Yetmiyor ki… Nereden cevap alsalar yetmiyor. Bu ne yüzsüzlüktür? Daha birkaç yıl öncesine kadar Türkiye olmadan AB’nin doğru yolda olamayacağını söyleyen bir bakan, Türkiye’yi AB’ye şikayet edebiliyor.
Almanya, nisan ayından beri yediği tokatlara doymamış, belli. Geçtiğimiz hafta Sigmar Gabriel’in yazdığı mektupta Ankara’ya yönelik sert tedbirlerin alınması gerektiğini belirtmiş. Sayın Gabriel sanırım bakanlara ve cumhurbaşkanımıza Almanya’da uygulanan antidemokratik uygulamayı unutmuş. Temcit pilavı gibi defalarca kez söylemeye de lüzum yok. G20 zirvesinden önce üç liderin ölüsü için bir araba verileceğini de unutmuş. Sonra da Ankara’nın agresifleşmesinden dem vurmuş. Unutmadan bir de şirketler paranoyası var.
Unutulmamalıdır ki Almanya yaptıklarına karşılık buluyor. Yıllardır öylesine küçümsediler ve istediklerini de o kadar güzel yaptırdılar ki, şimdi karşılarına dikilen biri olduğu zaman hemen kuyruklarını kısıp AB’ye şikayet ediyorlar. Üstüne üstlük bir de yeni projelerin geliştirilmemesi adına akıl vermeye kalkıyor Sayın Gabriel. Kusura bakma ama kimse sana nasıl davranacaklarını sormayacak.
AB de zaten buna benzer bir cevapla Türkiye ile olan ilişkilere devam edileceğinin mesajını verdi. Kişisel problemleri böyle uluslararası mercilere taşımak mantığın bittiği noktadır.
Peki Sayın Gabriel, hiç düşündün mü acaba Erdoğan’ın siyaseti neden size tezat? Bitmeyen düşmanlığınız, her şeyi ama her şeyi kötüye yorma niyetiniz gözünüzü resmen kör etmiş. “Vur ensesine al ağzından lokmasını” olan Türkiye devri bitti! Siz kabul etseniz de etmesiniz de.
Tabi bir de içimzdeki Almanlar var. Türkiye kiminle problem yaşamışsa hiç nedenine bakmadan hep diğer devletlerin yanında olan, ülkesini Avrupa’ya şikayet etme gafletinde bulunan bir ‘sözde’ anamuhalefet lideri var bu ülkenin. Muhalefet dediğiniz iktidara karşı proje üretir. “O iş öyle olmaz, böyle olur” der. Bir “istemezük” dalgasıdır gidiyor. En son marifetlerini de Almanya’nın yanında olarak gösterdiler. Doğrudur değildir bilemem, çünkü kimseye bir zerre kadar güven vermediler. Kemal Kılıçdaroğlu Alman Focus dergisine verdiği röportajda Alman turistleri uyarıp Türkiye’ye gelmemeleri konusunda uyarmış. CHP’den bir tekzip mesajı gitmiş ama yok. Güven veremediniz bu ülkenin insanına.
Bir de çıkmış 2019’da Erdoğan’ı devireceğinizi bunu da Avrupa’nın desteği olmadan olmayacağını hiç de çekinmeden söyleyebiliyor. Ülkemizin geldiği şu noktaya bakarak tekrar söylüyorum: Elinizden geleni ardına koymayın, biriniz değil topunuz gelin!
İç siyaset konum değil. Hem o bölümdeki arkadaşlarıma saygımdan hem de son bir konuya daha değinmek istediğimden bunu geçiyorum.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’a gelen turistlerin oranı açıklandı. En büyük oran kimde biliyor musunuz? %9,2 ile Alman turistlerde. Yani Alman halkı da sözde siyasetçilerin etkisi altında kalmak yerine, beğendikleri, istedikleri ülkeyi ziyaret etmeyi uygun görüyorlar. Bunun hem Kemal Kılıçdaroğlu’na hem de Sigmar Gabriel’e güzel bir cevap olduğunu düşünüyorum. Herkese hayırlı haftalar dilerim.