Yaşamda karşılaştığımız zorlukları ve sıkıntıları olumsuzluk mu zannederiz? Aslında sevdiğimizi söyleriz veya sevginin önemine vurgu yaparız. Adeta bu olaylar da der ki ‘savunduğun sözün arkasında dur o zaman, yani bana bunu ispatla’. İşte bu açıdan bakınca o negatif durumların, bizim düşmanımız değil de yardımcımız olduğunu görürüz. Yani verdikleri bir mesaj var; sevgini korumaya çalış, bize sevginle diren. Biz senin hem sevgini hâl edinmeni hem de bunun için var olan gücünü kullanarak hem kendindeki varlığını açığa çıkarmanı hem de bizdeki varlığı fark etmeni istiyoruz.
Fakat çoğu kez insanlar bu talebin karşılığını vermezler, gördüklerine aldanırlar da görünenin gerçek olduğuna hükmeder ardındaki hakikati bilmekten mahrum olurlar.
Psikiyatr Carl Gustav Jung der ki: ‘Düşünmek çok zordur, bu yüzden çoğu insan yargılamayı seçer’.
Demek ki her çıkışımızda, ters tavır ve sözlerimizde, öfkemizde “düşünmeyi” reddediyoruz. Bu da gösterir ki; önemli olan, o kişinin kötü eylemi değildir o kişinin davranışı bize düşündürüyor mu. Hatta bu da gösteriyor ki düşündürmeyen hiçbir şey yok ise düşünmeyen vardır sadece. Ama düşünmeyerek sen de yokum demiş oluyorsun. Bu yüzden varlık zuhur etmiyor. O halde yaşamında başından geçen her türlü olay ve durum, varlığı açığa çıkarmana bir teşviktir.
Ne muazzam, bizden istenen yargılamak değil çünkü bu bizim işimiz değil. Bu hakikat; hüküm sahibi olan Allah’ı hatırlatır. İşte bu, dilsiz zikirdir. O’nu hatırlamak, hâl zikridir yani hayatına nüfuz etmesidir.
Estağfurullah el Azim için kirlenmek gerekmiyor, bu zikri kuvvetle (istikrar) çektiğimizde kirlenmenin önünü almış oluruz. Hoşlanmadığın bir şey veya kimseyi sevmen, senden nefreti gidermiş olur. Emri bil maruf, nehyi anil münker prensibi gerçekleşir. İstiğfar, daha kötülüğü işlemeden sakındırır çünkü iyiliği emreder. Günah işledikten sonra çekilen istiğfar kaçınılmaz olarak farazidir, fakat daha güzeli öncesinden çekilen istiğfar ile günah işleme ihtimalini en aşağıya düşürerek oluşumuna karşı kalkan almaktır. La havle, hoşlanmadığın şeye sabır göstermendir. Aynı zamanda la havle, hem istiğfarını güçlendirir hem de istiğfar ile olan temiz kalışını la havle ile sürdürmüş olursun. Böylece bu zikir, bir devam mahiyeti taşır. Hakikaten her koşulda sevdiğini gösterdiğin an Allahumme salli zikrinin gereğini yapmış olursun. Ve varlığın her tezahür edişinde la ilahe illAllah demeyi başarabilmişizdir. Çünkü sen nefsine yenik düşüp de ben demedin, gördüğüm duyduğum Sensin, Sendendendir Ya Rabb diyerek tevhidi ilke edinmişsindir.