Aşk Adem’in Kemâlatındandır..
Gönül muhabbeti O’nunla olunca bitmez, O’ sonsuzdur, yeter ki mekanımız gönül olsun.
Ölümü anmak düşünmek dirilişi hatırlatır umulur ki yöneliş sağ’lar. Bedensel ölüm kolaydır, acı olan O’nu bulan için aramayı kaybetmektir, işte bu en acı ölümdür. İlahi Aşk sadece ölümü göze aldırır, orada nefs yoktur teslimiyet vardır, dünyayı öldürmek kendinden vazgeçip kendini O’nda unutmak hak’ikat’ten Aşk’tır…
Hiçbir beşer sevgide nefsani sevgide bu yaşanmamıştır, Mecnun’un aşkı bile ilahi aşka dönüşmüştür, Leyla’sından geçmiştir yani dünyadan. Her sevgi O’nun aşkına dönüşmesi için vesiledir, bedenden geçip Aşk ile ukbaya yüceliştir.
Aşk deyince, akla düşünceye bir tek O’ gelmeli, dile sevgisi muhabbet ile düşmeli. Maneviyat yolunda yani tarikte gelişim Aşk ile olur, aşkın ateşi gönüle düşmedikçe oradan O’nun dumanı tütmez. Dumanı muhabbetidir, aşık olmayan bilmez, ilahi Aşk’ı tatmayan O’nun muhabbetinde birleşmez, yönelişte zorluğun bir nedeni de budur ki, Aşk olmadan yöneliş, Aşka teslim olmadan gelişim değişim vuku bulmaz.
Zahirde gördüğün dost var’lığını dışarıda sanma, al dostu düşüncene bağ’la Aşk’la, zikr ile rabıta kur can’da, ak damla damla gönlündeki Mürşid var’lığına, O’nun yolu Aşk yolu aşılır hatırla, Aşk üzere yarattı Sen’i O’ an’da bil ken’din’i sonsuz olan Aşk’la…
İlahi Aşkın sır hali kendinde yaşıyor olup ancak bir yaşayan tarafından anlaşılmasıdır, kaçımız o aşıkların sözüne dalabiliyor kendini buluyor. “Deli mecnun” demeden anlaşılabiliyor mu? Aşıkların halini akıl ile düşünmeyeceksin. Kaybetme korkusu sarıp tekrar zikre tefekküre dalınıyor, sonra çekişi daha kuvvetli oluyor. Allah, aşkına düşen aşığını ateşinde fazla tutmuyor, bir serinlik ile kendinden uzaklaştırıyormuş gibi hissetsende sağ’lam bir duruş sergilersek seni var’lığına daha güçlü daha can’lı yakin eyliyor. Var’lıkta var’lığın ile yok olacaksın, okyanus içinde damla olacaksın, ki okyanusu seyre dalasın, damla olmaktan vazgeçip okyanus olmak istemeyeceksin, okyanus kendini bilmek için seni damla üzre yarattı. Okyanus ile tam bütünleşirken damla olduğunu bileceksin, bu hal O’nu bilmekliğin halidir.
Allah’ın sevgisi bir ölçüdedir, haşa nefse sahip olmadığı için beşer sevgisi ile ölçülemez. O’ sevdiğinin her isteğini yerine getirmez, çünkü sen sana neyin iyi gelip gelmeyeceğini bilemezsin. Ebeveynlerin sevgiside O’nun sevgisine benzemeli, nefs ile değil bir ölçü ile belirlenmeli. O’nu ararken yaşadıklarındır Aşk’ı oluşturan, tıpkı beşer sevgiliye ulaşmaya çalışırken bağlılığın artması gibi, tek farkı O’ her an’da bir yenilik ile Sen’i kendine çeker. Marifetin tek sahibi olan Allah, heryerde Cemâl’ini izletirken senin rabıtandan ayrılmaz. O’ haşa yaşlanmaz O’ uyumaz O’ seni bir an dahi yalnız bırakmaz, O’ seni sonsuz sevgisi ile daim muhafaza eder, seni tek koruyan O’dur, böyle bir Aşk’tan vazgeçmek mümkün mü, beni benden çok seven. İbrahim’in örneği tanrılar edinen toplum için geçerli olabilir, ay güneş değil de yerine her şeyleri koyup tanrılaştırıp tapılmamalı. O’ndan başka neye bağlı isen bu da tapmaktır.
Tarik dışarıdan içeriye doğrudur, çünkü içerden taştın bilmek bilinmek için geldiğin yere içeriye rücu eyleyeceksin, sana aşkı dışarısı hatırlatır, eyvAllah, amma dışarıda kalmamalısın. Hakiki aşkı içeride aramalısın dışarıdaki dostun verdiği yönü hatırla, her şey sende ve her şey ken’din’de. Dost dediğin Sen’de, görüldüyse eğer dost şu acizde, bil ki yansıyan Sen’dendir gördüğün Sen’dir görünende…
Aşk Adem’in kemâlatındandır..
Var’lık Aşk’tır her şey aşktan var’ol’muştur, öyleyse yolu Aşk ile yürümek gerek çünkü O’ Aşktır.
O’nun var’lığı kâmil ins’an’dadır. Aşk da O’ndadır, dolayısı ile aşk insan var’lığındandır, insandaki var’lığa aşk için yönelmek farzdır. Allah var’lığını Aşk ile yarattı, varlığına duyduğu aşkı sonsuz seyr ile insana bıraktı, taşıyıcısı İ’nsan’dır.HŞY
Hasan Şükrü Yayıntaş