Cumhurbaşkanı Erdoğan, son seçimler ve referandum sonuçları itibariyle teşkilatlardaki sorunun ne derece büyük boyutta olduğunu farkederek son zamanlarda harekete geçti.
Sürekli de ekranlardan teşkilatlara mesaj vermekten de çekinmedi.
Açık bir şekilde teşkilatların metal yorgunluğunu dile getirerek zarar verenleri partiden uzaklaşması gerektiğini anlattı.
“Benim adıma kimse racon kesmeye de kalkmasın” diye gazeteciler çerçevesinde herkesi uyardı. Bu uyarı sadece gazetecilere değildi aslında tüm teşkilat mensuplarınaydı da…
Ancak ne yazık ki hala bunun farkında olamayanlar var.
Hala daha Erdoğan’ın bu söylemlerini dile getirenlere ve bu konuda öneri sunanlara karşı dik başlıca davranıp racon kesmeye kalkanlar var.
Ak Parti’nin kurulduğu zamanlardaki enerjiyi yakalaması ve o dönemdeki birleştiriciliğine dönmesi yeni sistemde büyük bir avantaj sağlayacaktır.
Bu havayı yakalamada kimler rol oynadıysa eski-yeni farketmez yeniden partiye kazandırılmalı ve hatta önemli görevlerde bulundurulmalı.
İsterlerse bunlar yapılmasın bu AK Parti’den başka hiç kimseye zarar vermez.
AK Parti o ilk kurulduğu dönemlerdeki gibi halktan yana ve halk için çalışan pozisyondan uzaklaşarak burjuvazilerin çoğunlukta olduğu ve yavaş yavaş halktan kopmaya başlayan alt kademelere doğru evrilmeye başladı.
AK Partinin zor günlerinde ve mücadelelerinde yanında olmayanlar iyi günlerde ön planda bulunur oldu.
Sahada ter döküp çalışanlar benimsenmez, arka plana atılır ama ter dökmeyip kendi işleri peşinde koşanlar, partiye katkıda bulunmayanlar önemli günlerde ve resepsiyonlarda birilerini ezerek kendilerini gösterme yarışına girer oldu.
Böyleleri bir Erdoğan Posteri, bir de Abdülhamit Hanın resmini işyerlerine asınca, arabalarına ve yakalarına AK Parti amblemi takınca en hakiki AK Partili sayılır oldular.
İhaleleri almak için de sürekli bunu kullanır oldular. Ancak AK Partiye gönül verenler hep arka planda isimleri bile okunmaz halde kaldı.
Kimileri bu kendini bilmez gösteriş budalalar yüzünden kırıldı, küstürüldü hatta ve hatta partiden uzaklaştırıldı.
Bu budalalara kimse de dur demedi.
Halbuki halkı Ak Partiye toplayan o kırılan ve küstürülen kesimlerdi.
Ne yazık ki bunun kimse farkında olmadı.
Halk farketti ve gerekeni yaparak her seçimde mesajlarını yönetime iletti.
Bunu farketmekte ve almakta çok geç kalındı.
Giden gitmişti, kırılan kalpler kolay onarılmıyordu.
Gerçek gönüllüler gitmiş, içi boş olanlarla ve iyi gün dostlarıyla resepsiyonlarda sayı çokluğu elde ediliyor ve sahalar boş kalıyordu. Bu durum tüm teşkilatları kapsamıyor elbette ancak gerçek gönüllüler bazı yerlerde olabildiğince az sayıda kaldı.
Bir milletvekili mi ya da bir bakan mı teşkilatları ziyaret edecek o zaman yüzünü hiç görmediğin insanlar ön planlarda tokalaşma yarışına girer ve bir şeyler kopartma ya da işlerini gördürme gayesinde birilerini ezip öne geçerler.
Samimiyet, içtenlik, kardeşlik buruşturulup çöpe atılırken kim kimin ayağını kaydırsam yarışına giriliyordu.
Seçimlerde bu kavgalarla çalışmalar hep eksik kalıyordu.
Sonuçlar ortada…
Refah ve Fazilet Partililer ön plana çıkarılarak Doğru Yol ve ANAP kökeninden gelenler sürekli dışlanır konumdaydı.
Halbuki AK Parti ne Refah’ın ne Fazilet Partisinin devamıydı.
AK Parti kendine has toparlayıcı bir partiydi ancak bu fikir sadece Erdoğan’da hakimdi.
Diğer kademelerin bu durum hiç umrunda değildi ve hala da değil.
Velhasıl kelam, Ak Partinin gücü sahte AKP’liler tarafından kullanılır ve kendilerine rant devşirilirken gerçek AK Partililer birer birer yok edildi ya da susturuldu, geri plana atıldılar.
Ama artık yol tıkanmak üzere..
Bazı cemaatlere önem verilip onların talepleri yerine getirilirken onlardan AK Parti’ye oy gelmemesi, iş adamları Ak Partili gibi gözükürken partiye faydadan çok zarar vermesi referandumda sanırım anlaşıldı.
AK Partiye sahip çıkanlar daha doğrusu Erdoğan’a sahip çıkanlar yine o küstürülen, kırılan kesimler oldu.
Lakin bu böyle devam ettiği müddetçe, metal yorgunluğu atılmadığı ve hala daha teşkilat kongrelerinde yanlış kararlar alınmaya devam edildiği müddetçe Başkanlık Seçimlerinde hükümeti kurmak için %50 +1’i geçmek zor olacaktır.
Bu millet affedicidir yeter ki gönül almasını ve tepeden en alt kademeye kadar mütevazılıkla boyun eğerek hatayı kabul edip telafi etmek için çabalansın.
Görüyoruz ki bu yorgunluk daha uzun sürecek ve Erdoğan beklediği değişimi yakalamakta zorlanacak.
Çünkü hala daha ikiyüzlüce davrananlar, teşkilat içinde kardeşliği yakalayamayıp birbirinin arkasından konuşup sonra da karşı taraf güçlü diye sözde taraf gibi gözükenler çoğunlukta.. Gerçekleri dile getiremeyen korkaklar birilerinin hatta sevmediklerinin arkasına saklanıp gerçekleri dile getirenleri karalayanlar fazlalıkta… Şakşakçılar ve gösteriş budalaları ön planda…
Bunlar akıllanmadığı ya da temizlenmediği müddetçe Erdoğan’ın işi zor hem de çok zor!