Günümüzde belli bölümlerden hocalar ve belli kesimlerden topluluklar tarikatlara öcü muamelesi yapmaktalar.
Cemaat olaylarından ve sahte tarikatlardan dili yanan bu kesim yoğurdu üfleyerek yemediği gibi yoğurt diye bir şey yoktur da diyor. Herkesin kendi görüşü elbette. Lakin tasavvuf var ise tarikatlarında olması gayet tabi bir olaydır. Katıldığım bir programda bu bahis çok geçti ve bunun üzerine bir kaç söz kaleme almak istedim naçizane.
Benzer bir konu olan mezhepler hakkında da “mezhep diye bir şey efendimiz zamanında da, kur-an’da da yoktur” diyenlere savunma olarak “ tabi yoktu çünkü o zaman efendimiz vardı ne sormak gerekirse canlı kaynak vardı. Daha sonra fikir görüşleri çıktıkça mezhepler ortaya çıktı.” diyen birinin tasavvuf ve tarikatlara neden bu açıyla bakamadığını anlamlandırmak oldukça zor. Çünkü aynı düşünceden yola çıktığımızda peygamber efendimiz zamanında tasavvuf diye bir kelime yoktu çünkü bizim tasavvuf dediğimiz oluşum yada halin kendisi vardı. Efendimiz bu faniden göçünce tasavvuf kelime olarak ortaya çıktı. Bu demek değildir ki tasavvuf uydurma bir şeydir aksine hep olmuştur. Efendimiz ile yücelmiştir.
Bugün birkaç sapmış cemaat ile birkaç sahtekar yüzünden İslamın özü olan tasavvufu ve onun yolları olan tarikatları yok saymak, kötülemek ve yahut eğriyi doğruyu aynı kefeye koymak mantık işi değildir. Tarikatın kelime anlamını dahi bilmeyip “aman aman uzak dur ‘huhucu’lardan” diyen bir grup HU ismininde anlamını bilmediklerinden böylesine bir kullanımda bulunmuş olsalar gerek. İslamı şekilcilikten arındırmak gereklidir. Arap İslamcılığı bu kullanımda hoş bir kullanım değil bendenize göre fakat başka bir adlandırma şu zamanlarda söz konusu değil. Bu İslam anlayışının aslında bir anlayış dahi olamayacağı ve efendimiz zamanında yaşanan İslama aykırı olduğu aşikardır. Bugün muhafazakârlık adı altında kayın annesinin elini öpmeyen damatlar, kayın pederinin de elini öpmeyen gelinler vardır. İslam bu demek midir bir düşünmek lazım. Daha nice akla hayale gelmeyecek fikirler bu düşünce yapısına sahip insanlarda mevcuttur. İslamı bu derece küçültmüşken, şekle büründürmüşken tüm bunları düşünüp çözmüş gibi sıra hakkını, tasavvuf ve tarikatlara bırakıyoruz. Asıl sorun ne önce onu bulmak gereklidir. Her şeyden evvel insan olmak lazımdır ki İnsan olmadan İslamı anlamak ne mümkün?
Bir yargıya varmadan evvel neyin ne olduğunu iyi bilmek önemlidir, bilip de yine hala aynı fikre sahipseniz, en azından şeriat hükümlerine göre de günah olan iftiradan uzak durmak elzemdir. Ya da İslamın güzelliği olan hoşgörü içinde herkesin fikriyatına saygı duyup yaşamınıza devam etmek yine en güzelidir.
Elbette topluma ve vatana kötülüğü olan, yolsuzluğu olan cemaat ve tarikat kisvesi adı altındaki toplulukların temizlenmesi vatanın bütünlüğü ve İslamın selâmiyeti için büyük ehemmiyet bildirmektedir.
Bir ayet-i kerime ile yazımızı sonlardırmak istiyorum.
“İyi bilin ki, Allah’ın veli kulları için hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklar.” (Yunus: 62)
Evvel Allah, Eyvallah…