Vardar ile yapılan UEFA Avrupa Ligi Play off ilk maçındaki etkisiz futbolun aksine Trabzonspor karşısında biraz daha iyi bir Fenerbahçe izledik. Yine de eksikler ve hatalar oldukça fazlaydı. Sezonu erken açmasına ve transferlerin büyük bölümünün hazırlık kampına yetiştirilmesine rağmen hala daha takım oturmamış. Orta alanda yapılan top kayıpları, defansın ve kalecilerin yaptıkları bariz hatalar son resmi maçlarda takıma oldukça pahalıya patladı. Mental olarak da futbolcular geçen senenin etkisinden çıkamamış. Saha içine baktığınızda Valbuena’dan başka uğraş veren oyuncu yok. Van Persie zaten Fenerbahçe’yi kafasında bitirmiş. Bir an önce takımdan gönderilmeli.
Takıma geç kazandırılan Soldado şimdilik uyum sağlıyor. Kendisinden bekleneni şimdilik vermesi zor. Geçen sezonun çok büyük bir bölümünü sakat geçirdi. Trabzonspor karşısındaki fırsatları değerlendirmeye çalıştı ama başarılı olamadı. Van Persie’nin bu formsuz durumu kendi için bir artı. Daha fazla süre alıp eski Soldado’yu bize izletmesi tek temennimiz. Giuliano ise Trabzonspor karşısında oldukça etkili bir maç çıkardı. Bu oyuncunun takıma uyum sağlamasıyla birlikte 10 numaradaki eksiklik fazlasıyla kapanır diye düşünmekteyim. Statü gereği Vardar ile oynanan iki maçta da görev alamayan Brezilyalı bundan sonra Aykut Kocaman’ın değişilmezleri arasında olacaktır.
Büyük bir umutla izlemiştim bu akşamki maçı. İlk 10 dakikadaki Fenerbahçe baskısı ilk yarı bitmeden gol getirir dedim ama olmadı. Bulunan gole kadar da etkili bir oyun sergiledi Fenerbahçe. Alper’in sakatlanıp Aatif’ın oyuna dahil olması da bu durumu değiştirmedi. Yine Topal-Kameni anlaşmazlığından yenen gol işi bitirdi. Özellikle Ozan’ın kötü performansı Fenerbahçe’ye yakışmadı. Hali hazırda bu oyuncunun performansı eleştirilirken Kocaman’ın onu oyunda oynatması çok büyük bir risk oluşturdu ki sonucu da kötü bitti. Gereksiz çektiği şutlar da işin cabası oldu. Maç içinde yine taraftarların yuhalamalarına maruz kaldı. Hele ki Mehmet Topal’ın oyundan alınmasından sonra bu oyuncuya kaptanlık verilmesi en büyük hatalardan biriydi. Eski meski bakmayacaksın kardeşim! Takıma en fazla katkıyı yapan oyuncudur kaptan. O pazubandı Valbuena’dan başka kimse hak etmedi. Maçtan önce Soldado’nun yaşadığı hafif sakatlık tüm planları bozdu. Belki de Fenerbahçe o sakatlık olmasaydı çift forvet ile oynayacaklardı. Ancak bazen hesaplar doğru tutmuyor.
Peki Çare Ne?
Bu yazılacak şeyleri takmayanlar olacaktır elbet. Ancak benim bir önerim var. Gerek takıma gerekse bireysel olarak psikolojik destek verilmeli. Yenilen gollerde hatalar var elbet. Bir de “acaba hata yapar mıyım?” duygusu da eklenince işler daha da karıştı. Şu an Fenerbahçe’nin psikolojik olarak toparlanmabilmesi için Gençlerbirliği maçını kesinlikle kazanması gerekiyor. Aksi takdirde Milli araya daha umutsuz girecekler. Öyle ki Aykut Kocaman’ın geleceği bile sorgulanır.
Transfer konusunda yine söylememiz gereken birkaç şey olacak. Milan’dan Gustavo Gomez’in transferi artık imzaya kaldı gibi. Tamam da sorulması gereken soru şu: “acaba bu adam Kjaer’nın boşluğunu doldurabilecek mi?” Ön liberodan devşirilen Roman Neustadter’in performansı sürekli eleştiriliyor. Eğer takıma katkı sağlayabileceğine inanıyorlarsa yarın getirsinler İstanbul’a. Scout’ların çok dikkat etmesi gerekiyor.
Son zamanlarda bazı yayınlarda forvet transferi gündeme geldi. Niasse veya Sow’un getirilmesi konuşuluyor. Şimdi biz de şunları soralım. Madem bu iki oyuncudan biri alınacak neden Soldado getirildi? Madem Soldado’nun performansı sorgulanıyor niçin transfer edildi?
Kimse işin kolayına kaçmaya kalmasın arkadaş! Fenerbahçe büyük bir kulüptür ve çıkarlarını korumak zorunda. Başkanından malzemecisine kadar herkes işini en iyi şekilde yapmak zorunda. Geçen sezon 24 bir seyirci ortalamasıyla ligi tamamladı Fenerbahçe. Beklenen sonuçlar bir türlü gelmiyor. Herkesin kendine gelip çok acil bir şekilde takımı mental olarak hazırlamak lazım. Yoksa Trabzonspor maçına gelen 44 bin seyirci en kalabalık oynanan maç olacaktır. Sen bu sene takımı toparlayamayıp daha kötüye gidersen bin kişiyi zor görürsün tribünlerde. Son sözüm de budur.