Dün sabah izlediğim bir programda ilginç tespitler yapıldı.
Başkanlık Sistemi ile ilgili uyumlaştırma yasalarının hazırlandığı bugünlerde bazı dikkat çekilmek istenen hususlar dile getiriliyordu.
Bu noktada bendenizin de katıldığı bir husus olan seçim sisteminde bir değişimin olması ve dar bölge ya da daraltılmış bölge sistemine geçilmesidir. Bu, vekillerle bölge halkının daha yakın ilişki kurması ve parti disiplini denilen garabetin milletin taleplerinin üstüne çıkmayacak olmasıdır.
Milletvekili listelerinde parti başkanının öncelikleri halkın önceliklerini bastırmayacak bir seçim sistemi tercih edilmeli ki Başkanlık hakiki manasıyla işlerliğe geçsin.
Gelelim asıl meseleye… Programda anlamsız bir tespit yapıldı ve şöyle denildi: Cumhurbaşkanı aynı zamanda da parti başkanı olacak. Dolayısıyla yerel bazda il başkanı, vali ve belediye başkanı yetki üstünlüğü karmaşası çıkar. Cumhurbaşkanının bir parti başında olması vali ile il başkanını aynı seviyeye getiriyormuş. Dolayısıyla bu belirsizliğin giderilmesi gerekiyormuş.
Diğer taraftan Belediye Başkanı da seçilmiş biri olarak yerel bazda bu sistemde daha güçlü olduğunu iddia edebilirmiş.
Anlayacağınız kırk yıl düşünseniz bu sistemden bu sonuçlar çıkmaz da bunlar çıkarıyor işte.
Şimdi Cumhurbaşkanı partinin başında olabilir de bunun devlet ile ne ilgisi var.
Partiyi devlete mi karıştıracaklar! Başkanlık Sisteminde böyle bir durum yok bir kere.
ABD’de, Fransa’da öyle mi oluyor!
İl başkanının devletsel bazda yerel yönetim açısından ne hükmü olabilir. İl başkanı partinin il teşkilatını yönetir ondan sorumludur.
Vali ise devletin yerel bazda mülki amiridir. İl başkanının ne haddinedir sırf parti başkanı Cumhurbaşkanıymış diye Vali ile eşdeğer duruma gelmek.
Ayrıca Vali olan kişilerin devlet yönetimi bazında memuriyeti ve tecrübeleri var. İl başkanı Parti yönetiminden atanan ya da il bazında sadece parti üyelerince seçilen(gerçi bu seçimler ne kadar gerçeği yansıtıyor şaibeli ya!) bir kişidir. Dolayısıyla bu sistem hiçbir şekilde il başkanına yerel yönetimler bazında meşruiyet vermez.
Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi devletin üzerindeki yükleri alacağına hem fikirim. Belki bu perspektifte Belediye Başkanlarının sorumlulukları arttırılabilir. Sorumluluk da aynı zaman da yetki genişlemesi demektir.
Burada da bir sorun çıkıyor ki Doğu’daki bölgelerde öyle belediye başkanları vardı ki terör örgütüyle içli dışlı ve örgüte alt yapı desteği veren terör sempatizanlarıydılar. Böyle bir durumun olması halinde bu ciddi bir sorun oluşturur.
Ki hatırlarsanız bu belediye başkanlarından bazıları özerklik ilan ettiler hatta bıraksanız bağımsızlık ilan edeceklerdi.
Nitekim böyle bir şeye girişilmesi de sıkıntı teşkil etmektedir. Ancak bu durumu Başkanlık Sistemine yıkmak çok yanlış olur.
Başkanlık Sistemi bunu emretmiyor. Böyle bir zaruriyet koşmuyor.
Zaten böyle bir durum olsa kimse bu sistemi desteklemezdi.
Federasyon gibi eyalet sistemine dönüşmek hiçbir zaman kabul edilemez. Böylesi yorumlar ve tespitler sadece kafa karıştırmaktan öteye gitmediği gibi yorum yapanlar her ne kadar Başkanlık Sistemini destekliyor olsalar da sisteme leke getirecek olduklarının farkında değiller.
Tespit yapılırken daha dikkatli olmalı ve kendi kafa karışıklığımızı sisteme yığmadan dile getirmemiz gerekiyor.
Bir daha altını çiziyorum ki İl Başkanı ve Vali aynı düzeyde değildir. Biri partinin temsilcisi diğeri devletin temsilcisidir. Lütfen CHP’nin kuruluş yıllarında yaptığı hale çevirmeyelim bu durumu.
CHP o zamanlar il başkanlarını bu şekilde yetkilendirmiş olabilir lakin Başkanlık Sistemi bu yetkiyi vermiyor.
Cumhurbaşkanı devletin başı olarak görev yaparken aynı zamanda parti başkanı olması partiyi topyekün devletin başı yapmadığı gibi.. En nihayetinde Cumhurbaşkanlığı için verilen oylar bireyseldir. Dolayısıyla parti sadece seçim bazında sivil toplum kuruluşudur.
Belediye Başkanının da seçiminde bir değişim söz konusu olmamıştır.
Bu ülke üniter bir devlettir ve öyle de kalacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Bu sistemde bu yapıyı koruyarak yürütülmektedir.
Kimsenin boşuna kafası karışmasın lütfen. Karışanlar da kendi hallerinde bu durumu hallederlerse devlete ve topluma daha faydalı olurlar.