Azerbaycanda 1918 yılında ermenilerin soykırım yapması acı hakikattır. Bu hakikatı 1919 yılında hazırlanmış Fevkalade Tahkikat Komisyonunun belgeleri ile yanısıra, o devrin çok sayıda basın materyalları, fotoğraflar, hatıratlar, yerel sakinlerin yaşayan hikayetleri açık-aşikar ortaya çıkarmıştır. Son zamanlar Guba mezarlığında yapılan arkeolojik araştırmalar da ermenilerin din, dil, ırk farkı koymadan ermenilerden başka halkları yok etmeği hedefledikleri görünmüştür. Toplu mezarlarda işgencelerin izleri halen görülmektedir. Bazen bu olayları 1915 yılı Anadolu olayları ile ilişkilendirmek isteyenler olsa da, 1905-1907 yıllarında yapılan Kanlı Yılları nedense unutmuşlar. Ermenilerin 1. Dünya Savaşından çok öncelere dayanan istekleri hiç zaman ermenilerin üstünlük olmadığı Küçük Kafkas bölgesinde Ermeni vilayetinin kurulması ile sonuçlanmıştı. Ruslar verdikleri sözü tutmuş, Osmanlı Türkiyesi, Kaçar İranı ve Çarlık Rusyası üçgeninde ermenileri toplu şekilde meskunlaştırmağa başlamıştılar. Ermenilerin iştahı artmış, 1. Dünya Savaşı arifesinde osmanlılara karşı rus, ingilis ve fransızlar tarafından silahlantırılmışlar. Silahlı ermeni çeteleri 1905-1907 yıllarında Kafkaslarda ilk terror faaliyetlerine başlamış, müslümanlar arasında katliam yapmışlar. Azerbaycanlı yazar Mehmet Said Ordubadinin “Kanlı Yıllar” eseri facianı anlamak için değerli kaynaktır.
Ermeniler Osmanlı devletinin vatandaşı olmalarına rağmen 1. Dünya Savaşında kendi devletlerine karşı ihanet ederek Rusya ve müttefiklerinin tarafını tutmuşlar. Osmanlı devletini arkadan o ülkelerin silahları ile vurmuşlar. Rus çarı II Nikolayın Kafkas seferinde ermenilere hitaben – “Rus bayrağı altında yüzen gemiler Bosfor ve Dardanel boğazlarında serbest hareket etsin. Ermeni halkı Rusyanın yardımıyla Osmanlı erazisinde kendi bağımsız devletini kursun”! – beyanı ermeniler arasında canlanma yaratmış, Osmanlı devletine karşı çıkmasına teşvik etmiştir. Ermeni kilisesi de Osmanlı devletinin topraklarını işğal etmeğe ve ehalisini yok etmeğe hazırlanan ermeni terror çetelerine destek vermiş, hayır dualar yapmıştır.
Çarlık Rusyasının ordusu Kafkas cephesinde Osmanlı sınırlarını geçerek Kars, Ardahan ve Batum etrafında ağır kayıplara mal olan savaşlara başlaması, Sarıkamış yakınlarında yapılan müharebe ve Osmanlı ordusunun doksan min asker ve subayının şehit olması, yaralanması ve ya esir alınması rus ordusunun saldırılarını artırmakla yanısıra, ermenilerin müslümanlara karşı toplu katliamlar töretmesine de ortam yaratmışdır. Rus ordusunda savaşan ermenilerle Osmanlıda yaşayan ermeniler birleşerek hiç bir suçu olmayan on binlerce sivil insanı katl etmiş ve onları kendi yurtlarından çıkarmışlar.
Osmanlı devleti ermenilerin yerel müslüman halka böyle münasibetine karşı bazı tedbirler görmeye mecbur kalmıştır. 1915 yılı Mayısın ortalarında Van, Bitlis ve Erzurumun ermeni ahalisinin savaş meydanından uzaklaştırılmasıyla osmanlıların rus ve ingilislere karşı savaşlarında ermeniler bertaraf edildi. Osmanlı arazisinde istediklerini yapamayan ermeni çeteleri geri çekilerek Azerbaycanın güneyinde, kuzeyinde ve batısında etnik temizliğe ve müslüman ahalinin yok edilmesini esas alan politika izlemişler.
7 Mayıs 1918 yılında Baküye gelen Brandner isimli alman casusunun raporlarında ermenilerin Baküde töretdiği katliamlar hakkında bilgiler vardır: “Bakü 3 Nisandan itibaren bolşeviklerin elinde ve Tiflisle bağlantısı tam kesilmiş durumda idi… Azerbaycanlıların beş yüz askerden oluşan birlikleri vardı. Aksine, ermenilerin Ocak ayından başlayarak bir, bolşeviklerin de iki buçuk alay askeri vardı. Katliam 31 Mart günü başladı ve 3 Nisan günü bitdi. Tahminlere göre 12 bin insan öldürüldü. Bazı evler yandırıldı, bazı evler de top atışları sonucunda yok edildi. Elimde ermenilerin katliam törettiklerini belgeleşdiren bazı fotolar var. Burada bir azerbaycanlı soykırımından konuşmak mümkündür. Kaçamayan azerbaycanlılar evlerinde ermeniler tarafından öldürüldüler. Ermeniler hamile ananın karnındaki dölleri deşib çıkarmışlar. Çocuklar da bu katliamlarda nasibini almıştır. Bu katliama göre, ruslarla ermeniler arasında bir soğukluk olduğu görünür…”.
Kafkas İslam Ordusunun genç subayı Abdulhadi bey kendi savaş yolu ile ilişkili hatıra defteri tutmuştur. O defterde ordunun keşmekeşli yolu hakkında ilginç bilgiler vardır. Soykırım hakda genç subayın kayıtları günümüz gençleri için ibretamizdir. Abdulhadi bey bir kaç defa “unutulmamalıdır, unutulmamalıdır” şeklinde yazarak kendisinden sonra gelen nesillerin bu soykırım delillerinin üzerinde mutlaka durmasını ikaz eder: “Ermeniler bu etrafdaki tüm müslüman köylerini yandırmış, ahalisini katl ve yok etmiştir. Bu köy hamd olsun, kendisini kurtarmıştır. Burada ermeniler erkek deyilecek hiç kimseni burakmamışlar. Hepsini samanlıklara doldurararak yok etmiştir. Bununla yanaşı, tüm hayvanarı, inekleri de güllelemişler. Binlerce hayvan leşi vardır. Bu katliamı görende kan ağlamamak mümkün deyil. Unutulmayacak günlerdir. Vay, zavallı müslümanlar (…) Müslümanları yok etmek ve Doğuda bir ermeni devleti teşkil etmek amacıyla memleketimizde çalışan ve her gün ihtilal (iğtişaş) çıkaran ermeniler müslümanlara ne kadar facialı zulumlar etdikleri ve çok sayıda müslüman köy ve kasabalarını yok ettikleri malumdur. Rusların çekilmesinden sonra seri şekilde toplanan ve rusların silahlarını kullanarak terk edilen top ve tüfengle silahlanan ermeniler, rusların işgal ettikleri bölgelere büyük zulumlar etmişler. Doğu vilayetlerimizin en mühimi olan Erzurumda da aynı facialar töretmişler. Burada bir bilgiye göre 2300, diger bilgiye göre 10000 müslüman kardeşimizi yok etmişler, bir çok evleri, mesçitleri dağıtmışlar. Edilen facialı zulumlar tesevvür edilemez bir derecededir. Bir çok müslüman çocukların kellelerini, bir çok kadınların namahrem yerlerini keserek kestikleri çocuğun kellesini ağzına vermekle, bir çok insanların ciğerlerini çıkararak divarlara çiviyle çakmış, bir çok bedeni, elleri, kelleleri divarlardan asmışlar. Artık ermenilerin müslümanlara ettikleri zulumlar hakkında uzunca yazmaya lüzum görmürem. Doğu vilayetlerimizde olan müslüman kardeşlerimiz, köylülerimiz, kasabalılarımız bu büyük zulumlara şahittir. Bunun için müslümanlar bu facianı ebedi olarak unutmamalıdır. Bu zulumları unutmayak, unutmayak, unutmayak, unutmayak, unutmayak”.
1918 yılının Mart ayından itibaren Kafkasların müslüman ahalisine karşı töredilen soykırım suçlarını araştırmak için Azerbaycan Halk Cumhuriyeti hükumeti 1918 yılı 15 Temmuzda Fevkalade Tahkikat Komisyonu kurdu. Hükumetin toplantılarında Hariciye nazırı Muhammed Hasan Hacınski bu mesele hakkında konuşmasında bildiridi ki, dört aydır ki, ermeni cellatları sivil müslüman ahalisinin hayatı ve emlakı üzerinde görünmemiş vahşilikler töredirler. Bununla yanısıra vahşilik edenlerin yalan haberleri neticesinde Avrupa kamuoyunda tamam zıt ahval-ruhiye yaratılır. Odur ki, böyle bir teşkilatın kurulmasına büyük ihtiyaç vardır. Bu teşkilat Fevkalade Komisyon karakterli olmalıdır, hem de bu Komisyonun topladığı belgeler türk, rus, ingilis, fransız, alman dillerinde basılarak yayılmalıdır. Avukat Alekber bey Hasmemmedov Fevkalade Tahkikat Komisyonunun başkanı tayin edildi. Bir kaç ayda Fevkalade Tahkikat Komisyonu daşnak çetelerinin kanlı amellerinin araştırılması için büyük çalışma yaptı. Zarar gören yüzlerce vatandaş ve şahit sorguya alındı, çok sayıda belge, somut delil-sübut, fotoğraf toplandı.
Fevkalade Tahkikat Komisyonunun belgelerinden 1918 yılı Mart soykırımı zamanı Bakü şehrinde 11 bin müslüman ahalinin öldürüldüğü görülür. Meyitlerin çoku bulunmamıştır. Çünki şahitlerin bildirdiklerine göre, ermeniler meyitleri ateşe verilmiş evlere, Hazar denizine ve kuyulara atırdılar ki, suçun izlerini yok etsinler. Bakü ahalisinden dörd yüz milyon manatlık emlak müsadire olunmuşdu. Bir çok islami ziyaret yerleri ve tarihi binalar dağıdılmışdı. Uzakvuran toplarla Tezepir Camisi hasar görmüştü. Daşnaklar Baküde dünya mimarlığının incilerinden biri olan İsmailiye binasını ateşe verip yandırmışdılar. Seyit Yahya Şirvani türbesi ve karşısındakı mesçit de ermeniler tarafından dağıtılmış, harabeliğe çevrilmişti. Şirvanşahlar Sarayının duvarlarında halen yangın izleri ve gülle yerleri kalmaktadır.
Bu katliamlarda Azerbaycan müslümanları deyil, tüm Kafkas müslümanları zarar gördü. İsmailiye binasında Bakü müslüman hayriye cemiyeti, Kafkas müslüman komiteleri yerleşirdi. Binada bu teşkilatlara ait para ve belgeler korunur, müslümanların toplantı ve kurultayları geçirilirdi. Kaspi gazetesi matbaasında türk dilinde kitapların baskısı yapılırdı. Bina yandırılan zaman burada Kurani-Kerimin yenice basılmış beş bin nüshası vardı. Tüm belge ve kitaplar yanıb kül olmuştu.
Volkan cemiyetinin eski yanalma köprüsüne müslüman erkeklerin, kadın ve çocukların 6748 meyiti getirilmişti. Nikolay Bunyatov vapuru başkan yardımcısı Kazım Ahundov kendi yakını teknik Vladimir Sokolovu Kerpiçhana adlanan yere götürmüşdü. Burada, o, üç fotoğraf çekmişti. Birinci fotoğrafda başında gülle yarası, bedeninde beş süngü yarası olan ve sağ köprücük kemiğine kılıç darbesi vurulmuş kadın meyiti tasvir olunmuştu. Onun sağ döşü üstünde halen yaşayan çocuk vardı. Anasının memelerini emen bu çocuğun ayağında süngü yarası vardı. İkinci fotoğrafda çivi ile divara çakılmış iki yaşlı çocuk tasvir edilmişti. Çivinin başından görünür ki, onu divara taşla vurmuşlar. Taş öylece orada idi. Üçüncü fotoğrafda 13-14 yaşlı kızın meyiti idi. Biçarenin bedeninden görünür ki, ona tecavüz edilmişti. Ahundovla Sokolov dördüncü eve girdiklerinde dehşetli bir görüntü vardı: geniş bir odanın döşemesi üstünde 22-23 yaşlı bir kadının, iki yaşlı kadının, 9 yaşlı kızın, 8 yaşlı oğlanın ve südemer çocuğun meyitleri vardı. Çocuğun el ve ayağını itler yemişti. Tasvir olunan görüntü Sokolov üzerinde öyle bir tesir göstermişdi ki, o bundan sonra fotoğraf çekememişti.
Facialı olaylar Baküye büyük zarar vermişti. Hastalıklar binlerce insanın ölmesine, ahalinin su ve gida techizatının dayanmasına sebep olmuştu. Bazar ve dükanlarda gida ürünleri bulunmurdu. Talançılar gida ihtiyatlarını toplayıp götürmüşdüler. O zaman basın yazırdı ki, “ahali aclıktan çok zillet çekirdi”.
Baküde yapılan vahşilikler aynı üsullarla ve daha acımasızca Şamahı, Guba, Nuha, Ereş, Lenkeran, Astara, Cavad, İrevan, Cebrail, Cavanşir, Şuşa, Zengezur kazalarının çok sayıda köy ve kasabalarında devam etdirilmiştir. Ermeni vahşiliğini gösteren raporlarda soykırımın nice büyük arazide yayıldığı ve dehşeti insanı vahim durum düşürür.
Fevkalade Tahkikat Komisyonunun başkanı Hasmemmedov Hariciye nazırına yazırdı ki, Avrupa barış kongresine giden heyete takdim etmek için Bakü, Şamahı, Guba şehirlerinde, Şamahı, Göyçay, Cavad ve Guba kazalarında müslüman ahalisine karşı daşnak-bolşevik çeteleri tarafından töredilmiş vahşilikleri sübut eden belgeler çok sayıdadır.
Kafkas İslam ordusunun askerlerine karşı ermenilerin vahşi ve acımasızca amelleri de belgelerde yer almaktadır. Rüştü bey Türker “Bakü yollarında” eserinde yazık ki, Karameryem taraflarında Kafkas İslam ordusuna ait taborun yenilmesinde havanın boğucu sıcak olması ile yanısıra ağrılı susuzluk da mühim amil olmuştur. Susuzluktan ve sıcaktan insan boyu kadar otlu yamaçta güçsüz kalan subaylar ve askerler ermeni çeteleri tarafından parça-parça edilmiştir. Sonradan alay tarafından yapılan saldırıda bu facia ve suçlar görünmüş, melum olmuştur.