Kelime olarak savaş “devletlerin”, aralarındaki ekonomik ve siyasal anlaşmazlıklar vb. nedeniyle, siyasal ilişkilerini keserek, birbirlerine karşı ordularıyla giriştikleri silahlı eylem anlamına gelmektedir.

Askerimiz Barış Pınarı Harekatı adı altında çok çetin bir vazifeye girmiş bulunmakta. Sadece bir terör örgütü değil; koskoca dünyaya karşı bir cephe almış durumda. Neden mi? Gelin birlikte bakalım:

Öncelikle bu yazımızda alenen isimler vereceğim. Birilerinin hedefi olalım veya olmayalım problem değil. Ancak bi’ taraf olmayan bertaraf olmaya da mahkumdur. Bunun da bilincindeyiz biz.

Savaşa hayır diyen bazı sözde ülkelerini düşünen Türkiye vatandaşları var. Savaşın iki ülke arasında yapılan olan bir aktivite olduğunu unutup sallayan tipler… Onlar da sözde müttefiklerimizle aynı safta durup her dönemde devlet politikalarını eleştirerek para koparmaya çalışan sözde sanatçılardan ibaret. Peki o sözde müttefiklerimiz hangileri ve müttefiklik adı altında etrafımızı çepeçevre sarmış olan teröristlere nasıl arka çıkıyorlar? Buyurun:

Almanya, İtalya, Amerika… bu üç devlet alenen veya gizlice her türlü Suriye’de yerleşmiş olan o teröristlere destek vermekteler. Bunları MSB tarafından paylaşılan fotoğraflarda görmekteyiz. Tel Abyad’ın teröristlerden geri alınışında Amerikan markası olan Hummer marka zırhlı askeri ciplerin nasıl ele geçirildiğini görmekteyiz. Daha neler neler… Alman marka “Stinger” füzeleri ve bu füzelerin fırlatıldığı sistemlerin PKK inlerinden nasıl çıkarıldığını çok çok iyi biliyoruz.

Özellikle Fransa da bu işin içinde. Yapı markası olan Lafarge firması teröristler için tünel yapımında kullanılan tünellerin yapımında şantiyeler kurdu Suriye’ye. Bunu görmek için ancak kör olmak lazım. İfşa eden medya kuruluşlarını biraz etmek de gerekiyor.

PYD denilen bu terörist ordusu günlerdir sınırlarımıza havan topları ile saldırılar düzenlemekte. Yaklaşık 700 saldırıda birçok vatandaşımızı şehit verdik. Birçok da yaralımız oldu. Şehitlere Allah rahmet eylesin. Yaralılarımıza da nice şifalar versin. 1984 yılından beri biz bu örgüt ve uzantılarıyla mücadele etmekteyiz. Nice sivilimiz şehit oldu ama geçtiğimiz haftaki 10 aylık Muhammed bebeğin şehadeti kadar mahvetmedi beni. Ey savaşa hayır diyen kör cenah neredesiniz? Ölen bir Kürt evladı değil mi? Kaldı ki Türk, Kürt, Arnavut, Boşnak vs. bu coğrafya bizim değil mi? Bu kadar mı körleştiniz de kendi devletinize baş kaldırdınız?

Savaş teriminde iki devlet dedik. Kaldı ki terim anlamı olarak böyle başlar. Aslında bir bakıma evet. 7 düvel karşımızda. Müttefik sandığımız birçok devlet… Ama bizim karşımızda hangi devlet var ki siz savaşa hayır diyorsunuz? Açın artık gözünüzü!

Bu fakiri en çok üzen şey de şahsıma bazı kişilerin şahsıma neden tepki göstermediğidir. Bizlerin her daim duası ordumuzladır. Kaldı ki bizler “Vatanımızın kutsallığı her siyasi görüşün üzerindedir.” sözünü düstur edinmişiz. Bu fakiri tanıyanlar kendimi övmeyi hiçbir zaman sevmediğimi çok çok iyi biliyor. O tepki gösterenlere ise cevabım şudur. Cumartesi gecesi itibariyle CİMER aracılığı ile MSB’ye herhangi bir seferberlik dahilinde orduya alınma başvurusunu yaptım. Bu duyuruyu da ilk defa yapıyorum. Bunun ispatını isteyenler sosyal medya hesaplarımdan bana ulaşabilirler. Sizde de bu yürek varsa siz de yapın da olası bir seferberlik durumunda hep beraber çarpışalım.

Sürç-ü lisan ettiysek affola. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere.

Yorumlar

  • (not be published)