Almanya, Büyükada’daki amacı Türkiye’nin geleceğine kastetmek olan toplantıda gözaltına alınıp daha sonra tutuklanan Peter Steudner’in serbest bırakılması için akla hayale gelmeyecek yalan ve düzmecelerle ülkemize saldırmaya devam etmişti. Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ise Türkiye’deki Alman şirketleri hakkında bir soruşturma başlatılabileceğini ve Alman şirketlerin Türkiye’de güvende olmadığını söylemişti.
Sigmar Gabriel, Alman Sosyal Demokrat Partisi’ne mensup bir kişi. SDP’nin ise Almanya tarihinde pek de parlak bir oluşum olmadığını söylemek mümkün. Çünkü I. Dünya Savaşı öncesinde savaşa girmek istemediklerini tüm dünyaya haykırsalar da sadece bir hafta sonra SDP bir savaş partisi haline geldi. SDP’de yaşanan tezatlıklar bununla da sınırlı değil.
2013 yılında Sigmar Gabriel, SDP’nin başkanı olarak Türkiye’ye geldiği zaman, Türkiye’siz bir Avrupa Birliği olmayacağını söylüyordu. 4 yıl sonra ise Türkiye’yi muhalif seslere müsamaha göstermemekle suçladı.
Almanya ekonomisi Avrupa Birliği’nin en büyük ekonomisidir, evet. Fakat Almanya ekonomisi kendi içinde sıkıntılı bir süreç yaşıyor. İtalya, İspanya gibi ülkelerin ekonomisi de şu anda zor durumda. Almanya bu ülkelerin kendilerine bir nevi muhtaç olmalarını dört gözle bekliyor. Yunanistan’ı kendilerine muhtaç bıraktıkları gibi… Avrupa Birliği’nden çıkması gerektiğini, aksi takdirde batacağını yıllar önce söylediğimiz Yunanistan’ın ekonomisi hala sıfır.
Konumuza dönelim. Almanya’nın çılgına döndüğü projeler arasında Transatlantik ve Türk Akımı gibi projeler var. Tabi bir de yeni havalimanı projesi.
Tüm bunları neden saydık? Gabriel, Alman şirketlerini ve küresel yatırımcıları Türkiye’ye karşı kışkırtan açıklamalar yaptı yapmasına ama yatırımcı Orta Avrupa’da aradığını Türkiye’de buluyor. Almanya da öyle! Almanya öyle bir maddi dayatmaya girmiş ki, Orta ve Doğu Avrupa krize doğru giden bir yolda. Hal böyleyken Almanya, Türkiye pazarına bir nevi muhtaç konumdadır.
Özellikle otomotiv sektöründe Alman şirketlerinin Türkiye’de yaygın olduğunu söylemek mümkün. Neredeyse gördüğümüz 4 araçtan biri Alman markası. Bu da Türkiye’nin Almanya için ne denli önemli bir pazar olduğunun ayrı bir göstergesi. Bu nedenle Almanya bizi sakın ola yatırımlardan dolayı tehdit etmeye kalkmasın, zararlı çıkarlar. Hem de çok zararlı çıkarlar.
Tüm bu ekonomik verileri tekrar gözden geçirirsek bu şirketler için Türkiye’nin ne kadar güvenli ve önemli olduğunun sonucuna varırız. Yani Almanya’nın şirketleri hakkında bu kadar büyük bir paranoyaya girmesi yersiz.
Biz böyle konuşurken bir kere bile milletinin yanında olmamaya kendini adamış Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye ile Almanya arasındaki krizde Almanya’nın yanında yer aldığını belirtti. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kemiklerini ne kadar da sızlattınız! Bu mu sizin milliyetçilik anlayışınız? Atatürk ilkeleri içinde milliyetçilik vardır Sayın Kılıçdaroğlu, bir gözden geçirin. Bu mu sizin devletçilik anlayışınız? Sizin devletinizi tehdit eden her türlü örgüte kol kanat geren bir ülkenin yanında nasıl olabilirsiniz? FETÖ ile ağız birliği edip 15 Temmuz için ‘ Kontrollü darbe’ diyen, darbeci hainlerin arkasında duran ve terör devleti israili kınamak yerine “yapılanlar kabul edilemez” diyen bu zat, Pensilvanya’dan gelen ‘darbeyi ulusalcılar yaptı’ sözüne hemen nasıl da dikleniyor, maşallah! Keşke bu duruşunuzu milletin yanında olarak, her daim yaptıkları seçimlere saygı duyarak yapsaydınız. Üzgünüm efendim, yine kaybedeceksiniz.