Atom Altı dünyada tüm fizik kurallarının ötesine geçen ve gözlemlenemeyen ve süregelmiş maddesel kurallara aykırılık teşkil eden bir dünyadır. Rastgele olarak tabi edilen hareketlilik ve iletişim döngüleri aslında kendi içinde bir nizam halinde fizik ötesinde hareket etmekte ve belli bir rutin takip etmediği için belirlenemeyip öngörülememektedir. Bu döngüler ve bağlantılar asl’ında Varlığın iletim kanallarının yani bağ kurma alanlarının çok çeşitli ve sonsuz oluşundan kaynaklanmaktadır.
Bir çok evren ve bir çok yaratılanın eşsiz dnası ile aynı model ölçüsünde bağ kurulamaz. Iletişime geçme kanalları her bir varlıkta farklı bir döngü barındırır. Bizim atom altı dünyamızda ise bu genetik şifreler ya da iletişim, bağ kurma kodlamaları kendi’liğinden kendiliksizce işlenmiştir. Bu kendiliksizce, öngörülemeyen bağ kurma kodlamalarının aktif edilmesi ise düşünce evreninde oluşa getirilmektedir.
Düşünce yön verir ve ol emrini işlerliğe sokar ve bu emir ile Varlığa bağ’lanan talep atom altı dünyamızı aktif ederek yaratılmış görünen ya da görünmeyen bir çok zerre ile iletişime geçer ve bağ kurar. Bu bağ kurma sürecindeki alış verişte alınan ve verilen hakikatler düşünce, gönül ve bilinç yolunun saf bir şekilde kurulmasıyla ya da inşa edilmesiyle açığa çıkarılır.
Düşünce aktif edici bir işlem görmekle birlikte gönül işiten, akleden ve hisseden bir misyon benimsemekte olup alınanların hakiki manasını yüklenme yeridir. Bilinç ise alışverişin sağlandığı alandır ki burada olduğu gibi hakikatler akış sergiler. Düşünce alemi konuşan bir ağız iken gönül akleden, anlamlandıran bir haldedir. Bilinç ise irade eden ve hükmeden bir alanda açık sonsuz bir arena gibidir. Doğru bir akış bu arenada sağlanır. Mekansizlik ve zamansızlık olguları bu arenada varoluş bağlantısını sağlar. Atom Altı dünyada bu zamansızlık ve mekansizlik bağlantısına hizmet eder ve böyle bir madde dışı alanda etkileşim ile tüm varoluşla iletişimdedir. Bu algısal iletişim maddenin ötesinde öyle bir yüceliştedir ki ışık hızının ötesinde alış veriş sağlanır ve bir nefes alış anının daha da derinliklerinde ve yüksek hızda vuku bulur. O sırada her şey durur ve boyutlar bir’leşerek bezmi elest meydanı belirir. Tüm ruhlar bu meydana toplanmış vaziyettedir ki işte bu meydana bilinç ötesinde giriş vardır. Bu yoldaki alış verişe kimi ilham demiştir kimi vahiy olarak adlandırmış kimi de hakikat olarak izah etmiştir. Hepsi insan’ın kendi’nden kendi’nedir. İçindedir. Bu açılımı sağlamak ise atom altı boyuta inmek ile başlar ve düşünce evrenindeki yolculukta gönül ve bilinç duraklarıyla birleşerek vücut bulur bir nevi ol’uşa gelir.
Birleşim sonucunda varoluş evrenindeki Varlık ile bu döngü sağladığında inanılmaz bir enerji açığa çıkar. Bu enerji verici olan Varlıktan alıcı olana yani insana doğru şiddetli bir şekilde ve hızda teneffüz eder. Burada alıcının meleikelerini koruyucu bir kalkana ihtiyaç vardır. Bu koruma bir silsile-i varlık ile sağlanır. Bu varlık kanalı aracılığıyla alınan enerji yakıcı etkisinden bir nevi topraklama etkisi teşkil ederek olumsuz etkilerinden sıyırarak akıtır. Bu ortaya çıkan enerji tüm yaratılana tesir eder. Bu tesir ile bir’likte bir döngü başlar. Bu döngünün hızı enerjinin sürekliliğinden ivme kazanır ve hızlandıkça akıtılan hakikatler daha da açılım sağlar. Evrenin yaşamsal döngülerine işler ve hayatiyet sunan bir pınar gibi suyunu aleme akıtarak ayakta tutar. Hayat sunar. Hakikatinden Varlığa bir çekiliş ortaya çıkarır ki bu çekilişin adı Aşk’tır. En nihayetinde Aşk aleme, alem ise Aşk’a düşer. O ki aşk-ı varlığı ile nice hakikatler sunar.