Myanmar’da Rohigya Müslümanlarının yaşadığı Arakan’da çıkan çatışmalarda 400 Müslüman daha hayatını kaybetti. Müslümanların bayramıymış, kutsal günüymüş demeyen ordu ve milliyetçi Budistler, Müslüman halka zulmetmeye devam ediyor.
Bir önceki yazımızda bölgede yaşanan duruma soykırımın yanında bir etnik temizlik terimi de eklemiştik. Myanmar’da 1982 yılında çıkarılan bir yasadan dolayı Arakanlı Müslümanlar vatansız olarak görülüyor. Bu da yapılan etnik temizliğe ayrıca vesile oluyor. Birleşmiş Milletler raporlarına göre 38 bin Arakanlı evini, hayallerini, toprağını… kısacası bir hayatı bırakıp göç etti veya ettirildi. Nehirlerden Bangladeş’e kaçanlar da cabası… Arakan’dan Bangladeş’e göç eden toplam Müslüman sayısı ise 60 bin civarında. Bangladeş sınırında bulunan 20 bin kişinin akıbeti ise belirsiz. Yani onlar için tehlike devam etmekte. Bu sayının ise her geçen gün arttığını düşünürsek, Myanmar- Bangladeş sınırındaki Müslümanların ne denli büyük bir tehlikenin içinde olduğunu görebiliriz.
Gözleri öylesine dönmüş ki, ordu kaçan Müslümanlara roketatarla saldırmaya devam ediyor. Myanmar ordusu 60’tan fazla köyü abluka altına almış durumda ve onlarcası da yakılmış durumda.
Budist milliyetçilerin köylerde kalan Müslümanlara uyguladığı muamele ise içler acısı. Köylerin etrafını dikenli tel ve çitlerle çeviren milliyetçi Budistler, köylere giriş çıkışı engelliyor. Yani köyler açık cezaevlerinden farksız bir konumda. Köylerde yaşayan insanlar da ömürlerini yaşadıkları bölgede geçirmek zorunda oldukları için genellikle başka şehirler ya da yerler göremiyorlar.
Vatansız olarak görüldüklerinden kimlikleri yok. Dolayısıyla da eğitim ve sağlık gibi çok önemli ve en temel insani ihtiyaçlardan da mahrum kalıyorlar. Elektrik, su ve kanalizasyon gibi belediyecilik sisteminin temelini oluşturan hizmetlerden de Budistlerin kasti tavırları nedeniyle yararlanamıyorlar. Temiz suları yok, içme suyu bulmak ise çok zor. Yollar aşırı pis. Pislikten dolayı hastalanan, özellikle yaşlı ve çocuklara sağlık hizmeti verilmiyor. Evleri yıkılan Müslümanlara ise yeni ev yapmaları konusunda müsaade edilmiyor. Bölge halkı, Müslüman devletlerin sessiz kalmasına üzülürken Türkiye’den gelen desteğe şükranlarını sunuyor.
Arakan’da son bir haftada 400 Müslüman hayatını kaybetti. Ayrıca 11’i çocuk 15 kişi de nehir yoluyla Bangladeş’e geçmek isterken boğularak öldü. Boğularak ölüm vakası ise 40’ı geçmiş durumda.
Myanmar hükümeti ise korkunç bilançoyu açıkladı. 2600 ev yakıldı. İnsan Hakları İzleme Örgütü ise Müslüman köylerinin yüzde 99’unun yakıldığına dair ellerinde uydu görüntüleri olduğunu söylüyor. Ayrıca köylerinden kaçan Müslümanlar dağlarda hayata tutunmaya çalışıyor.
Birleşmiş Milletler, her ne kadar samimi olmasa da Myanmar hükümetini uyarma zahmetinde bulundu. Fakat ‘ ülkeniz içindeki bir topluluğa yaptığınız bu korkunç ve insanlık dışı muameleyi derhal durdurun’ demek yerine ‘itidal’ çağrısında bulundu. Türkiye haricinde Katar da Arakan’da yaşanan trajediye tepki gösterdi. Ancak diğer Müslüman devletlerden yine ses yok. Yazık, çok yazık. Tabi ses çıkarmak meziyet değil; önemli olan ses çıkardıktan sonra da harekete geçmek.
Sonuç olarak Arakan’da durum içler acısı. Bir an önce durumun önemi ve vehameti herkese anlatılmalı ve harekete geçilmelidir. Yoksa, Allah muhafaza, Arakan’da Müslüman kalmayacak, bırakmayacaklar.