Yalnızız kalabalıklar içinde yalnız, ıpıssız. Gözler semâda, karanlık gecemizde yıldızlar yoldaşımız; Mâh, hâldaşımız. Hangisine uyarsak biliriz ki yolumuz aydın ama ille de gönül, yârini aramada sonsuzlukta. Sır Sahibi’nin kitabımızı okutmasını isteriz. Bir bir yazdık ahvalimizi, “yanık sevdamızı” Ezelden, ebede yolculuğumuzun seyrini okutacak bir öğretmen. Tutsun bizim ellerimizi sıcacık, bassın bizi bağrına. Usulca, yolunca ve yordamınca alıversin Aşk olan gönlüne. Sırrın sahibi saçıversin nurunun saçısını. Arada ne yâr kalsın ne ağyâr. Sabrı örsün ilmek ilmek eynimize ve dahi sebatla donatsın kalbimizi, ayaklarımız izlerde. Kimi Şems kimi Mevlâna kimi Şabanî, Geylâni desin adına.
Ferhat olsun, delsin bağrımızı iman kazmasıyla Ab-ı Hayat’ı içirsin mânâ yavrusuna bir Şirin Cânân için. Hayat namazının halvetinde, Aşk makamından, Muhabbet demine koyuversin usulca. Elim elinde, gözüm gözünde, özüm özünde, yeniden doğarken Sen’e, benden iz kalmasın bende.
NOT: Yanık Sevda kelamı Sayın Sühendan Erdin Hanımefendi’den alındır.