Din, dayatmalarla yaşanılacak bir şey olmadığı gibi dini ve dinî değerleri bu bakımdan ele almak ve dikta edici bir ifade ile kalıplaştırmak ziyadesiyle yanlıştır.
Ya dini algılar, dayatılan ve farkıdalıksız yaşayan insanlar ne olacak? Kıldığımız namazlar bir yatıp bir kalkmak ile bitiyorsa eğer camiden çıkmasak ne olacak? Farkındalığı, aşkı, muhabbeti yakalayamazsak sabahtan akşama kadar cami de oturmak bize nasıl bir değer katacak?
Nitekim bu durum tasavvufta da böyle değil midir?
Mihraptan ne beklediğini bilmeden tüm gün mihrap karşısında neyi bekleyecek insan? Nihayetinde tahtadır diyecek ve gün gelecek vazgeçecek… Mürşidinin düşünceleriyle birleşmiyorsa mürid, cemâlin mânâsı onda nasıl izhar olacak? Cemâlden kastı bir çift göz ile bir suret ise eğer aşk bunun neresine konacak? Karşısındaki cemâli de kendi gibi görürse eğer muhabbet o gönlün neresine akacak?
Unutmayalım…
Herkesin eşsiz yaratıldığını, her seyrin kendine özel çizgilerle seyrettiğini… Muhabbettin her gönle farklı nüfus ettiğini unutmayalım…
Peygamberler dahi birbirinin aynı değildi, hatırlayalım… Birbirinden eşsiz güzelliklere mazhar kılınmışlardı. Süleyman Peygamber, kuş dilini bilirken diğer peygamberlere niçin bu özellik veyahut bu yetenek verilmedi diye bir düşünelim.
Herkese aynı güzellik bahşedilse idi o vakit farklılığın bir manası kalır mıydı?
Ya âlemin bir manası olur muydu?
Âlemin içinde her ne varsa zıddıyla kaim olarak yaratılmıştır. Ve bu zıtlık muazzam bir dengeyi de beraberinde getirmiştir. O halde farklılıklar âlemin ve yaşamın en temel gereğidir.
Bu gereklilik bizi bir arada tutar. Yeteneklerin farklılıkları, görüntülerin farklılıkları ve muhabbetin farklılığı bizi birbirimizle hem daha yakın eyler hem de bizi bir arada kılar.
Ve aşk, en kaçınılmaz duygumuzdur. Bu aşkın kuvvesi iki kaşın arasındaki merkezde kendini gösterir. Bu merkez ise ehli beyte uzanan mutlak yoldur. Ve ehli beyt yolu senin kemâl yolundur. Ancak bu kemâl bir mürşid ile irşad edilebilir, nitekim geçmişin uzantısından mürşidsiz murad beklemek nihayetinde hüsrandır. Ehli beyt yoluyla o ruhsal bağlantıyı kurmanı sağlayacak gereklilikleri ve aşkı sana işleyecek olan da yine bende olduğun mürşidindir. Ki o, senin aşkı yudumlayacağın hakiki badenin de kaynağıdır. Bu kaynak İ’nsanlığın kemâl noktasıdır…