olsun’ sorumuzun cevabına ulaşmaya çalışacağız.
Arnavutlar, Avrupa’nın en büyük Hıristiyan kavmidir. Bizanslıların ve Latinlerin baskısından bıkmış olan Arnavutlar, Osmanlı’nın 15. yüzyılda Balkanlardaki İslami barışını kabul eden Avrupalı ilk topluluktur.
Hal böyleyken 1967 yılında, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Yugoslavya ve Sovyetler Birliği tarafından ülkeye yerleştirilen komünist rejimin dini özgürlükleri ortadan kaldırması ve Arnavutluk’u ateist bir devlet olarak ilan etmesiyle devlet çok büyük bir travma yaşamıştır. 1991 yılına kadar imamlar öldürüldü, dini kitaplar yakıldı, Komünizm yılları boyunca Arnavutların İslamiyet’ten uzaklaştırılması fikri devam etti. Rejim tarafından da propagandalarla desteklendi.
Bin küsur yıldan beri İslamiyet ile müşerref olmuş Türklerin, tarih boyunca çok düşmanı olmuştur. Bu düşmanlıkların ekonomik, sosyal gibi sebepleri olsa da en çok hedef alınan dindir.
550 yıl boyunca göğüs göğüse, omuz omuza olan, birbirleriyle komşuluk eden Türkler ve Arnavutlar kasıtlı olarak yanlış yazılan tarih kitapları yüzünden birbirlerine düşman edilmeye çalışılmaktadır. Bugün Balkan coğrafyasında yaşayan Arnavutların %70’i Müslüman olmasına rağmen, Katolik tarihçiler tarafından yazılan kitaplar nedeniyle Arnavut halk Türk düşmanlığı ile yetiştirilmektedir.
Bugün Arnavutluk, Kosova ve Makedonya’nın Arnavutça eğitim verilen okullarında kullanılan kitapların yazarlarının dördü Hristiyan’dır ve kitapta yazılan her cümlede Türk ve Müslüman düşmanlığının kokuları resmen burnunuza kadar gelmektedir.
Üç ciltten oluşan kitabın 615 sayfası Osmanlı’ya ayrılmıştır fakat maalesef bu konu kitaplarda ‘Vahşi Türk Esareti’ olarak geçmektedir. Osmanlı’dan önce Balkanlara yerleşmiş olan Sarı Saltuk Baba gibi şahsiyetlerin ve Hoca Ahmet Yesevi gibi pirlerin dervişlerinin ülkeye nasıl barış getirdiğine, asıl zorbalara karşı halkın yanında olduklarına dair tek bir cümle bile geçmezken, her iki sayfada bir “Türk askerlerinin yağmasından, çok büyük zulüm yapmasından” gibi yalan dolan ifadeler bulunmaktadır.
Bugünlere de ne kadar benziyor değil mi? Bizim Mehmed’imiz Afrin’de asıl zorbayla uğraşırken Batılı ‘Baylar’ “Türk askeri sivilleri hedef alıyor” gibi içi yalan dolu ifadelere başvuruyorlar.
Tabi ki bu yalan yanlış tarihle yetişen nesilde de ister istemez Türklere karşı düşmanlık doğar. Sizlere bu malum kitaptan birkaç alıntı da yapmak isterim. “ Türkler atlı akıncı birlikleri ile kurban ülkelere ansızın saldırıyor, halkı yağma ediyor, köyleri yakıyor, insanları zorla alıp götürüyor ve esir olarak satıyor, çocukları kaçırtıyor ve Yeniçeri yapıyorlardı.” Bir sefer Müslüman geleneğine göre yapıldı her seferimiz. Osmanlı fethettiği kalelerde bile içeridekileri bir kez teslim olmaları konusunda uyarır, can ve mal güvenliği sağlanacağı garantisi verirdi. İşte size batılıların Arnavutlar üzerine oynadığı oyuna dair en net cümle. Yine aynı kitapta geçen “Arnavutlar Müslüman olduğu için geri kaldı, Katolik olsalardı bugün batılı bir toplum olurdu.” Müslüman Arnavutlar da bu şekilde kıskaca alınmış durumda.
5 buçuk asır boyunca omuz omuza yaşadı bu iki kavim. Şimdilerde Arnavut kardeşlerimizin yanında görünenler aslında Arnavutların en büyük düşmanıdır. Arnavut kardeşlerimiz bir an önce bu oyunu görmelidir. Bu içi fitne- fesatlık dolu şebekeyi de bir an önce içinden atmalıdır. Türk-Arnavut dostluğunun tesis edilebilmesi için bu elzemdir. Bizim de elimizi artık Balkanlara daha fazla uzatma vakti gelmiştir.