Hem de bal gibi oluyor.
Siz de hayret edercesine, parmağınızı ısırarak bakıp kalırsınız. İnanmıyorum!.. Diyorsunuz…
İnanılacak değil ki…
Ya şeref, ya onur, ya haysiyet, ya…
Nasıl olur da, bu kadar değişebilir ki insan. Tabii ki değişebilir. İnsan değişen varlıktır. İki gününü eşit geçirmesi bile bir kayıptır insan için. Daima yenilennmeye, başarıya, iyiye doğru adım atarak değişime uğraması gerekir. Çoğu kez insan düşüncesini, anlayışını, kanaatini değiştirerek, değişiyor. Yanlış bildiklerini bir zaman sonra doğru olduğu kanaatine varabilir, doğru bildiklerinin de yanlış olduğunu anlayabilir. Bu da kendisi için bir değişimdir. Bugün sahip olduğu gürüşlerini de zaman içerisinde değiştirebilir. Bu da çok doğal karşılanabilir.
Pekki o zaman sorun nerede?
Sorun, çıkar ve menfaatin insanı nasıl değiştirdiğinde.Tanıdığınız insana hayretle bakarak nasıl da bukadar çabuk değişebildi diyebiliyorsunuz. Yani çıkar ve menfaatin, insanı nasıl da çabuk değiştirdiğine inanamıyorsunuz. Beraber olduğunuz, arkadaşlıklar, dostluklar kurduğunuz, birbirinize güvendiğiniz, inandığınız, samimiyetle kucak açtığınız insanları menfaat nasıl değiştirebildiğini anlayamıyorsunuz.
Bir zaman çok değer verdiği, saygı gösterdiği , inandığı, güvendiği, hatta yalvardığı insanlara bir zaman sonra hakaret ederek, iftira atarak, küçük düşürmeye çalışarak, hakkında çeşitli suçlamalar yaparak, kendi kuruntularını öne sürerek,sizi de kullanmaya kalkışanlara mutlaka soracağınız bir şey vardır.
Bu kadar insan değişebilir mi?
Yıllarca, beraber olduğunuz, çok şeyleri birlikte paylaştığınız , yan yana, omuz omuza yürüdüğünüz insanları, şimdi gereksiz sebeplerden acımasızca suçlamanızın arkasında yatan sebep nedir?
Bir çıkar olmazsa insan bu kadar değişebilir mi?
Hadi diyelim ki bu doğru değildir. Ya düne kadar hakaret ettiğiniz, çeşitli onur kırıcı sözler söylediğiniz kişilerle şimdi de kol kola beraber olmanız neyle ifade edilebilir ki. Ama görülüyor ki, kısa zamanda onlara da kurulan komplolar sonucunda başka dostluklara yeniden kanat açmanın arkasında ki çıkar dolaplar inkar edilemez.
İnsan bir kez aldanabilir, ama bu oyunun devam etmesi, gerçekleri gün yüzüne çıkararak, çıkar peşinde hem arkadaşlıkları, hem dostlukları, hem de akrabalıkları heba etmek, nasıl izah edilebilir ki.
Evet, dünya çıkar dünyasıdır. Herkes kendi çıkarları peşinde çalışabilir, çalışmalıdır da. Hayatını devam ettirebilmesi için çalışarak çıkar elde etmesi çok doğaldır. Doğal olmayanı ise kendi çıkarlarınız için başkasını acımasızca kendi emelleriniz, maddi çıkar ve makam mevki kazanma doğrultusunda, sinsice, temiz ruhlu insanların, saf niyetlerini, milli ve manevi değerlerini suistimal ederek kullanmakla haksızlığa uğratmaktır.
Pes doğrusu!
Adaletten, doğruluktan, hak ve hukuktan söz ederek, çıkarları doğrultusunda inandırıcı olmaları için her çeşit renge girmeyi kubul etmiş, her şeyin en doğrusunu kendilerinde gören insan, yani insancık …
Neden değişmesin ki, fırsat bu fırsat?
Alman filozof ve yazar Arthur Schopenhauer: “Unutma, insanların çıkarları değiştiğinde, zihniyetler ve davranışları çabuk değişir”.
Ya ahlak !
Ya vicdan !
Ya kendinize olan saygınız !
Ya onurunuz !
Hepsini ayaklar altına almak, çıkarınızdan, kazandığınızdan, mevki ve makamınızdan, oturduğunuz koltuğunuzdan daha değerli midir ?
Roma tarihinde en saygın imperatorlardan biri olan ve felsefi çıkarımlarıyla tanınan Markos Aurelius : “ Dünyadaki hiçbir çıkar, verdiğiniz sözü tutmamaya veya kendinize olan saygınızı kaybetmemeye değmez”.
Yüreği güzel, samimi insan hiç bir şeye bedel değildir.
Rus yazar Maksim Gorki: “Dünyanın gösterişli halleri, yapmacık çıkarcı insanları çekmiyor dikkatimi, bana, bir parça yüreği güzel, samimi insan lazım.”.
Çıkarı için başkasını ağlatan veya satanı bir gün başkası da onu ağlatır ve satar.
Fransız yazar Honore de Balzac: “Ne yaparsan yap, nasıl yaşarsan yaşa, ama gülebilmek için birini ağlatma ve çıkarların için hiç kimseyi satma.”
Menfaat uğruna dostlukları ve arkadaşlıkları kaybetmek inan ki hiç değmez ey insanoğlu!
Hz. Mevlana: “Kayan yer görünce su gibi akma, menfaat uğruna dostunu satma, eğer bu dünyada huzur ararsan, olur olmaz herkesi dost sanma!”
İnsanlar çoğu kez kendi çıkarları doğrultusunda nasıl kısa zamanda değişebildiklerine hayret eder. Düne kadar sizin dostluğunuzu yere göğe sığdıramıyanlar aniden değişerek sizden uzaklaşırken, hakaret edip çeşitli söz ve davranışıyla bir zaman kınadığı insanların ise koluna girerek dost gibi görünüş verenlere şahit oluyor insan.
Nasıl bir insan karakteri!
Gün içerisinde bile farklı kişilikler sergileyen insanlar, değişken ruh halleri ve davranışlar gösterebilirler.
Bu konuda insan bazan kendi kendine kızıyor ve şöyle diyor:
İnsanlar öyle çabuk değişiyor ki, onları tanıyamadığım için, bütün öfkem, bütün kırgınlığım kendime yöneliyor..!!!
Türk şairi Ahmet Hamdi Tanpınar: “Araya menfaatlerimiz girmeyince hadiseleri elbette başka türlü, daha realist bir gözle görmeye, hakikaten daha uygun şekilde anlamaya ve yorumlamaya başlarız”.
İngiliz şair ve filozof Edward Yourg: “Menfaate dayanmayan bir dostluğun güzelliğini anlamayan, başkalarının dostluktan duyabileceği saadeti de anlayamaz”.
Menfaat ve çıkar peşinde koşanlar kendilerini gizlemek için ulvi gayelerle örtmeye çalışsalar da gerçekler er geç ortaya çıkar. Engel olmaya çalışanları da en ağır suçlamalarla itham etmekten hiç çekinmezler.
Menfaatsız ve çıkarsız dostluklar dileği ile…
Maalesef beşer şaşar demişler. Beşer olmanın idrakine varabilmek ümidi ile.
Ağzınıza sağlık Eyup bey ayrıca bu yazdığızdan çok duygulandım.
Çoğu insanların bu gibi sorunlarla malesef karşılanmaktadırler ama benım için ayriyetten sanki benım hayatımda ki olaylları anlatınıs.
Sagıyla hürmetle Kalkandeleden selamlar.
Ağzınıza sağlık Eyup bey ayrıca bu yazdığızdan çok duygulandım.
Çoğu insanların bu gibi sorunlarla malesef karşılanmaktadırler ama benım için ayriyetten sanki benım hayatımda ki olaylları anlatınıs.
İnsanlar gördükleri iylıkleri iyliklen çevıremeseler, malesef kötülükle çevıriyorlar?!
Sagıyla hürmetle Kalkandeleden selamlar.
Ağzına diline kalemine sağlık gerçek dostlar sağ olsun dostum