İnsanlık tarihi boyunca mikroorganizma kaynaklı ateşli hastalıklara karşı hep çareler aramış, mücadele yolları aramış ve çoğunlukla bu mücadeleleri kaybetmiştir. Sir Alexander Felemeng’in ilk antibiyotik penisilini keşfetmesi ile bu yolda öncülük etmiş ve insanoğlu son yüzyılda bu keşfin etkisi ile mikroorganizmalara karşı bu savaşı kazanmaya başlamıştır. Günümüzde birçok bakteri, mantar, parazit ve virüse karşı kullanılabilen antibiyotikler bulunmakta ve etkili bir şekilde kullanılmaktadır.
İnsanoğlunun doğası gereği elinde koz olarak kullanabileceği bir enstrüman olduğu zaman bilerek veya bilmeyerek gereksiz kullanımı hepimizin malumudur. Antibiyotiklerin keşfi ve zamanla ulaşılabilirliğinin artması ile birlikte son dönemlere kadar eczanelerde hatta bazı yerlerde marketlerde bile ulaşılabilir duruma gelmişti. Antibiyotik kullanımı son derece akılcı bir şekilde seçilen hastalarda uygun doz ve sürelerde kullanılması son derece önemlidir. Geçen sürelerde dünya sağlık örgütünün öncülüğünde yapılan klinik çalışmalarda tespit edilen bazı mikroorganizmalarda mevcut antibiyotiklere karşı dirençlerin görüldüğü tespit edilmişti. Bunun üzerinde yürütülen çalışmalar antibiyotik direncine en fazla neden olan etkenin gereksiz kullanılan antibiyotik kullanımının neden olduğu anlaşılmış ve tüm dünya genelinde bu yönde çağrılar yapılmış ülkelerin sağlık organizasyonları tarafından sağlık çalışanları başta olmak üzere bilgilendirmeler başlanmıştı. Ülkemiz de bu durum sağlık bakanlığı öncülüğünde görsel ve yazılı medyada dile getirilmeye başlanmıştı. Yine de yapılan son değerlendirmelere göre ülkeler baz alındığında Avrupa’da en çok antibiyotik alan ülkeler sırasında birinci durumdayız. Gelişmiş ülkelerde özellikle Avrupa ülkelerinde zorunlu olmadıkça herhangi bir hekimden antibiyotik reçetesi almanız gerekten çok zordur. Bunun aksine ülkemizde bazen antibiyotik gerekmediğine kanaat getirdiğimiz hastaların reçetelerinde ısrarla antibiyotik istemesi hatta bunun için hekime tepki daha da ileri giderek fiziksel şiddet uyguladıklarına ne yazık ki şahit oluyoruz.
Gereksiz antibiyotik kullanımı en çok viral üst solunum yolları enfeksiyonlarında gerçekleşmektedir. Hastaların çoğu bu durumlarda sıklıkla antibiyotik istemekte ve ne yazık ki bizlerde bu durumda yazmak zorunda bırakılıyoruz. Bu durumun kısa zamanda olmasa biile uzun vadede sağlığımızı olumsuz etkilemesi olasıdır.
Gereksiz antibiyotik kullanımının zararları nelerdir?
Doktora başvurmadan veya gerekmediği halde antibiyotik kullanımının başlıca zararlarından bir tanesi sonucu ölüme kadar varabilen alerjik reaksiyonlar göstermesidir. İlaçların vücuttan eliminasyonu karaciğer ve böbrek yolu ile olduğundan gereksiz kullanım böbrek ve karaciğer fonksiyonlarında ciddi sıkıntılar oluşturabilir. Ağızdan antibiyotik kullanımı özellikle ince ve kalın bağırsaklarda gerekli olan ve orada insan fizyolojisi ile uyumlu olan bakteri florasını değiştirip zararlı mikroorganizmaların yerleşmesini ve çeşitli sindirim sistemi hastalıkları oluşmasını tetikleyebilir. Sıraladığımız tüm bu etkileri göz önüne aldığımızda mikroorganizma kaynaklı hastalıklara karşı kullandığımız bu ilaçların aslında fazla doz ve sürede kullanıldığında birer zehir işlevi gördüğü ve vücudumuza ciddi zararlar verdiği anlaşılmaktadır.
Bu haftaki yazımızı şu uyarı ile bitirelim. Gereksiz antibiyotik kullanımı size ve gelecek nesillere zarar verebilir. Uzman görüşü olmadan antibiyotiğe başvurmak ciddi sıkıntılar meydana getirmektedir.