Türklerin ve moğolların ortak birleşdiği isimlerden biri ahtacı ismidir. Kelimenin aslı ahta – ahtalamakla ilgili olub, moğol dilindedir. Ona ilave edilen ek ise türk dilindeki -cı ekidir.
Ahmet Zeki Velidi Toğan bu ismi oğuzlarla ilişkilendirir. Ama kaynaklarda “Ahtacı” ismine ilk kez Cengiz hanla ilgili olaylarda rastlanır. Sonralar moğol-türk devletlerinin ve hakim tayfaların başında ahtacıların durduğu, onun ilkin manasından ayrılarak komutan, başkan ismi yerine kullanıldığı görülür. İlginçtir ki, Sultan Alaattin Keykubat “Ahtacı” ünvanı almış, Ertuğrul Gazi ahtacı akıncılarına başkanlık yapmıştır. Lakin ahtacılar tedricen obalar şeklinde faaliyet göstermiş, şimdiye kadar moğol karışığı müslüman türk obaları gibi gelmişler. Yarıgöçebe, terekeme hayat tarzı geçiren ahtacılar Azerbaycan, Türkiye, İran, Uzbekistan, Kırğızıstan, Afganıstan, Ukrayna gibi devletlerin erazisinde yayılmışlar. Hemin devletlerin türk toplumunun gelişmesi ve milletlerin formalaşmasında iştirak etmişler.
Tarihde öyle isimler var ki, anahtar gibidir. Onları tarihçiler bulmazsa çok kapalı sandıkları aça bilmezler. Ahtacı böyle isimlerden biridir. Türkler ve moğollar ataları ve anaları bir doğma kardeş gibidirler. Onları birleştiren esas nokta dilleri ile yanısıra, hayat tarzları olub. Tarihin değişik çağlarında farklı dinlerde inançlarını yaşasalar da, yarıgöçebe hayat tarzları değişmemiş, yasa ve idarecilik bu hayat tarzına ve törelere esaslanmıştır. Cengiz hanla Nadir şahın geçirdiği kurultaylar arasında nasıl bağlılık vardısa, tüm sonrakı ortaçağ hükmdarlarının Cengiz hana akrabalık çıkarmak gibi geleneği de vardı. Yasaya, yarlık ve talaklara uymayan hiç bir hakimiyet nişanı kabul edilmirdi. Şeriat ve töre zaman-zaman ziddiyet teşkil edir, zaman-zaman aynılaşır, uygunlaşırdı. Böylece tarihin kesişen noktasında ordunun ve devletin hayvanlarına, özellikle atlarına bakan mesul şahıslar – ahtacılar meydana çıkmıştır. Onu bazıları atçeken, bazıları da mirahurla aynılaştırırlar.
Françesko Meninskinin 17. yüzyılda hazırladığı “Thesaıırııs Lingııarıım Orientalium. Turcicae. Arabicae. Persicae. Lehicon Turcico. Arabico. Persicıım” eserinin 341. sütununda moğolca “akta” kelimesi maddebaşı olarak verilmiş, asıl formanın “achte” olduğu bildirilmiştir. Kelimenin fars dilinde karşılığı ise “yedek atlar” formasındadır. Cağatay dilinde sözlüklerin hepsinde “ahta” yazılışı ile yer alan kelime özellikle at olmakla bütün hayvanlar için “iğdiş edilmiş” anlamındadır. Bu kelimeden türk dilinde -çı ekiyle türemiş “ahtacı” kelimesinin anlamı “seyis”tir. Cağatay dilindeki sözlüklerde de ahtacı sözü “seyis, baytar, imrahor” anlamları ile yer alır.
Ahtacı isminin bilimsel yorumuna ilk kez başkırt asıllı türk tarihçisi Ahmet Zeki Velidi Toğanın “Genel Türk tarihine giriş” eserinde rastlanır. Müellif yazır ki, küçük bir topluma başkan yapılan han ve naibi dörd kabile başçısına esaslanırdı: tuvaçı ve ya ona benzer ünvan daşıyan beye tabe olan bir kaç nöker ve bir kaç kişiden oluşan gece növbetçisi (tunqatar, moğolca kebtevül) ve gündüz növbetçisi (bekçi, moğolca turqavul) olan keşikçiler, hanın bükevül deyilen oduncu aşçısı ve atlarına bakan ahtacısı. Böylece her biri ayrı ünvan daşıyan ve sayları bir kaç on kişiye varan beyler ve sair mensebdarlar olurdu. Lakin devlet büyüdükçe, o bir kaç nöker sayı yüzbinlere varan ordu şeklini alır, tuvaçı da bu dünya devletinin harp bakanı olur, keşikçiler sayı on binlere varan mühafiz alaylarına çevrilir, bavurcı devletin ekonomisini idare eden ve elinden milyonlar, milyardlar geçen bir ekonomi bakanı, ahtacı da yüzminlere varan ordunun süvari teşkilatını idare edir. Feth edilen memleketlerde yerli medeni ünsürün etkisiyle değişmelere maruz kalan, ve ya ortadan kalkan bu teşkilat sistemi büyük bozkır devletinin esas bölgelerinde – Ulu Yurtta özelliklerini olduğu gibi korur. Büyük bozkır devleti dağılarsa, töre aynen yerinde kalır, bu tuvaçı, bükevül ve ahtacı teşkilatı küçük toplumlara bölünür. Lakin, bir az sonra yeniden daha büyük bir toplumun başına geçir. Bütün bu teşkilat üsulu türk ve moğol toplumlarında idareedici kabilelerin temeline aşılanmış bir adet ve gelenek şeklinde yaşayırdı.
Göründüğü gibi, Ahmet Zeki Velidi Toğan “ahtacı” ismini bir vazife, ünvan gibi kabul eder ve türk obalarının ata bakan vezifelileri adlandırır. Devlet yaradan ve ya hakimiyet başına geçen hemin obanın ahtacısı sonradan devletin süvari, atlı teşkilatını idare eder.
“Ahtacı” ismi Anadolu oğuz selçuklu toplumunda hem vazife gibi, hem de süvari teşkilat gibi ortaya çıkmıştır. İlginçtir ki, Anadoluya moğol baskınlarının karşısını almak için Konya Selçuk sultanı Büyük Alaattin Keykubat Moğol Ali hakanı Ögedey hana barış için müracaat etmiş, hakan ona “Ahtacı” ünvanı vermiştir. Böylelikle, Konya Selçuklu devletinin sınırları moğol baskınlarından kurtulmuştur. Cengiz hanın devlet teşkilatından göreceyimiz gibi ahtacı ünvanı handan sonra üçüncü ali vezife sayılırdı. Ögedey han Sultan Böyük Büyük Alaattin Keykubata hakandan sonra üçüncü vazife olan ahtacı ünvanını vermiştir. Tahir Harimi Balcıoğlu yazır ki, Konya Selçuk sultanı Büyük Alaattin Keykubat Moğol hakanından Ahtacı ünvanını almasından sonra tabe hükumet mahiyeti ile moğol istilalarından ülkeni kurtardı.
İznik imperatorluğu Konya Selçuk devletinin sınırlarına tez-tez baskınlar yapardı. Odur ki, 1231 yılında Sultan Büyük Alaattin Keykubat ordusu ile Sultanönü taraflara geler. Ertuğrul bey bütün ailesi ve oğulları ile Sultan Alaattinin yanında yer alır. Sultan Alaattin Ertuğrul beyi ahtacı adlanan akıncı (öncül) grublarına başkan yapar. Ertuğrul Gazi yunan ordusu üzerine hareket eder. O, İznik imparatoru Laskarisin Rumelinden yardıma çağırdığı Aktav tatarları ile savaşır, kazanır, yunan ordusu savaş meydanından kaçır ve İnegöle kadar takip olunur. Eskişehir taraflarda Sultan Alaattinle görüşen Ertuğrul Gazi Söğut ve Saraycık bölgesini kışlak, Domaniç dağını da yaylak olarak elde eder.
Göründüğü gibi, Osmanlı devletinin kurulmasındaki esas olaylardan birinde ahtacı akıncıları mühim rol oynamışlar. Anadoluda kayıların “atçeken” kolunun olması ve kaynaklarda Ertuğrul beyin “ahtacı” akıncılarına başkan tayin edilmesi çok ilginçtir. Bu şunu gösterir ki, Anadoluda ahtacı yerine atçeken ismi daha çok kullanılmıştır. Sonralar ahtacılar diğer bölgelerde obalar yaratdığı gibi, atçeken ismiyle kayılar içerisinde de yerleşmişler.
1203 yılında Cengiz han töreye esasen kendi idarecilik sisteminde on değişik vazife tasniflendirmiştir:
- Korçular – yay ve oklara nezaret eden dörd kişi;
- Aktacılar – otlak nezaretçileri;
- Baurçılar – yemeklerin bişirilmesine nezaret edenler;
- Teriginler – araba nezaretçileri;
- Çerbiler – eve nezaret edenler;
- 4 kişi kılıç taşıyan;
- 3 kişi atlara bakan;
- Gizlin haberleri yetişdirenler;
- At eğitmenleri;
- Hükmdarın müşavirleri.
Abulkasim Abdullah Kaşanlının eserinde Olcaytu hanın devrindeki idarecilik sisteminden bazı bilgiler vardır. Burada “Sutay Ahtacı Emiri-Biladi-Diyarbekir ki, bi muhafazatı-kenarı-Ferat ve serhaddı-Şam” ifadesi ile Diyarbekir eyaletinin Sutay Ahtacı idaresinde olduğu bildirilir. Çağdaş Güney-Doğu Anadolu bölgesini ihate eden Diyarbakır eyaletinin ve Fırat nehri vadisinden Şam sınırına kadar uzanan batıdakı toprakları gösterir.
1307 yılının haziranında Olcaytu han tarafından yapılan Gilan seferi zamanı Mantu Ahtacı ve Şeyh Behlulun emrindeki kuvvetler lur, gürcü ve horasanlılardan teşkil edilmiştir.
Ünlü İlhanlı tarihcisi Fazlullah Raşideddin “Cami et-Tevarih” eserinde moğollar ve ilhanlılardan konuşarken çok sayıda “ahtacı” askeri ünvanı taşıyan emirlerden bahs eder. Onlardan bazılarının isimleri böyledir: Sutay Ahtacı, Nard Ahtacı, Bukday Ahtacı, Şaday Ahtacı, Kaçar Ahtacı, Tamuday Ahtacı, Gaban Ahtacı, Goniçi Ahtacı, Cebe Ahtacı. Fazlullah Raşideddin ahtacıların hüsusi beratlarla topraklar ve imtiyazlar elde etdikerini yazar. Onların az vakitte varlandıkları kaynaktan anlaşılır.
Emir Timurun ordu teşkilatında da at ve atlılardan mesul olan vezife sahiplerine ahtacı demişler. Sarayda mutfak ve yemeklere nezaret eden, yemeklerde zararlı maddeleri teftiş edenlere bukavul, aşbaz gibi çalışan bavurçu, hükmdar elini yıkarken aftafa tutana aftafaçı, hükmdar payitahttan ayrılanda çadırını kuranlara ferraşlar, teşrifat işini görenlere şigavul, hacip, eşikağası ve hükmdarın şemsiyesini daşıyan şökürcü, atlar ve ahurlardan mesul olan ahtacı, yeherler, gem ve yem torbaları, elece de heyvanlara dair levazimata nezaret eden rikabdar, hakimiyet elametlerinden olan növbetin ifa olunması ve onun için kullanılan aletlerin olduğu tebilhana ve nakarahanaya bakan nakaraçı, av hayvanlarının yetişdirildiği kuşhaneye bakan kuşhane emiri ve kuşbeyinin olduğu bilinmektedir.
İranın Batı Azerbaycan ostanının kendistanları içerisinde aşağıda isimleri verilen ahtacı kendistanlıkları vardır. Batı Azerbaycan ostanı Bukan şehristanı Merkez bahşi Ahtacı kendistanına 27 köy dahildir. Batı Azerbaycan ostanı Bukan şehristanı Simmine bahşi Ahtacı mahalı kendistanının ahalisi 10 bin nufusa, 2000 aileye maliktir. 30 köy dahildir. Batı Azerbaycan ostanı Mahabad şehristanı Merkez bahşi Batı Ahtacı kendistanının ise ahalisi 8 bin kişi, 1450 aileden oluşur. 38 köy dahildir. Hemedan ostanı Bahar şehristanı Merkez bahşi Abrumand kendistanına Ahtacı köyü de dahildir. Evveller çok sayıda ahtacı obasının yaşadığı hemin kendistanlıklarda şimdi kürt ahalinin üstünlüğü vardır. Hal-hazırda türk obaları hemin bölgelerde azalıblar.
Özbekistanın Buhara şehrinin mahellelerinden biri de tarihen Ahtacı mahellesi gibi tanınıb. 1926 yılında araştırmacılar hemin mahellenin sakinlerinin 90 faizinin tacik asıllı olduğunu bildiribler. İlginçtir ki, Ahtacı nesillerinin ismini taşıyan mahellede 20. yüzyılın evvellerinde tedricen tacik sakinler üstünlük teşkil edib.
Azerbaycanda Ahtacı obasının tarihini araştırmağa başlayanda karşıya çıkan belgelerde çok az sayıda melumat vardı. 1850 yıllara ait belgelerde Gegeli obasının adı Ahtacı-Gegeli gibi yazılırdı. 1821 ve 1831 yılının nufus belgelerinde ise Şirvan hanlığı devrinden miras kalmış, 5 hisseye parçalanmış ve 5 yüzbaşılığı olan Ahtacı obası vardı. Şirvan hanlığının ahalisinin sayına göre en büyük obası olan ve Hançoban mahalına dahil olan Ahtacı obasından Ahtacı, Ahtacı-Gegeli, Ahtacı-Yekegurşaglı, Cavanşir, Padar Gülmalı köyleri ayrılmıştır.
Şirvan han ailesine bağlı olan Yolçu beyin evladlarına ait rençber obaları ise indiki Kürdemir ve Sabirabad ilinin köylerinde meskunlaşan ahtacı köyleridir.
Göründüğü gibi, ahtacılarla bağlı tarihi kaynaklarda kifayet kadar malumat vardır. Lakin şimdiyedek sistemleşdirilib, araştırılmadığı için tarihçiler böyle ahtacı obalarının tarihteki öneminden habersiz kalmışlar. Gelecekte yeni araştırmaların genişlendirilmesi planlaşdırılır.