Polatlılar Azerbaycan Türklerinin teşekkülünde önemli rol oynamış şahseven obalarından biridir. Onlar Azerbaycan’ın mühtelif bölgelerine yayılsalar da, Şahsevenlerin Muğan koluna aittirler. Bütün Şahseven obaları gibi, yarıgöçebe hayvancılıkla uğraşan Polatlılar kendilerine özgü güzellikte ve incelikte halı, kilim ve başka halı ürünlerinin dokunmasında da farklılık göstermişler.
Azerbaycanın Şirvan Hanlığının Kabiristan mahalında meskunlaşmış Polatlı obası Rusların ilkin nufus kayıtlarında (1821 ve 1831 yılları) hatırlanır. Bu kayıtlara göre, 1821 yılında Pulatlı gibi listeye alınan Polatlı obasında 12 rencber ailesi yaşayırdı. O zamanın kanunlarına göre rencberler vergi vermirdiler. Çünki, onların toprakları ve otlakları olmurdu. Rencberler devletin veya beylerin topraklarında çalışır veya hayvanlarını otlatırdı. 1821 yılında Polatlı obası hanlığın hazinesine ait dut bağında çalışır, ipekböceği besleyirdiler. Bu bağdan toplanan mahsulla yılda toplam 1 batman (8 kg) ipek elde etmek mümkün idi. O zaman 1 batman ipek Şirvan Hanlığının parası ile 70 manata, Rusların gümüş parası ile 43 ruble 75 gepiğe (bir gümüş Rus rublu 1,6 Şirvan parasına eşittir) satılırdı. Polatlı rencberleri 1820 yılına kadar Kabiristan mahalının naibi Melik Bahış Bey’e mehsus idiler. O, Şirvan hanı Mustafa Han’la İran’a mühaciret etdiğinden mülkleri ile yanı sıra, rencberleri de elinden alınmıştı. Polatlı rencberleri 1821 yılından sonra Kabiristan mahalının yeni naibi Cebrayıl beye hizmet gösterirdiler.
1831 yılında Kabiristan mahalına aid Polatlı obasında 32 ailede 115 erkek ehali (o zaman Müselman ailelerindeki kadınlar kayıta alınmırdı) yaşayırdı. Onlar devlet hazinesine ait dut ve üzüm bağlarında rencberlik edirdiler. Devlete vergi vermirdiler. Polatlılar hazine bağlarında çalışmakla yanı sıra kendi geleneksel meşğuliyyetleri olan hayvancılıkla da meşğul olurdular. Kayıtlarda 3 polatlı ailesinin 1827 yılında Şamahı şehrine göçmesi hakkında bilgi de vardır.
Yukarıdakı kayıtlardan anlaşılır ki, Polatlı obası Şirvan Hanlığı erazisine gelme veya göçürülmedir. Bele obaların göçmesi ya savaşlar zamanı, ya da obaların gönüllü yerdeğişmesi neticesinde mümkün olurdu. Yayıldığı erazilere bakıldığında polatlıların Şirvan’a iki istikametten göçmesi mümkündür: Karabağ veya Muğan. İhtimal ki, Polatlı obası Karabağdan değil, Muğandan göçmüştür. Çünki, Karabağ elatlarının geldiği yer gibi resmi kayıtlarda bir üsul olarak Karabağdan geldikleri gösterilir. Polatlı obasında ise bu üsul izlenilmir. Obanın Şirvana hanlığın ilk yıllarında gelmesi de mümkündür. Melum olduğu gibi, 1749 yılında Ahmet han Şahseven Şirvana yürüş etmiş, Aksu kalesi etrafındaki savaşta kayb etmiş, geri dönerken aldığı yaradan yolda vefat etmişdir.
Polatlı obası Azerbaycanın ister kuzey, isterse de güney toprakları ile bağlı olup, şahseven yörüklerinin birliğine (obalar federasyonu) aittir. Araştırmacılar Polatlı obasının tarihi-kültürel gelişme yolunu şahsevenlerle birlikte öğrenirler.
Türkler Ansiklopedisinin 7. ciltinde polatlı obası şahsevenlerin bünyesinde gösterilir. Bilindiği gibi selçuklulardan itibaren Azerbaycanda yerleşen ve safevilere gönüllü olarak bağlı türkmen obalarına Şah Abbas iltifat göstermiş ve itibar etmiştir. Onların gösterdikleri hizmet ve bağlılık şahı etkilemiş, böylece onlara “şahı seven” ismini vermiştir. Şahsevenler mühtelif obalardan oluşan büyük bir federasyon idi. Yarıgöçebe olub, yazın Halhal, Erdebil ve Karabağdakı dağlarda, kışın verimli ovalık ve Araz sahilinde çadırlarda yaşayırdılar. Bu federasyon bazı büyük kollara ayrılmıştır. Erdebilde yaşayanlara “Erdebil şahsevenleri”, Marağa etrafında yaşayanlara “İnanlu ve ya inallu şahsevenleri”, Karadağda yaşayanlara “Karadağ şahsevenleri”, Muğanda yaşayanlara “Savalan ve ya Muğan şahsevenleri”, Meşkin bölgesinde yaşayanlara “Meşkin şahsevenleri”, Zencan bölgesinde yaşayan gruba “Devran şahsevenleri” ve Ecem İrakında yaşayanlara “Bağdad şahsevenleri” deyirdiler. Polatlı obası Muğan şahsevenlerine ait idi. Muğan şahsevenlerinin en önemli obaları karakasımlı, delikanlı, tekle, gozatlı, yurtçı, polatlı ve şeyhli idi. 19. yüzyılın evvellerinde bu obaların 20 000 çadırı var idi. Erdebil, Halhal ve Muğan bölgelerinde yaşayan şahseven grubları Erdebil hanlığını kuran Nazarali han Şahseven tarafından birleştirilmiş, Azerbaycanda siyasi bir güc halına gelmişti. Savalan yaylakları ile Muğan arasında yarıgöçebe hayat süren şahseven obalarının göçleri 1828 yılı Türkmençay barış antlaşmasına göre yasaklandıktan sonra kuzey ve güney obalarının ilişkileri zayıflamıştır.
Şahsevenlerin tarihi ve medeniyetinin tanınmış araştırmacısı Riçard Tapper şahsevenler hakkında resmi olarak kabul edilen teorinin 19. yüzyılın evvellerinde tarihci Sir Con Malkolmun “Persia tarihi” eserinde yazdığını gösterir. Şahsevenler Safevi şahı I Şah Abbasın (1587-1629) kendi nezdinde ona tamamiyle bağlı bir tayfa yaratmak istikametindeki siyasi iradesi neticesinde ortaya çıkmışlar. Şah Abbası bu adımı atmağa mecbur eden kendisinden tahminen yüz yıl önce babası Şah İsmaile Safevi hanedanlığını kurmağa yardım eden, ancak daha sonra merkezi iktidara karşı çıkan kızılbaş obalarının etkisini azaltmak isteği olmuştur. Sir Con Malkolmun teorisine göre şahsevenler kızılbaşların tehlike potensiyelini azaltmalı ve etkisini kırmalı, bir nevi şah muhafızı vazifesini yerine yetirmeli idiler.
18. yüzyılda Nadir şahın devrinde şahseven savaşçıları Erdebil ve Muğan bölgesindeki Osmanlı kuvvetlerine karşı direniş göstermekte önemli rol oynamışlar. Erdebil ve Muğanda yerleşen şahsevenler çeşitli obalar formasında ülkenin kuzey ve batısındakı başka bölgelere de göçmüş, yayılmışlar. Bununla yanı sıra Muğanda kalan obalar yavaş-yavaş birleşmiş, Nadir şahın şahsen tayin etdiği komutanlar tarafından idare olunmuşlar.
Şahsevenler Kaçarların ruslarla yaptığı savaşlarda da ruslara karşı esas güç gibi ortaya çıkmışlar. Gülistan ve Türkmençay barış antlaşmalarından sonra şahsevenlerin yerleşdiği bölge devletler arasında bölünmüş, kışlaklar ve yaylakların kullanılmasındakı sıkıntılar şahsevenlerin teşkilatlanmasını zayıflatmıştır. İster kuzey, isterse de güneydeki şahseven obalarının bazıları hayatda kala bilmek için bölgede talan ve baskınlara baş vurmuşlar. Böyle durum İran ve Rusya arasındaki ticareti de etkilemiştir. Polatlı obası diğer şahseven obaları gibi ister Kaçar, isterse de Pehleviler devrinde İranda baş veren olaylarda yakından iştirak etmiştir. Bu zaman Polatlı obasının Curug bey Polatlu, Hüseyinali han Polatlu ve Azamet hanım Polatlu gibi siyasi önderleri önemli rol oynayırdılar. Şahsevenlerin tamamen terkisilah olunmaları 1923 yılında Rıza şah devrinde mümkün olmuşdur.
Hal-hazırda şahsevenler Azerbaycan Respublikası ile yanaşı, İranın Azerbaycan eyaletinde, Erdebil taraflarda, Kazvin, Zencan ve Hamadanda, Urmiya gölünün kuzeyinde, Sehentte, elece de Tahran ve Kumda da yaşayırlar.
Şahsevenlerin, elece de polatlıların menşeyi hakkında 19. yüzyılda İ.Organoviç, G.Radde ve V.Markov tarafından yazılmış 3 ayrı versiyon vardır. Bu versiyonları birleştiren önemli nokta aslen Anadoludan olan Yunsur paşa isimli komutanın 3300 çadırdan oluşan obasını Azerbaycana getirmesi ve Şah Abbasdan burada meskunlaşmasını rica etmesidir. Şah ona Azerbaycanda yerleşmek ve kendisine istediği yerden verimli yaylak ve kışlak toprakları götürmesine izin vermişdir. Yunsur paşa çok yeri gezmiş, sonda Savalan dağları ve Muğan ovası da dahil olmakla Erdebil vilayetinin erazisini seçmiştir. Yunsur paşa kendisi Hoyda yaşamış, öldükten sonra 6 oğulu (Koca, Bendalı, Polat, Demirci, Sarıhan ve Nevruzali) ile nesli devam etmiş, şahsevenler de müvafık olarak kocabeyli, bendalıbeyli, polatlı, demircili, sarıhanbeyli, nevruzalibeyli obalarına bölünmüştür.
Muhammedhasan Baharlı Azerbaycan Respublikası erazisindeki şahseven obalarını sıralayarken Polad Tugay (Cavad kazası) ve Polatlı (Lenkeran, Cavanşir ve Şuşa kazaları) köylerinin ismini yad etmiş, Şamahı kazasındaki Polatlı köyünü burada yad etmemiştir. O, da diğer müellifler gibi şahsevenleri Yunsur Paşa ile ilişkilendirilmiş, lakin polatlıları Yunsur paşanın değil, V.Markovun yazdığı gibi Kurt beyin oğullarının nesline ait etmiştir.
Şahsevenler esasen sütü, yunu, elece de eti için yetiştirilen koyun ve keçi, mevsimi göçlerde eşyalarını taşımaq için kullanılan at, deve ve ulakları besleyirler. Eger her hansı bir yerde oturaklaşsalar zengin aileler ilave olarak inek, ekser aileler ise ev kuşları besleyir. Oturaklaşmayan ailelerle oturaklaşan aileler çoğu zaman ürün mübadilesi edir, hatta bunu muhtelif projeler halına da getirirler. Heyvancılıktan başka şahsevenler, elece de polatlılar ekseren kadınlar tarafından dokunan mühtelif çeşnili halılar, örtükler, heybeler ve diğer el sanatkarlığı mahsulları ile ihtiyaclarını ödeyirler. Bu halk sanatkarlığı örnekleri her şeyden önce ceyiz olarak üretilir. Halıların kalitesi ulusal ve uluslarası düzeyde ses salarak, çok vakit yüksek fiyata satılır.
Şahsevenler alaçık ismi verilen çadırlara üstünlük vermişler. Onların alaçıkları yuvarlak formada olup, Orta Asya yurtlarına benzemektedir. Bu gün ister Azerbaycan Respublikasında, isterse de İran Azerbaycanındakı şahsevenlerin gençleri büyük şehirlere göçmektedir. Kendi gelenekleri ve el sanatkarlığı özelliklerini kayb edir, halılar dokunmur, alaçıklar kurulmur.
Yakın zamanlarda Edi Kistler Savalan dağında şahsevenlerle görüşmüştür, onlardan biri demiştir: «Bundan üç yıl önce elimizdeki son deveni de sattık. Torunlarımın en büyükleri artık benimle birlikte yaylağa gelmir. Mutluluğu şehirlerde arayırlar. Bizi ziyaret etmekle çok iyi iş gördün, çünki on yıl içerisinde, Savalanın yamaclarında sadece bir kaç dağınık çadır bulursun. Eger küçük oğlun bizi ziyaret ederse, yazıklar olsun ki çok geç olacak….»