Dünyada birçok salgın vakası görüldü. Bu kardeşiniz 30 yaşımdayım. Sadece 20 sene içinde (belki daha fazla) gördüğüm ya da hatırladığım salgınlar: şarbon, SARS, Ebola, MERS, Zika, Kuş gribi, Domuz gribi. Çok şükür, ülkemiz bu salgınlarda ya çok az etkilendi ya da hiç etkilenmedi. Fakat koronavirüsten etkilendik.
Geçtiğimiz ayın ortasında bu virüs ülkemize girdi. Tüm illerimize yayılan bu salgınla ilgili Sağlık Bakanlığımız elinden gelenin fazlasını, canını dişine takarak yerine getirmektedir; bundan da şüphemiz yoktur.
Tabi Avrupa ve özellikle İtalya ve İspanya bu salgının etkisi altında. Avrupa’da salgının en çok yayıldığı ülke şu anda İspanya. En çok ölümün görüldüğü ülke ise İtalya. Bu iki ülke haricinde Almanya ve Fransa’da da gözle görülür artışlar var.
Uzun bir girizgah yaptım, yine affınıza sığınıyorum. Biz konumuza girelim.
Koronavirüs’e karşı şimdilik bir ilaç ya da aşı yok. Dünya üzerindeki bilim insanlarının çoğu bu konu üzerine yoğunlaşmış durumdalar. Geliştirilmiş ilaçları ise bir yerlerde denemek istiyorlar. Perşembe günü Fransa’dan duyduklarımızla adeta kanımız dondu.
Hipokrat yemini etmiş bir doktor, bir aşı geliştirdiklerini bu aşıyı ise Afrikalıların üzerlerinde denemeyi düşündüklerini söyledi. Hipokrat yeminini herkes arayıp bulabilir. Fakat ben de şimdi burada sizlerle paylaşayım:
“Tıp fakültesinden aldığım bu diplomanın bana kazandırdığı statü, hak ve yetkileri kötüye kullanmayacağıma, hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma, hastalarımı memnun edeceğime, insan hayatına mutlak surette saygı göstereceğime, mesleğim dolayısıyla öğrendiğim küçük sırları saklayacağıma, hocalarıma ve meslektaşlarıma saygı ve sevgi göstereceğime dil, din, milliyet, cinsiyet, takım, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime, mesleğimi dürüstlükle ve onurla yapacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.”
Daha bir şey söylenebilir mi? Bir doktor ırk gözeterek etkisini bilmediği bir ilacı başka bir ırkın üzerinde deneyebilir mi? Sen statünü, hakkını ve yetkini kötü kullanmaya teşebbüs ediyorsun, insanlığa hizmet etmek için başka insanların hayatlarını riske atıyorsun, hiç kimseyi memnun edemiyorsun, insan hayatına saygı zaten Hakk getire, ırkçılığın tavan yapmış… Senin adın doktor değildir. Sen bilimadamı değilsin ve olamazsın. Olsan olsan katil olursun, yezit olursun. İşte görün dostlar Avrupa medeniyetini!
İlk tepki gösterenler de çok yabancı olduğumuz kişileri değil. İki dönem Beşiktaş’ta, şimdi ise Medipol Başakşehir takımında oynayan Senegalli futbolcu Demba Ba, bir diğeri ise dünyaca ünlü,bir dönem Türkiye’de Antalyaspor ve Konyaspor takımlarında oynamış Kamerunlu futbolcu Samuel Eto’o. Tepkiler artmakta.
Siz ne olduğu belli olmayan bir ilacı mazlumların üstünde deneyin. Biz olumlu etkiler veren ilacı bulalım ve hastalarımıza ÜCRETSİZ verelim. Sloganı ‘Türkiye’nin iyileştirici gücü’ olan Abdi İbrahim ilaç firmasını yürekten kutluyorum.
Sadece bu mu? Hatırlayın İspanya’da olanları. Bir görevli yaşlı bakım evinin kapısını kitleyip gidiyor ve orada bulunan yaşlıların hepsi bu virüs nedeniyle vefat ediyor. Bu mu medeniyet?
Kolonileri olan, Ruanda’da, Cezayir’de soykırımlar yapan Fransa, kalkıyor her 24 Nisan’da Ermenistan Devleti’nin hamiliğini yapıyor. Yemezler arkadaş! Dünya soykırımın ne demek olduğunu sizden öğrendi. Kimseye ahlak ve vicdan dersi vermeye kalkmayın; sizde varmış gibi! Bir kere şunu çok iyi anlayacaksınız: Türk’ün tarihinde soykırım yoktur. Bunu aslında çok iyi biliyorsunuz da ispatlanmasından çok korkuyorsunuz. Korkacaksınız ve korkun.
Sizin sömürdüğünüz yerlere biz su götürüyoruz. Kuyular açıyoruz. İnsanlar Türkiye’nin sayesinde içme ve kullanma suyuna kavuşuyorlar.
Fransız bilimadamının (sözde) bu skandal açıklamasına dünya sesini çıkarmıyor. Bu zulme daha ne kadar seyirci kalacağız? Dünya Sağlık Örgütü’nü göreve davet ediyorum. Bu adamlıktan uzak bilimadamı hakkında gereken neyse yapılmalıdır. Yoksa adaletinizin gerçekten olmadığını kanlı ellerinizle ispatlamış olursunuz.
Saygılarımla efendim.