Kısa bir sürenin ardından tekrar merhabalar. Yaklaşık 10 gün süren bir Balkanlar turunun ardından acizane yaptığımız gözlemlerle tekrar huzurlarınızda olmaktan dolayı çok mutluyum.
18 Kasım Cumartesi sabahı Kosova’ya ulaştık. İlk durağımız çok sevdiğimiz Prizen idi. Prizren sokaklarında ertesi gün yapılacak seçimin heyecanı neredeyse yoktu. Havanın soğuk olmasına da aldırmayan turistler ve yerli halk, Şadırvan’da ve daha ziyade Şar Dağları’nda bulunan kayak merkezine gitmişlerdi.
Burada bir sanat icra merkezinden bahsetmek istiyorum müsaadenizle. Prizren’de bulunan Balkan Türk Müziği Derneği’nde emektar sanatçı Aluş Nuş ve ekibinin doyumsuz müzik ziyafetiyle gönlümüz şen oldu. Nuş kimi zaman kendi bestelediği şarkıları kimi zaman da kendi yazdığı şiirleri okudu. Ardından ekibiyle beraber yaptığı muhteşem fasıl ile de bizleri mest etti.
Pazar günü ise Makedonya’ya yolculuk vardı. Köprülü (Veles) kasabasına ulaştığımız zaman öğle vaktiydi. Genç Tasavvufçuları Destekleme ve Geliştirme Derneği tarafından 2015 yılında düzenlenmesi tamamlanan üç türbeyi ziyaret ettik. Türbeler dışarından ne kadar bakımlı gözükse de içlerinin bakımsızlığı bizleri üzdü. Kırık camlar, çamurlu ayakkabılarla basılan halıların hali içimizi burktu.
Pazartesi günü başkent Üsküp’e geldik. Akşam Yusuf Kaplan hocanın konuşmasını dinlemekti amacımız. Fakat önce Üsküp Eski Çarşı’da dolaştık. Halkın bir bölümü Türkçe, bir bölümü de Arnavutça bildiği için anlaşmakta pek sorun yaşamadık.
Üsküp’te dikilen büyük heykeller gözlere güzel gelebilir. Fakat bir süre burasının bir Osmanlı toprağı olduğunu, buradan padişahlar, devlet adamları çıktığını düşündüğüm zaman içim bir parça burkuldu.
Yusuf Kaplan’ın söyleşisi ise bizi tam anlamıyla mest etti. Balkanlar’da Gelecek Tasavvuru adlı söyleşisinde Kaplan, özümüzü unuttuğumuzu, Batı’ya olan özenti hayat tarzının bizleri birbirimizden uzaklaştırdığı ifade etti.
Güzel bir gece yolculuğunun ardından Arnavutluk’un tarihi ve şirin bir kasabası olan Berat’a geldik. Berat’a gelir gelmez tarihi yapı ve şehrin havası bizi mest etti. Amasya evlerine olan benzerliği ve tarihi dokusundan hiçbir şey kaybetmemesi, Berat’ı belki de bize sevdiren önemli noktalar oldu. ‘Binbir pencereli şehir’ Berat, kesinlikle gidilmesi gereken bir yer. Ayrıca kasaba merkezinde bulunan Halveti Tekkesi’nin bakımsızlıktan kurtarılıp, restore edilmesi de bizleri memnun etti. Önümüzdeki yaz uzunca bir süre Berat’ta olacağız inşallah.
Karadağ’a geçtiğimiz zaman ise muhteşem bir doğal güzelliğin içinde bulduk kendimizi. Balkanların bu en küçük ama ekonomi olarak belki de zirvesinde yer alan bu ülke kesinlikle doğal güzellik bakımından ilk sırada. Tarihi Kotor kentini gezerken, Kotor Kalesi’nin içinde kurulan çarşıda alışveriş yapma imkanı bulabildik.
Bosna Hersek’e geçerken ise gördüğümüz muamele keyfimizi kaçırdı. Boşnak polisinin sert tavırları, hiçbir yerde görmediğimiz bir şekilde bizi aracımızdan indirip valizlerimizi ve aracımızı incelemesi bizleri çok üzdü. Bosna’daki ilk akşamımızı Mostar’da geçirdik. Tarihi Mostar Köprüsü her daim ziyaretçiye açıktı. Köprüden çıkarken bir taşa “Don’t forget 1993” (1993’ü unutma) yazılmıştı. O yazıyı gördüğüm an “ Biz 1993’ü hiçbir zaman unutmadık. Çünkü o zamanlar bizim de başımızda kara bulutlar vardı. Peki şimdi neden Boşnak kardeşler bize ülkeye girişteki muameleyi uygun gördü” diye sordum kendi kendime.
İki gün süren Bosna gezisinin ardından Sancak Bölgesi’nin en güzel şehirlerinden biri olan Yeni Pazar şehrine geldik. Eski bir şehir olan Yeni Pazar’da bir gün gezme imkanımız oldu. İşin garibi bugün Sırbistan topraklarında kalan Yeni Pazar’a giderken Sırp polisinin güleç yüzlü ve sıcak tavırları bizi hem şaşırttı hem de memnun etti.
Sonuç olarak Balkanlarda on güzel gün geçirdik ve dilimizi kullanma çabamız da o derecede arttı. Fakat şunu söylemeden geçemeyeceğim. Gittiğimiz beş ülkede de (Kosova’da ve Makedonya’da bulunan otoban hariç) yollar gerçekten çok kötü. Çift şeritli yollar kısa mesafeleri alabildiğine uzatıyordu. Bugün bizim ülkemizde yollardan şikayet eden kim varsa bir gitsin Sırbistan’ın, Bosna’nın, Karadağ’ın dağlık yollarını bir görsün. Belki o gün şikayet etmeyi bırakır bu kişiler. Son olarak da kapalı mekanlarda sigaranın yasaklanmasıyla ne denli isabetli bir karar aldığımızı da görüyorum. Dilerim ki, inşallah bu yasak Bosna’da ve diğer ülkelerde de uygulanır.
Muhabbetle efendim.