İnsan varolduğundan dünyada fitne ve fesat her zaman var olmuş ve var olacaktır. İnsanlar arasında bunu körükleyen ve yayan fitne ve fesatçılar da eksik olmayacak. Onlar bunu kendilerine vazife bilmişler, zaman ve mekânı belirleyerek zehirli oklarını insana ve topluma yöneltmeyi becermişler. Öldürmekten daha ağır bir vebal olmasına rağmen fitne ve fesat yayarak kaos, kargaşa, sosyal sarsıntılara, bütün değerlerin altüst olmasına, kıymetlerin ateşe verilmesine sebebiyet verilmiştir.
Hiç şüphesiz ki fitnenin olduğu yerde huzur aranmaz, istikrar olmaz. Fitne kişileri olduğu gibi aile ve toplumu da perişan eder.
Fitne ve fesat denildiğinde, ihtilaf ve kargaşa, kavga, çekişme, birbirine düşme, baskı, bozgunculuk, kışkırtma, zulüm gibi durumların toplumda yaygın hale gelmesidir. Öldürmekten daha şiddetli bir suç haline gelen fitne, birlik ve beraberliği, can ve mal güvenliğini, barış ve huzuru yok eder. Yangın gibi her yere sıçrayarak toplumu çökertir.
Fitne bir ateştir ki herkesi yakar !
Fitne bir ateştir ki hem o ateşi salanı yakar hem de ateşine değdiğini !
Fitne gönlü öldürür !
Ama fitne ve fesatçılar durmuyor !
Gizli ve üstü kapalı söylem ve eylemlerle insanlar arası kargaşa çıkarmak, insanları birbirine düşürmek için çeşitli girişimlerde bulunurlar. İkiyüzlükleriyle fırsatçı ve menfaatçılıklarını daima ön planda tutarlar. Çeşitli hile ve oyunlarla insanları kullanarak amaçlarına ulaşmaya çalışırlar. Düzmece uydurmalarla başkalarını inandırmaya ve ikna etmeye gayret ederler.
Fitne ve fesatçılar çoğu kez kötü eylemlerini güzel işler sergileyecek sözlerle süslemeye baş vururlar. “ Halka hizmet”, “ Toplum yararına”, “ Gerçeği anlatmak”, “ Doğruları ortaya çıkarmak”, “ Hilecilerin maskesini düşürmek” gibi insanların hoşuna gidecek sözlerle fitne ve fesatlarını inandırmak isterler. “Biz insanların iyiliği için bunu yapıyoruz” diyerek kendilerini savunuyorlar.
Çoğu kez insanlar arasında fitne ve fesat kuvvetle esiyor ve çok büyük zararlar veriyor. Her dönemde fitne ve fesatçılar boş durmuyor. Her zaman bir sebepler üreterek emellerine ulaşırlar.
Fitne ve fesatın sebebi de hedefi de insan !
Fitne ve fesatçılar söyleyecekleri söz ve yapacakları eylemler için pusuda bekliyorlar. Sevmedikleri veya kendi fikirlerine karşı olan kişilerin hata ve yanlışlarını fırsat bilerek onlara karşı saldırıya geçerler. Onlar hakkında aşayalayıcı, onur kırıcı çeşitli sözler söyleyerek, insanlara karşı saygınlıklarını düşürmeye çalışırlar. Vay sen misin öyle konuşan, vay sen misin benim sevdiğimi sevmeyen, benim beğendiğimi beğenmeyen, benim haklı gördüğümü haksız gören, benim hoşuma gittiklerime karşı giden deyip çeşitli sözlerle aşağılamayı marifet sanarak fitne ve fesat vererek kendilerini üstün ve haklı göstermeye çalışıyor bu insanlar.
İnsan başkasının beğendiğini beğenmek mecburiyetinde değildir ki… Karşı olabilir, hoş görmeyebilir, eleştirebilir, ama başkasının görüşlerine saygılı olmalıdır.
İlla senin dediğin mi doğrudur ?
Senin sevdiğini herkes sevmek mecburiyetinde midir ?
Senin beğendiğini herkes beğenmeli midir ?
Yalınız senin bildiklerin mi gerçektir ?
Başkasının bildikleri yanlış mıdır ?
Ey kendini beğenmiş, insanların en akıllısı sen misin ?
Kendine gel !
Her zaman ve her dönemde yaptıklarını bir hatırla, gözden geçir. Başkalarında hep yanlış ararken kendi hatalarını bir hatırla. Sen unutmuşsan , unutmayanlar var olduğunu bari unutma. Fitneyi ve fesadı bırak ve sus !
Bir gün olur yaptığın fesat ve fitneler kendi başına döner !
Fitne ve fesatçılar boş durmuyor !
İnsan fitneye alet olmamalı, aldanmamalı… Sağduyulu olmalı…
Fitne ve fesat zulümdür, kargaşa kan ve gözyaşıdır !
Fitne ve fesat peşinde koşanları, kendi kurdukları tuzaklarıyla baş başa bırakmalı…
Karıştırıcı, arabozucu, iyi görünüp herkesin arkasından iş çeviren, fesat düşünceye sahip olanlardan uzak durulmalı…
Hz. Ali şöyle buyurmuştur : “ İkiyüzlünün dilinde tat, kalbinde ise fesat gizlidir “.
Gaye ve maksatları insanların onurlarını, şeref ve haysiyetlerini zedeleyerek toplumun gözünden düşürmektir.
Fitne fesat düşünenlerin vay haline !
Onlar insanın zayıf taraflarını kullanarak, kin, nifak ve ayrışmaya sebep olmaktadırlar. Her bir olayda devamlı bahane üreterek, acımasızca eleştirmeyi vazife edinmiştirler.
Bir olayı veya söylenen bir sözü cımbızla yolarak çeşitli manalarla süsleyip püsleyerek insanlar arasında fitne ve fesat çıkarıyorlar. Aslında gerçeği ortaya çıkarmak adı altında bölücülük yapıyorlar.
Ne yazık ki söz taşıyan kimseler de bu işleriyle insanlar arasında fitne çıkarmakta, kinler, düşmanlıklar, sevgisizlikler, hatta nice kavgalara, ayrılıklara vesile olmaktadırlar.
Fitne ve fesatçılar, halkın arasın¬daki sevgiyi sarsan ve cemiyette tedavisi imkânsız yaralar açıp kardeşi kardeşe hasım hâline getirmekten mutlu olurlar hatta zevk alırlar.
İnsanlar arasında fitne ve fesat yaymayı huy edinenlere fırsat verilmemeli, onların sözlerine kanmamalı…
İşleri güçleri fitne !
Peygamber efendimiz Hz. Muhammed : “ Fitne ateşini yakan içinde yanar “.
Kalemine sağlık irşad ve tebliğ en önemli vazife yapanlara ne mutlu
Tam da günümüzün ve her zamanın sorunu ve felaketi: “FİTNE ve FESAT”…Zaten bizler bu iki şeytani tuzakları idrak edip, karşısında durabilirsek, İNSANIMIZA ve İNSANLIĞA en büyük hizmeti yapmış oluruz…Eyüp abey senden ALLAH RAZI OLSUN, mükemmel bir konuyu kaleme dökmüşsün. Senin gibi Vicdanlı, ahlaklı, kalbi temiz bazı insanlarımız biraraya gelip, bunun üzerine daha geniş ve kapsamlı bir şekilde çalışmalar yapıp, ALLAH için çalışmamız lazım…en azından FİTNE ve FESATI yayanlar kadar, bizler de onların karşısında durmamız lazım…çunkü RASULULLAH Efendimiz:”HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN, DİLSİZ ŞEYTAN’DIR” buyurmuş.
Elıne sağlık Eyyüb abey. ALLAH, fitne fesattan bizi muhafaza eylesın İNŞALLAH. EYVALLAH