Nedir bu mükafat? Gözyaşı…
Bizi aldatan ve yüz üstü bırakan nefsimizi yakacak bir Mürşid lazımdır ama bundan evvel yanmayı talep edecek bir talip lazımdır..
Bu talep, Mürşid ateşine atılmaktır, ateşe atladığımız andan itibaren yandığımızı düşünürüz fakat yanılırız.
Bunun iki sebebi vardır; ancak Mürşid “ben yandım” diyebilir yani mürid yanmaya başladığı an artık kendinden bahsedebilir mi? Çünkü mürid yanmayı istediyse o zaman kendi kendine yanmaktan acizdir, mahrumdur ancak Mürşid ateşi tutuşturursa mürid yanmaya başlayacaktır. Ve nefsin sönmesi için ateşin yakmadığı bir zerre dahi kalmamalı, ateş her yeri öyle bir kaplasın ki ateşten kurtulmak imkansız hale gelsin ve böylece tam yanmış olsun..
Mürşid ateşinin neden dumanı tütmez diye sorarlar, çünkü sönmez. Sönmeyen ateş, aşk ile harlanmaktadır. Ateşin zıddı sudur. İkisi de zaruridir ama evvela ateş..
Mürşid’in alevli ateşinin sır perdesini aralamaya çalışalım; Beşer, tâ ki Mürşidini bulana dek hep nefsiyle yaşamamış mıdır? Peki nefis lüks ve konfor düşkünü değil midir? Biraz rahatı bozulsa kıyametleri kopartır. Hâliyle bir eli yağda bir eli balda geçinip durmuş, zorluk, meşakkat nedir bilmemiş, hiç tatmamış. Yani işin zevk kısmına aşina, çünkü doyumsuzca yaşamış ama işin güç tarafına yabancı, çünkü yaşamamış..
Bu durumda biz Mürşid’den nefsimizi daha da kabartmasını mı isteriz yoksa dizginlemeyi mi öğreniriz? Mürşid ocağında istenilen de budur zaten yani rahat bize batmalı. Bunun yolu da ateşlerin içinden geçmekle olur. Esasında Mürşid’in yakması bizi nefse karşı dayanıklı hale getirmek içindir. Maksat yenik düşecek zayıflıkta olmayıp iradeyi güçlendirmektir..
Ateşin bir diğer manası; nefsin ruha çektirdiği eziyete karşılık nefsin cehennem azabı çekmesi. Bu şekilde ruh beraatiyle cenneti yaşarken nefis, o zor bulup da yapmaktan caydığı emir ve nehiylerin açığını cehennemi yaşarken tamamlar..
Ateşin başka bir anlamı da; çirkinliklerimizin, günahlarımızın ve aldığımız veballerin yanarak bitip küle dönmesidir. Bu yüzden yanmanın mahiyetini idrak eden için ateşin içinde hayat vardır. Mürşid’in yakma ve müridin de yanma merhalesi bittikten sonra sıra suya gelir yani ferahlamaya. Öncelike zorluk ve meşakkatlere göğüs germeyi öğrendik, nefis mücadelesini başarıyla tamamlayan mürid’in Mürşid tarafından galibiyeti ilan edilir ve mükafatlandırılır..
Nedir bu mükafat? Gözyaşı…
Açalım biraz; Artık bundan sonra bağışlanan yeni hayatımızda karşılaşacağımız hiçbir çile, sıkıntı olmayacak, öfkeyi yuttuk, patlamaya hazır bomba değiliz, zalimdik, zulmümüzün bittiği yerde merhamet başladı, bir cana kıyamayız, acırız, üzülürüz ama üzmeyiz, kötülükten beriyiz, elimiz Halim oldu, vurmayız. Daim gözyaşımızla sulanırız, toprağımızı kuru bırakmayız. Bakın saydıklarımız bu toprağın mahsulleridir. Biz verir, dağıtırız, ikramımızdır, çekinmeyin alınız lütfen..
Son olarak ateş ve su üzerine bir ayet: ‘’Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır’’94/5-6