25 Eylül’de yapılan referanduma her fırsatta karşı olduğunu söyleyen Bağdat yönetimi, IKBY’ye karşı sert yaptırım atağına başladı. Referandumdan dört gün sonra Uluslararası Erbil Havalimanı’na ve Süleymaniye Havalimanı’na uçuşları durduran Bağdat yönetimi şimdi petrol gelirleri ve Kerkük’ün Bağdat yönetimine bağlanması için girişimlere başladı.
Irak merkezi yönetimi Barzani’ye attığı adımlara pişman ettireceğe benziyor. Uluslararası iki havalimanının kapatılmasının ardından bölge ekonomisine büyük darbe vurulmuştu. Özellikle çevre ülkelerin Bağdat yönetimine destek vermesinin ardından havalimanları resmen boşalmıştı. Türkiye’nin uçuşları durdurmasının ardından birçok büyük hava yolu şirketi de IKBY’nin elinde olan havalimanlarına uçuşları da durdurdu.
Bağdat, IKBY elinde bulunan petrol ve doğalgaz gelirlerini de almayı amaçlıyor. Bağdat yönetimi, petrol alışverişlerinin Erbil’den değil Bağdat üzerinden yapılmasını uluslararası topluma duyurması bekleniyor. Petrol gelirlerini Barzani’ye kaptırmak istemeyen İbadi’nin bundan sonraki adımlarını merakla bekliyoruz. Çünkü petrol gelirlerinin elden gitmesi Bağdat ekonomisine de çok büyük darbe vuracaktır.
Stratejik önem taşıyan Kerkük’ün de Bağdat yönetimine verilmesi de masadaki üçüncü madde. Merkezi yönetim Kerkük’ün özel statüsünün farkında ve Kerkük’ü elden kaçırmak istemiyor. Türkiye de bu konudaki desteğini net olarak ifade etti.
Barzani, 1 Kasım itibariyle de sembolik olarak bağımsızlık sürecini başlatmak istiyor. Bunun ise bölgeye çok büyük bir ekonomik kayıp olarak geri dönecektir. Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi Türkiye, Suriye, İran ve Bağdat yönetimi IKBY’ne sırt çevirmiş durumda. Kuzey Irak’ın Avrupa’ya açılan kapısı konumunda olan ve yıllarca Türkiye’den destek gören Barzani eğer bunu da yaparsa baltayı taşa vuracaktır.
Bunun haricinde bölgede yaşanabilecek muhtemel çatışmalar da ihtimaller dahilinde. Araplar, Kürtler ve Türkmenler arasında yaşanabilecek muhtemel bir gerginlik Ankara- Bağdat- Erbil arasında tansiyonu çok yüksek seviyelere çıkaracaktır. Türkmenlerin bizim için önemi, Irak’ın Arapların çoğunlukta olan bir ülke olmasından dolayı her ülke kendi soyundan geleni korumak isteyeceğinden bir gerginlikten hatta bir çatışmadan bahsetmek mümkün.
Burada Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye de ayrıca bir parantez açmak istiyorum. Devlet adamlığı duruşunu gösterip, milli duruşunu hükümetin yanında olarak gösteren Devlet Bahçeli’ye şükranlarımı sunuyorum. İşte budur. Milli duruş göstermek böyle olur. Yoksa Bay Kemal’i beklersek inanın çok bekleriz. 15 Temmuz’daki hain kalkışmadan beri herkes safını belli etmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi ülkenin birliği ve bütünlüğünün yanında olarak, CHP de her zaman olduğu gibi ağız değişikliği yaparak gerçek kimliğini ve neye hizmet ettiğini kanıtladı. Irak Türkmenleri bizim kırmızı çizgimizdir, hassas noktamızdır. Onlara karşı yapılacak herhangi bir yanlışlık bize yapılmıştır. Yarın öbür gün “Kerkük’te ne işimiz var” seslerini de duyarsak sakın şaşırmayalım. Kerkük’ün, Musul’un önemini ve anlamını bilmeyenlerle bizim işimiz olmaz. Yeter ki biz milli duruşumuzu korkmadan her yerde gösterelim. Hayırlı haftalar efendim.