İslamiyetin 15. yüzyılda Arnavutluk’ta yayılmaya başlamasıyla kısa sürede Türk dilini ve edebiyatını bilen aydınlar yetişmeye başladı. Bu kişiler kendi dillerinde fakat Türk- İslam etkisiyle eserler vermeye başladılar. Arnavutça’da İslami dönem 3 kola ayrılabilir.
-
Halk edebiyatı: Halk arasında oluşmuş dini içerikli eserlerdir. Cercelez Ali, Muya, Halili, Arnavut Osmani, Musa Arnavuti, Ali Abbas gibi Müslüman kahramanlar hakkında söylenmiş efsaneler ve şiirler ile tekkelerde söylenen nefesler ve ilahilerden bahsedilebilir. Türk edebiyatındaki Oğuz Kağan’ın İslamiyetten sonra Müslümanlaştırılmasına benzeyen metinlerde, özellikle Arnavutlar arasında meşhur olan şahısların İslami duyarlıkla yeni kimliklerle efsanevi varlıklarını sürdürmesinden bahsedilir. Bu metinler Arnavut halkının manevi gelişimlerini görmek açısından önemlidir.
-
Osmanlı Devleti’ndeki farklı kültürel merkezlerde yetişerek Türkçe, Arapça ve Farsça gibi dillerde eser verenler. Piriştineli Mesihi, Dukakinzade Yahya Bey, Koçi Bey, İstanbul Darülfünun’u eğitmenlerinden Hoca Tahsin gibi isimler sayılabilir. Bu kişilerin bir özelliği ise Türkler tarafından Türk, Arnavutlar tarafından Arnavut olarak gösterilmesidir.
-
Arnavut edebiyatındaki Türk- İslam etkisi üzerine yeterli bir çalışma yapılmamıştır. Fakat bu çalışmalar 200 yıllık bir döneme yayılmış Müslüman Arnavutların başlattığı ve klasik Türk edebiyatı çizgisine yakın bir edebiyattır.
Arap harfleriyle eser çevirisi yapan ilk kişi Muçizade olarak bilinir. 1720’lerin başında yazdığı ‘Fetvayı Bana Müftü Verdi’ adlı Hz. Ali (k.v)’yi metheden şiiri ile meşhurdur:
Ayan u beyan o salih/ ta bıra sırr-ı Rahman – Sana apaçık olsun ey salih, bu sırr-ı Rahman’dır.
Bëri himmet Hazret-i Ali/ Ti je sultan mbi gëlman- Himmet et Hazret-i Ali, sen gılmanların sultanısın.
İslami dönemde eser veren ilk Arnavut sanatçılar arasında Nezim Berati, Elmaz Boriçi, Muçe Libohova, Ömer Begu, Tahir Nesibiu, Şeyh Ömer Karziçi, Saidi, Turabi, Derviş Zülfikar Jirokastra gibi isimler gösterilebilir.
İpekli Molla Derviş’e ait bir ilahi bugün Jakova ve İpek şehirlerinde hala sala olarak okunur. Arap harfli ilk Arnavutça metinlerin dini içerikli olmasından dolayı, okumuş dindar Arnavutların vatandaşlarına İslam dinini öğretmek maksadıyla eserlerini kendi dillerinde yazdıkları görülmektedir. İpekli Molla Derviş Vasiyetname’sine Besmele, hamdele ve salvele ile başlamakta ve sonra da:
Me ndihëm t’Perendis/ Këtë nasihat e kom nis- Allah’ın yardımıyla başladım bu nasihata
Gjith sa turki e turkisë/ Rahmet i koft përgjithmonë- Mümin ve müminat rahmeti hep ebedi ola
mısralarıyla asıl şiire başlamıştır. Şiirde Allah’ın en mükemmel dininin İslam olduğunu, Hz. Muhammed’e iman edip, saadete ulaşarak cennete girmenin yolları anlatılmaktadır.
İslam etkisinde gelişen Arnavut edebiyatındaki diğer eserler ise, Muçizade’nin Kaside’si, Beratlı Nazimi’nin Türkçe ve Arnavutça divanları, Beratlı Süleyman Naibi’nin divanı, Ülgünlü Hafız Ali Rıza’nın Badiu’l-mukatar’ı, Acîbü’l-manzar’ı, Arnavutça- Türkçe sözlükleri ve Mevlid’i, Tahir Efendi Popova’nın Vehbiyye’si, Molla Ramazan İşkodra’nın İlmihal’i, Mehmet Çami’nin Yusuf ile Zülehya’sı, Bektaşi Dalip Fıraşeri’nin Fuzuli’nin Hadikatü’s-süedâ’sını çevirmek için yazdığı el-Hâdikâ’sı, Şahir Fıraşeri’nin Muhtarname’si gibi eserler sayılabilir.
Bunlar dışında Enver Hoca’nın dini yasaklamasına kadar Arnavutluk’ta ciddi bir dini yayın faaliyeti olmuştur. Hafız Ali Korça, İbrahim Daliu, Hafız Mahmut Daşi gibi isimlerin çok ciddi katkıları olmuştur. Son Osmanlı aydını olarak kabul edilen Beratlı Vecihi Buharaya’dır. Gülistan, Şehname, Tahayyülat gibi çok önemli olan doğu eserlerini Arnavutça’ya kazandırmıştır. Fakat yine Enver Hoca rejiminde birtakım esnaf dükkanlarında müşteriler için bilet kesmekle görevlendirilmiştir.