Arzdan arşa dek aşk her yeri kaplar.
Kâinatın intizamı, tevhidin sırrı, inancın menbaı aşkta yatar.
Bütün varlığını sevgiliye hibe eden, kanatsızken göklere yükselme zevkini yaşar.
Bir bir süpürür olumsuzlukları… Bir safhadan öbürüne taşır içindeki sıfatları…
اللهم ارزقنى حبك وحب من ينفعنى حبه عندك
Rabbim beni senin sevginle, sevgisi senin katında fayda verecek olanın sevgisiyle rızıklandır. (Tirmizi, Daavat, 73)
Yokluk ilinden yola düşen kervan, İlahi huzura bu derunî akış sayesinde varır.
Aşık, herkesin derin uykuya daldığı gecede, yıldız olup uykuyu sabahlatır.
Yılmaz, canını sakınmaz. Korkunun emaresini barındırmaz.
Neyi var, neyi yoksa ortaya koyar, bir ücret aramaz.
Kârlı bir işe yatırım yapan tüccar gibi davranmaz.
Sonu ister cennet ister cehennem olsun yalnızca Maşuğunu diler, başkalarıyla aldanmaz.
Çekilen her bir “ah” uyanış sürecini tetikler.
Gönül yangını, kesret olarak görülen şeyleri ifna eder.
فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ
De ki: Allah bana yeter. (9/Tevbe: 129) Felekler, güneş, ay sana secde eder.
Sâlik her zerresinde, her amelinde bir tek Hakk’ı seyreder.
Ancak o zaman kökleri ebediyete, dalları ezeliyete varan rahmetini bahşeder.
وَفِي الْأَرْضِ آيَاتٌ لِّلْمُوقِنِينَ وَفِي أَنفُسِكُمْ أَفَلَا تُبْصِرُونَ وَفِي السَّمَاء رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ
Yeryüzünde de, kendinizde de nice deliller vardır. Görmez misiniz? Gökyüzünde size vadedilen rızıklar vardır. (51/Zâriyât: 20-22)
Her şeyi söyleyen dil, sınırsızlığını ihata edemediği bir boyutta çaresiz kalır.
Uçsuz bucaksız, sonsuz, mekânsız aşk, nasıl kelimelere sığar, sığdırılır?..
sevgilerin en üstünü en güzeli teşekkürler.
Şiir gibi olmuş. Derdimiz de devamızda Cenabı Hak olsun inşallah