Düşüncenin merkezi rab’ıta’dır..
Gönlün merkezi mihrap’tır..
Ruhun merkezi Allah’tır..
Düşünce merkezi oluşmadan yani rab’ıta eylediğimiz nokta sabitlenmeden nokta içinde genişlik kazanmaz.
Rabıtayı oluşturmak insan varlığı için olağanüstü kolay bir durumdur. Şöyle ki; Gün içinde dikkat ederseniz, kendimize bir çok rabıta ediniriz. Güncel yaşamın getirisi ve önceliği içinde bu rabıta sürekli ve değişkendir. Değişken olmasının sebebi asl’olan’a bağlanamadığının işaretidir.
Allah’ın var’lığının dışında oluşan tüm rabıtalar ya işi bitince ya da başka bir öncelik belirlenince çekilip gider, esasen o gitmez bizler yerine başka bir şey iliştitiriz yani en başa tuttururuz.
Sabah uyanıp işe gidene kadar bir rabıta, işe gidip işin akışına rabıta, işe rabıta kurulunca aile yaşantımızda bir aciliyet durumunda da ise, iş içinde işi bırakıp neyse o acil durum onu rabıta eyleriz.
Çokça yaşamışızdır, ya da mutlaka birilerini gözlemlemişizdir işe gelip çalışıyor ama aklı fikri işte değil, misal ailevi sorunları var onları rabıtaya aldığından işte başarı ve performans gücü düşmektedir.
Bunun gibi bir çok dış etken biz farkında bile olmadan gelip rabıtıya yerleşir, farkında olmadığımız kısım rabıtanın yani kontağın bu denli kolay kuruluyor olmasıdır. Neredeyse kendiliksiz yapılmaktadır ki bunun nedeni insanın rabıtasız yaşayamaz oluşundandır.
Mürşid varlığının önemi ve ehemmiyeti bu şekilde düşünülürse rabıtaya neden hayati önem yüklediği bizlerin varlık sebebidir. Düşüncede oluşan Rabb Mürşid varlığına rab’ıta her koşulda en başta ilişik ve en başa tutturulu olması gereklidir. Çünkü önceliği Hakk ol’anın diğerlerini bertaraf etmesi ancak bu rab’ıta ile mümkündür.
Yeri doldurulamayacak yerine hiç bir şey konamayacak tek rab’ıta Mürşid’e kurulan rab’ıta’dır. Düşünceyi sağ’lama aldık diğer her şey gelen geçen formunda olacaktır. Çünkü artık diğerlerini karşılayan diğerleri değil Rabb var’lığıdır. Mürşid’in olduğu yere bir tek masiva tozu dahi nufuz edemez. Bu hâl O’nun koruyucu varlığının hakikatidir.
Düşünce Rabb kanalı ile temiz tutuldukça o temizlik kalbe intikal edecek ve gönül merkezi oluşmaya başlayacaktır. Bu oluşumu sarsacak tek yer en başta temeli rabıtaya merkeze oturttuğumuz düşüncemiz olacaktır.
Düşüncenin rabıtası akıntının gittiği yolu (içsel tariki) temizleyen tek saflıktır. Gönüldeki her sarsıntı düşünceden gelir ki bunu asla unutmamak şarttır.
Gönül varlığının merkezini oluşturmak yine gönülde kimlere yer verildiği ile orantılıdır. Düşünce merkezindeki Mürşid’i bu sefer gönülde rabt’a alınmalıdır. Burası sevgi ve ruh-i Aşk tohumlarının filizlenecegi merkezdir.
Mürşid’i koşulsuz sevmek, Mürşid’in sevdiklerini sevmek, Mürşid’i sevmeyenleride sevmek olarak rabıta oluşturulur. Mürşid’i sevmek en başta ve en kolayıdır.
Mürşid’in sevdiklerini sevmek kısmı düşünceyi sınav kısmıdır, yani düşüncemizdeki rab’ıta sağlam mı oraya gönderme yapar. Düşünce sağlam ise hiç vakit kaybetmeden rabıta onay verir ve Mürşid’in sevdiği hemen bağra basılıp sevilir, yok eğer değil ise yönelen kişi zigzag dediğimiz gitgeller yaşar.
Gönüldeki Mürşid varlığı bu ikinci soruyu geçmeyene üçüncü soruyu sormaz, ikincinin cevabı geçer notu alana kadar aynı soruyu değiştirerek sorar.
Yönelen kişinin burada uyanık olması çok önemlidir, çünkü bir soruya muhataptır.
Mürşid’in sevdiği ne varsa değişebilir lakin bizde tek cevap “evet Mürşid’imin sevdiğini seviyorum” olmalıdır.
Bu cevap sözel değil yazılı olmalıdır yani bir nevi o sevgiyi gönlümüze yazmalıyızdır.
Mürşid’imizi sevdik, sevdiklerini de sevdik, şimdi sevmediklerini nasıl seveceğiz. Mürşid yönelen can’a buraya kadar eşlik ettiğinde zaten bir çok içsel kazanım elde edecektir. Bu süreç yazıldığı okunduğu gibi kısa değildir, kimine yıllar kimine ömür biçilir.
Sevmediklerine gelene kadar yönelen zaten yönlendirenin Kendi’ndeki Rabb’i olduğunu idrak etmiştir, yani belirli bir kemâlata erişmiş zaten her zerrenin aşığı olmuştur, yani son soru yoktur, ilkide soru değildir. Aslında son sorunun cevabı ikinci soruda başarılı olabilenlerin mükafatıdır ki Kendin’den kazandırır..