Bir gün Kuşadalı Hazretlerinin sohbeti esnasında dergahta yangın çıkar. Hazret aldırış etmez. Birkaç defa daha gelirler dergah yanıyor efendim derler. Pek aldırış etmez. Odaya duman dolunca dinleyenleri dönüp “artık kalkalım” der. Dergah yanar kül olurken “şükür merasimden kurtulduk” buyurur.
İbrahim Kuşadavi Halveti hazretlerini fikrini yanlış anlayanlara atfen, hazret buyuruyor ki;
“Bir bilmezlik içerisindeyiz. Bilmezliği öğrenmeye çalışırken daha da karıştırmaktayız, hâlimiz bizim kadere rızadır, katiyyen karşı çıkmak istemeyiz. Tekke bizim âlemdeki zahir kutsalımızdır, rıza gösterişimiz hâlimizdendir. Tekkede muhabbet bir aşktır, muhabbet ve aşk şekle gelmemektedir. Aşkın şekli var mıdır? Aşkın mekanı var mıdır, hiç aşk şekle gelir mi, aşk elle tutulur mu? Aşk baş gözü ile görülür mü? Aşk, hissediştir, duyuştur. Yangın aşkı mı bitirmiştir, yangın aşkı bitirebilir mi? Tekke vardır, güzeldir, Hayy’dır. Tekke şart değildir, değişimiz tekke olmasın deyişimiz değildir. Bunu çok derin düşünmek gerekmektedir, sözlerin anlaşılmaması dostun eksiği değildir. Devre ihtiyacını vererek zamanı ihya edilmelidir. Devrin ihtiyaçlarını gözetmezsek hizmetin de manası kalmayacaktır. O’nu anan aşıklar mekânda mıdır? Bir bina şart mıdır? Marifet bunu biliş ile hissediş ve dile döküştür. Bir marifet daha vardır. Bu deyişimizi yenilenen zaman ile anlayabilmektir. Mekân ve insan bir edebe tabî olmak ister. Öyle olunca bir edebî nizam gelir ve ihlas hasıl olur. Halis amel hasıl olunca salâ hâli başlar ki kişi uyanışa gelir, gönle nûr düşer ki o vakit bina, mekân kalkar aradan, sadece aşkın kalır var’lık yaradan…”
Bütün varlık alemi O’nun delilleridir. O, inkarı mümkün olmayan Hakk’tır. O, kabulüne ihtiyacı olmayan, onay ve tasdiğine lüzum olmayan, varlığı kendinden olan Ganny’dir. O, alemlerini alemlerin içine sırlayan bekası kaimdir. İsnat ettiğiniz O’nun manalarını tefekkür etmek gerekir. Siz felaha erenlerin en güzeli olmalısınız. O’na dayandırılan düşünceleriniz haktır. Allah tek güç sahibidir, sıkıntılarımızı giderecek olan O’nun aklının yüceliğidir. Siz bilmezsiniz, biz kullar bilmeyiz, bilmediğimizi konuşuyoruz. Veli edindiğiniz putlarınızı kırın ve aşk ile görün. Çünkü Aşk gönül gözünü açar ve içten gösterir. Allah bilir, Allah görür, Allah işitir. Başınıza bir sıkıntı geldiğinde tevekkül edin, sabr edin ve imtihanların içinden alnınız secdeye dokunarak çıkın. Çünkü O, tek’tir, bütün ihtiyaçlarınızı O karşılar. O, seni katlarından katlarına koyar.
Alemlerin Rabbi Habir olan Allah her düşüncenizi bilir. O Allah ki, dünyamızın yaratıcısıdır, her şeyden haberi olmaz mı? Meyve verecek ağacın kökleri yere hakim olan Allah tarafından ekildi. O, sulamasını da bilir. Has ve tek olan kıymetinizi besleyin ve hadiseler hakkında tefekkür edin. Görünmeyen manaların gizemini çözün. Sırrın sendeki hakikatine talip olun ve Allah içinizden birilerini seçer. O, düzenin tek sahibidir. O, azameti geniş, büyüklüğü sonsuz olandır. Allah çok şefkatli ve merhamet besleyen, kolaylık gösteren ve her zorluğun ardından bir rahmet yağdıran Rauf’tur. Allah, imtihan eder ve Allah sabredenleri çok sever. Allah, nimetlerin tek sahibidir, nimeti bol Allah’ım meyvelerini bağışlar.
Tekke, samimiyetle O’na yönelenlerin manevi hanesidir. Yöneliş yoksa biat bir şey değildir. Tekkede çile vardır, çile biterse aşk biter. Dervişe çile gerek, çileye aşk. Gaflet, hakiki aşksızlık oluşturur, çile gafleti giderir.
Herkesle eşittir kıymetin…
Tekkede şeyh efendiden tutun da bütün sülalesi ile o manevi evlatlarının kıymetleri herkesle eşittirler. Mürşid varlığının hakikatinde kibir benlik gurur ayrıştırma kişileri putlaştırma olmaz, olmayacaktır, kibir yüklü ifadeler olmamalıdır. Esasında tarikte tekkelerin varlığı ilm-i hak’ikat’le hoş, o hoşluğu sunan muhabbettir. Derler ki, muhabbet nasıl olur? Sen yaklaşmazsan nasıl olur? Yaklaş ki gönlün konuşsun. Bir yolculuğun adıdır Aşk… Hak’ikat var’lıktan, var’lık aşk’tan, aşk ise yanmaktan… Ya yanmak? İşte o da gönülden… Aşk ve nizam, bir dergah topluluğunun içinde oluşan tek’liğin simgesidir. Bu simgeye ulaşmayan andaki hak’ikat’ten ıraktır. O Hakk ki tenden (vücud) gönlüne ikat (nakş) eder. Aşk meydanı bir’lik ister ikilik bir sahte an! Var sen yürü bir’e doğru, yârin olsun Yaradan…
İlim O’nun hakikatinden her an akmakta… İnsan nefesi var oldukça ilm-i hak’ikat var olacaktır. Kesintiyi insanlar oluşturur, yanlış yönelme O’ndan uzaklaştırır, O hak’ikat’ini çeker, tasarruf O’nundur, verir-vermez, istediğine verir, istediğinden alır, istediği kadar verir. Post gönüldedir: “O postu gönlüne serdiğimiz O’nun dostu hakikati hâl eyledi de o bunu bir marifet bilmedi. Marifeti O ayan eyledi.”
Tekke vesiledir. Asıl olan içindeki, vesilelere sarılalım içimize yönelelim, inşaAllah!
Sebepleri yaradan Allah, sevgiyi de içine koymuş. Büyütmek senin eserin… İşte dergah o eseri büyütecek olan manevi mekandır. Sen ki dostunun aşkına şahitsin Rabbim! Aşkına başka şahid nasıl isteriz?
Aşka yolculuk edebilme niyazı ile vakti şerifleriniz hayr olsun ki Hayr Sen’dendir.HŞY