BAŞARININ SIRRI
İsrâ Sûresi 37. Âyette Yüce Mevlâm buyuruyorki: “ Yeryüzünde mütekebbirâne yürüme. Şüphe yok ki sen ne yeri yırtabilirsin, ne de boyca dağlara yetişebilirsin.” Ancak insanoğlu hep unutur, yine unutur da olanı kendinden bilir. Kalem tutan ele kim yazdırır unutur da kelâmı kalemden bilir.
Dünya yaşamı için nefes gereklidir insana, nefessiz mümkün değildir bu yaşamı sürdürmek. Ancak nefese, nefse haketmediği miktarda değer vermek insanı ziyana götürür.
Yapmadığı işleri yaptığını söylemek, bilmediğini biliyormuş gibi davranmak, kendinde olmayan amelleri varmış gibi göstermeye çalışmak. Oysa “el emin” olmalı insan. Tüm insanlığa örnek, âlemlerin efendisi Efendimiz (as)her daim kendisinden emin olunan kişi olmuştur. Onun için de İslâm’ ı tebliğe başladığında “ Muhammed diyorsa doğrudur.” Yorumunun mazharı olmuştur.
Asıl olan şey insanın erdemli olmasıdır. Sürekli olarak kendini abartarak öven, dış görünüşe takılı kalan, yapmadığını yapmış gibi söyleyenden emin kişi olur mu? Koltuk kavgasında olan, dünya makamları için manevi değerleri hiçe sayan ne kadar mutlu ve huzurlu olur ve de çevresini ne kadar mutlu ve huzurlu eder?
İnsan gerçeklikle değil hakk’ikatle var olur. Algı çoğu zaman rüyadır, bazen gerçeklik olur ama hakk’ ikat olamaz. Rüyada yaşadığı sürece hakk’ikat’ten kopuk olacaktır insan. Hakk’ikat’ten kopuk kişi iç âlemiyle dış yaşamını uyumlu hâle getiremez. Bu süreç ne kadar uzun olursa insanın kendisine yabancılaşması o derece derinleşecektir. Yabancılaşma derinleştikçe yaşanılan huzursuzluk ve iç çatışmalar büyüyecektir. Bir başka ifadeyle insan düşündüğü gibi yaşama cesaretini kuşanamazsa yaşadığı gibi düşünmeye başlayacaktır.
Ne yazık ki çevremizde bu tür durumlarla sıkça karşılaşmaktayız. Ancak temiz olmayan düşüncelerle, Allah’ ın razı olmayacağı usullerle makam, mevki, pâye devşirmeye kalkışmak kimseye kazanç sağlamaz. Hele de bilimsel çalışmalar nasıl yapılır ki? Acaba yüz yıllardır bilimsel çalışmalarda imzamızın olmayışının nedenlerinden biri bu olabilir mi diye düşünmeden edemiyor insan haliyle..