Rahman ve Rahim varlığın adıyla…
Yaradan yüce Allah, Kur’an’ı Kerim ayetlerinde bizlere sesleniyor, diyor ki;
“Gözlerine perde inmiş ve kalpleri mühürlenmiş” kelâmları geçiyor.
Kur’an’ı Kerim ayetleri gerçek (zahiri) değildir.
Kur’an ayetleri Hakk’ikat’ten (batından) gelir.
O, hak’ikat’ini gerçeğin içine gizleyendir.
Kendi bilinmezliği ile müjdelenen İnsan, O’nun bir ayetinde bile kalbini inaçtan iman’a taşıyabilir. Hakk kulun kalbine kendini işler, o kul’u kendine sabit kılar, var’lığını tastikler yani mühürler.
Yeterki Kur’an’ın meâlini gönül çevirsin.
“Kalpleri mühürlü olanlar”‘ vardır ki, buradaki ayet’de kendi gönlünde açılır.
Şöyle bir örnek vermek istiyoruz..
Arapça dilinde “Hâtem” sözcüğü vardır, “mühür, yüzük ve en son” anlamı taşır.
Yaşam içinde bildiğimiz mühür kelimesi, birine ya da bir kuruma ait olduğunu gösteren resmî bir isim ve imzadır.
Mühür’lemek aynı zamanda sır’lamak mânâ’sıda taşır.
Yüzüğün dünyevi anlamını bilirsiniz, birbirini seven eşler birbirine yüzük verirler, zahiri olarak bağlılık simgeler…
Gönül’e Kendi İsmini mühürleyen O, en yüce Hayy ol’an Sevgili ki, içinde sır olduğu gönüle yüzük lutfeder, gönüldeki mührünü zahiren belli eder. Yeşilden doğan hayy’at O’nun kudreti ve ikramı ile kuluna nüfuz eder. Aşk’ın rengide ismide yeşildir, Hayy ol’an yeşil Hû olan nefesten gelir.
Yani “kalbini mühür’ledim,” Kendi’mi oraya sır’ladım, İsmim orada baki ve gizlidir, mânâ’sıda doğabilir bu ayette…
Hayy ol’an Hakk düşünceden seslenir kalbe, gönül açılır kalp içinde, gönülde bir noktadır ki, süveyda ismi ile. Dünya son bulur o nokta içinde, hayy’at başlar hak’ikat’ten Dost var’lığının merkezinde…
“Gözleri perdelemiş” kelamınıda gönül anlayışımıza göre şöyle de akledebiliriz.
Hak’ikat var’lığımız gerçeklik ile perdelenmiştir, lakin durum tam zıddı ile de kaimdir..
Hâl karşılığını Dost aynasında bulunca, gönül gözü açılır üryan olur her mânâ…
Dost ile yok’luğun Cemâl’i görünür iken can’a, örtüler iner artık dünyaya. Madde kalır perdeler ardında, hak’ikat Hayy olur gönül aynasında…
Birde “kalpleri taşlaşmış ve taştanda sert olanlar” vardır O’nun ayetinde…
Insanın içinde bir et parçası vardır.
Adı kalp, maddesi toprak, kimyası Aşk’tır.
Kimya yani “AŞK” en derinde (gönül) aslında, tüm maddeyi oluşturan ve hak’ikat’ten keşfedilirse hüküm veren, maddeden mânâ’ya mânâ’danda maddeye iletendir aslında…
Yani topraktan yaratılan taş kalpleri AŞK’ın kimyası yumuşatır eritir an’da…q
Görüntüye aldanma benimde kalbim taş amma, Allah Aşk’ı ile kırıldıkça nefs, kalp ile (gönülde) ırmaklar akar taşların çatlaklarında…
Yöneldikçe gönülden hak’ikat’in var’lığına, putlaşmış sevgiler yuvarlanır Allah korkusuyla, O’nun Aşk’ı Tek ol’an’dır can’da, ebedi hayy’at’tır gönül “SEN” Aşk’ı ile yananda…
Her taştan perde düştükçe “SEN” Aşk’ı ile, yeşillenir gönül sanki cennetten bir bahçe, O’nun Huzur’u gelir yerleşir gönül evine…
Hakk’ikat keşfedildiğinde her şey rücu eder Kendine, o bir cümle ayet ki döndürür kalbini O’nun kudreti ile…
Her şey yolunda, sen kal acziyette, en doğruyu bilen var’lığın sahibi Sevgili’dir hak’ikat’te…HŞY