Bu yazıyı kaleme alırken, tüm Türk Devlet büyüklerini savunma amacıyla yazıyorum.
Başbakan ya da Cumhurbaşkanı pozisyonunda kim olursa olsun fark etmez, aynı savunmayı yine yaparım.
Bir ülke düşünün ki terör örgütlerinin destekçisi olmuş. Başka bir ülkenin başına yıllarca bela olan bir örgüte kol kanat germiş ve bir diğerinin, üstelik diğer bir ülkenin yönetimine göz dikmiş, darbeye kalkışmış bir terör örgütünün finansal ayaklarına hiçbir işlem yapmıyor ve bu örgütün mensuplarını da koruyor.
İçinizden hangi ülke bunu yapmıyor ki diyebilirsiniz. Ama bu kadar aleni olanı da yeni gördü bu ülke.
Çok değil, daha 4 ay öncesi Türk bakanlarının mitingleri engellenmişti Almanya’da. Türkiye’nin güçlenmesini istemeyen Almanya’da ‘Evet’ oylarının oranı kaçtı hatırlıyor musunuz? %63,07 ‘Evet’ çıktı. Yani ellerinden geleni ardına koymayanlar hüsrana uğradı. Hiç düşünmedi onlar, kendilerinin hesapları vardı fakat Allah’ın hesabı onlarınkinden daha büyüktü.
Uzatmayalım daha fazla; esas konumuza dönelim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerika ziyareti sırasında bir grup PKK sempatizanı eylem yapmaya çalışmış ve korumalar da ağızlarının paylarını vermişti. Daha sonra Amerika bu koruma memurları hakkında tutuklama kararı çıkarmıştı.
Recep Tayyip Erdoğan, bu hafta Almanya’da G-20 zirvesine katılacak. Tabi yanında korumaları da olacak. Fakat Almanya’daki bir grup korumaları istemediklerini söylemişler. Bu korku mudur artık nedir, korumaların gözaltına alınıp Amerika’ya gönderileceğini söyleyenler bile olmuş. Ey Almanya Dışişleri Bakanlık Sözcüsü olan zat! Haddini bil! Sen kimsin ki bir ülkenin Cumhurbaşkanı’na yalnız gel diyebiliyorsun? El ele tutuşmuşsunuz PKK ile, FETÖ ile, DHKP-C ile bir de onların Almanya’daki siyasi destekçileri Yeşiller ile, Sol Parti ile. Ama göreceksiniz ki 16 Nisan Referandumu sonrasındaki gibi eliniz boş kalacak.
Hatta çıktınız bir de dediniz ki ‘Erdoğan, Almanya’da Türklere seslenmesin’. Sizin demokrasi anlayışınız bu mu? Bu ne seviyesizliktir? Bir delikanlı da çıktı ve ‘Erdoğan’ın gelmesinden dolayı şiddetli karın ağrısı çekiyoruz.’ Merak etme kardeşim, biz sana maden suyu göndeririz. Bastırır karın ağrını. Ya da siz belki bilmezsiniz, nane-limon tarifi falan verir göndeririz. İşte korkunun asıl itirafı da burada gizli.
Bu kadar çatlak ses varken güzel sesler de çıkıyor. Ünlü Alman Hukukçu Hans- Peter Schneider’in sözlerini alıntılayarak ve noktasına virgülüne dokunmadan sizlerle paylaşıyorum: “Erdoğan’ın konsolosluğun balkonundan Türklere hitap etmesini kimse yasaklayamaz. Onu dinlemeye gidenlerin toplandıkları sonucuna varıldığı takdirde toplanma yasağı uygulanabilir. Bunun için de toplantının şiddet olaylarına dönüşme tehlikesi bulunduğunun kesinleşmesi şarttır. Ama mutlaka şiddet olayları çıkacağı noktasından hareket edilemez. Bu bakımdan Almanya Dışişleri Bakanı Gabriel’in Anayasa Mahkemesi kararına atıfta bulunması gerçek durumla tam örtüşmüyor.”
İşte budur. Ama siz yine de elinizden geleni ardına koymayın. O eski Türkiye yok artık. Türkiye büyüyecek, güçlenecek. 3. Havalimanının açılış törenine de Merkel çıkar gelir belki, ne dersiniz? Hoş olmaz mı? Muhabbet ile.