Baharın gelişi…
Şenliklerin neşvesi…
Hz. Ali (k.v.) Efendimizin dünya âlemine teşrifi…
Tasavvufî anlayışın doğuşu…
Muhabbetullah’ın kıymet buluşu…
21 Mart Nevruz Bayramı
Baharın gelişinin muazzam bir canlılıkla hayatiyet bulduğu bayram…
Çeşitli geleneklerin usüllerinin bir araya gelmesiyle oluşan ancak tüm varlığını, o muhteşem güzelliğini Hz. Ali Efendimizin doğumundan alan; yeşilin cânlanışıyla ihyâ olan bir bayram. Durmadan devrân eden yeşil güzelliğin zahir göze misaller ile aktarımı…
Rengarenk açan çiçekler, dallarıyla yeşillenen ağaçlar, uçuşan kuşlar, capcanlı bir bahar…
Pür neşve, safî güzellik…
Muhabbet ile dolu bir gün…
Çünkü o gün yaratıldı dünya,
O gün zuhura geldi Âdem,
O gün çıkarıldı kuyudan Yusuf,
O gün vurdu karaya Nuh’un gemisi
Ve,
O gündü yeniden doğuş, yaratılış…
Kalplerin dirilişi, aşkın vücut buluşuydu Nevruz.
İslâmiyet’in kabulüyle gönüllerin coşkusu idi Nevruz.
Çilelerin ardından gelen bir lütuf adeta…
Çileleri nimet bilen ve çilelerin sebeplerine sarılarak aşka yönelen kullarına vuslat…
Türklüğün tasavvufî mânâda İslâmiyet ile bütünleştiği nokta…
Azim ve gayretullah ile gençliğin dinamizmine vurgu yapan ve bu vurguyu Hz. Ali gibi her hâliyle ER olan bir gönlün muhabbetiyle sunan bir bayram…
Genç neslin durmadan hizmete düçar bir yürekle yürümesini akıllara aşılayan bayram…
Bir tesadüf olmamalı bunca hadise…
Öylesine gelişi güzel bir olaylar silsilesi olarak anılmamalı…
İdrak ile, gönül ile, irfan ile bütünleşen bir anlayışla tefekkür edilmeli.
Sadece kutlamak yetmez!
Mânâsına vakıf olmalı…
Kutlayışın şenliğinde Âli ile Bir olunmalı…
Anış ile muhabbet her katreye salınmalı…
Allah Allah nidâsıyla cümle mevcuttan aşk’ullah kokusu duyulmalı…
Sinem Dilara Çimdiker