Dünya savaşların dayanılmaz ağırlığı altında ezilmektedir. Yirminci yüzyılda Avrupa ülkelerini yakan, yıkan savaşlar, Yirmi birinci yüzyılda Müslüman ülkeleri yakıp, yıkmaktadır. En dehşet verici yüzleriyle ortaya çıkan, sonu gelmeyen kanlı savaşlar, bütün ülkelerde ekonomik, siyasal ve kültürel hayatı yerle bir etmektedirler.Ancak ülkelerin her alanda, birbirine bağımlı hale geldiği düz kare dünyada, savaşların kazananı,barışların kaybedeni olmayacaktır.
*
Savaş yıllarını gören Mehmet Akif”in yıllar önce söyledikleri, bugün de geçerlidir. ”Bilmiyorlar ki bu şiddetlerin olmaz hükmü / Göz yılar önce, fakat sonra kanıksar ölümü / Sanıyorlar kafa kesmekle, beyin ezmekle / Fikr-i hürriyet ölür. Hey gidi şaşkın herzele / Daha kuvvetleniyor kanla sulanmış toprak / Ekilen gövdelerin hepsi yarın fışkıracak.” Ancak büyük küçük bütün ülkeler, çocukları öldürmekten, şehirleri bombalamaktan başka savaş bilmiyor.
*
Her yıl gelen bayram günlerinin özendirmesiyle, savaş dünyasını, barış dünyasına dönüştürecek olanlar, seküler kültürün bilginleri değil, kutsal kültürün bilgeleridir. Onlar, bütün ülkelerin içinde olduğu dünya gemisinin, kasırgalar denizinde, dev dalgalara kapıldığını, yolunu, yönünü şaşırdığını, pusulasını yitirdiğini, parçalanmasının çok yakın olduğunu, anlatmaya çalışıyorlar. Dünya onların farkında değildir. Onlara karşı dünya kördür, sağırdır ve dilsizdir.
*
Dünyanın dört bir yanından seslenen kutsal kültürün bilgelerinin sürekli vurguladıkları gibi: ”Kutsal kültür tarafından içselleştirilerek özümsemiyen seküler kültür, kutsal kültürü içselleştirerek özümser, barış kültürünü savaş kültürüne dönüştürür.” Bütün dünyada savaş rüzgarları estiren seküler kültürün silahları, öldürdükleri insanların mezar taşlarıyla, ülkelerin arasına, görünmeyen yeni Berlin duvarları inşa ediyorlar.
*
Barış dünyasının sınır taşlarının yerine, savaş dünyasının mezar taşlarının geçtiği bir yüzyılda, bütün dünya, ”öldürmeyeceksin yaşatacaksın, zorlaştırmayacaksın kolaylaştıracaksın, ararsan bulacaksın” diyen, kutsal kültüre dönmeli ve kutsal kitaplara dört elle sarılmalıdır. Kutsal kitaplar, insanlık tarihi boyunca yazılmış bütün kitapların anasıdır. Yazılmış ve yazılacak bütün kitaplar, kutsal kitapların ışığında, hayatı anlamlı kılmak için yazılmış ve yazılacaktır. Yeni sözler kutsal kitaplardan yola çıkılarak söylenir.
*
Kutsal kitapların zamana bağımlı olmayan ilkeleri, hayatın kumaşına renk veren, sağlamlık kazandıran ana girdilerdir. Kutsal kitaplar, Seyyid Hüseyin Nasr”ın eserlerinde sürekli vurguladığı gibi, akıl dışı değiller, ancak akıl üstüdürler. Seküler kültürün sınırlarının dışına çıkmadan, kutasal kültürü hayata taşımak, hayatı kutsal kültürle yoğurmak mümkün değildir.
*
Kutsal kitaplar, gökyüzünde yazılır, yeryüzünde okunurlar.
*
Bayram günleri meleklerin, insanlara karıştığı günlerdir.
*
Gökyüzünün kapıları, bayram günlerinde açılır.
*
Bayram dünyası, barış dünyasıdır.
*
Kötü barış, iyi savaş yoktur.
*
Barış savaştan iyidir.
İNSAN KANLARI DEĞİL;KURBAN KANLARI AKAN BAYRAMLAR DİLEĞİYLE,BÜTÜN ARDAŞLARIMIZIN
BAYRAMLARINI KUTLUYORUM.