Yaklaşık iki hafta önce Kosova’nın Yakova kentinde Genç Tasavvufçuları Destekleme Ve Geliştirme Derneği’nin 4.’sünü düzenlediği Uluslararası Bakü’den Balkanlara Halvetilik Sempozyumu’na katılma şansımız oldu. Oldukça başarılı geçen bir sempozyum oldu. Ayrıca Kosova’daki tanıdıklarımızla bu sempozyum sayesinde hasret giderdik.
Sempozyum akşamı İpek’e geçtik ve burada yaşayan tanıdıklarımızla hasbihal eyledik. Konuşma sırasında orada bulunan bir can “Buraya tekrar Osmanlı’yı bekliyoruz.” deyince oldukça duygulandım. Çünkü insanlar oralarda sürekli bir umut taşıyor. Bir gün bizim yine oralara gideceğimiz umuduyla yaşıyorlar. Biraz durup düşününce de insan bir ah çekiyor ister istemez. Ancak keşke devlet büyükleri de sözde büyük devletlerin esareti altından çıkıp özlerine dönse.
Yakova’da iken kullandığım dile de bir o kadar dikkat etmem gerekti. Boşnak Dili Ve Edebiyatı öğrencisi olarak Boşnakçanın Sırpçaya ne kadar benzediğinin elbette bilincindeyim. Orada İngilizce konuşurken söyleyeceğim sözleri tek tek seçmek zorunda kaldım. Çünkü konuşurken ağzımdan çıkabilecek herhangi bir kelime bile yanlış anlaşılabilirdi. Aslında Kosova genelinde Sırpça konuşmak normal karşılanırken bu kentte milliyetçilik hat safhada olduğundan dolayı ne Sırpların bu kente girmesine ne de Sırpça konuşulmasına müsaade ediliyor. Öyle ki kaldığımız otelin karşısındaki Sadii Tekke’sinin önündeki tanıtımda 2 sene önce Sırpça bilgiler varken bu sene Arnavutça ve İngilizce tanıtıma yer verilmiş. Savaş döneminde en çok yarayı burada yaşayan halk aldı evet. Biz de ev sahibinin kurallarını oynadık ve İngilizce konuşmak zorunda kaldık.
Kosova dönüşünde Bosna-Hersek medyasında okuduğum bir haber ise İpek’te konuşulan şeylerin tam aksi yönünde bir şeydi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Almanya Başbakanı Angela Merkel, Batı Balkan Devletleri ile yaptığı toplantıda bu ülkelerden Türkiye ile olan bağlantılarını koparmalarını istemiş. Balkanlar bize ata mirasıdır. Onlar Kosova Ovası’nı hiç görmedi anlaşılan. Ecdadımız orada yatarken ve o coğrafyadaki Müslümanlar hayatlarına orada devam ederken bu nasıl bir akıl tutulmasıdır ki böyle bir şey isterler? Kaldı ki şu 20 yıl içerisinde bölgede savaş çıkmadıysa ve kan dökülmediyse bunu Türkiye ve Rusya ortaklaşa gerçekleştirmiştir. Ayrıca üyesi bulunduğunuz NATO ve Birleş(me)miş Milletler Bosna ve Kosova’da olan savaşta hangi başarıyı gösterdi ki sizler Türkiye’nin buraya desteği olmadan refahı getireceksiniz? Bosna’daki savaşta NATO askerlerini Sırplar her gün birer ikişer kaçırırken sizler Boşnakların ellerindeki silahları topladınız ve dahi en şiddetlisi Srebrenica olmakla birlikte bütün Bosna-Hersek’te ellerinize Müslüman kanı bulaştırdınız. Kosova’daki savaş sırasında ilk olarak hangi ülke birliklerini gönderdi? Hiç mi bunların kıymeti yok? Lakin eminim ki sizler Balkanların zenginlikleri için Türkiye’yi buradan silmek istiyorsunuz. İnsan hayatı zerre kadar umurunuzda değil!
Son dönemlerde TİKA ile Balkanların her yerinde dil veya din fark etmeksizin eski yapılar tekrar ayağa kaldırılıyor. Yunus Emre Enstitüsü sayesinde ise hiçbir şekilde zorlama yapılmadan Türkçe dersler veriliyor ve oradaki gençler Türkçe öğreniyor. Komşularının dillerini öğreniyorlar. Bu mu gidiyor zorunuza? Sizler Türkiye’nin verdiği desteğin ne kadarını vereceksiniz ki bu ülkelerin bizim ile olan ilişkilerini koparmaya çalışıyorsunuz?
Bakın, ben size söyleyeyim. Tarihte Balkanlarda hiç şüphesiz Osmanlı’ya en büyük zorluğu Sırplar çıkartmıştır. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’ne duydukları saygı ise tartışılmaz. “Keşke Osmanlı’ya hiç isyan etmeseydik.” diyen bir Sırp Başbakanı var tarihte. Biraz gözlem yapın. Sizler ne kadar engel olsanız da bizim desteğimiz bitmez. Bitemez de. Biz oraya hizmet götürmek zorundayız. Aksi takdirde Avrupa Devletleri bu ülkeleri karıştırmak için can atıyorlar. Dileğimizdir ki Balkanlara kirli eller bir daha dokunmasın. Her ne kadar Osmanlı’yı geri getiremesek de biz oralara giderek ve devlet olarak hizmet götürerek Osmanlı’yı orada yaşatalım. Dileğimiz bu olsun. Çünkü bizim devlet düsturumuz her zaman “Halka hizmet Hakk’a hizmettir.” Bu da böyle biline.