İçinde bulunduğumuz zaman dilimi pek garip… İnsanın himaye çadırına haddi hesabı olmayan faydası az, yükü âli bulunan pek çok şeyi sığdırma çabasında olduğu görülür… Kimi gerekli kimi gereksiz kimi de ne olduğu belirsiz… Bütün bir ömrü aynı rayda gitmez… Bazen karada bazen denizde bazen havada vasıta olarak kullandığı her vârlığın ardında yol alırcasına… Sevinçler, hüzünler, umutlar, hayaller, kırgınlıklar, coşkular, heyecanlar ve niceleri… İnsan hayatı ucu bucağı olmayan bir derya, kimine de umman… Bunca yaşananlardan sabrın derecesi nedir, diye merak ettim doğrusu. Mademki bunca yaşananlar birer imtihan, o vakit başımıza gelen bizi halden hale koyup dolaştırıp, bulandırıp, durultmakta o vakit sabretmek ve bu imtihanları hayrla geçirmek gerekir… Âyet-i Kerime’de de buyrulur ya: “Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. (Bakara Suresi, 177)” mademki bu zahir âlemin maksadı imtihandır, sabretmek gerekir…
Sabır kıymetli bir o kadar da muazzam bir temizleyici… Hayata sürülen birçok lekeyi, giderici… Görebilenin hikmet dolu bilinci…
Sabr âlemine uğramamış kişinin hali şöyledir ki: Sis bulutları gökleri, dağları, yolları sarar, ufukları kapanır öteler görünmez, bilinmez ardı sırası…
Her türlü bilinmezliklere açılır kapıları, pusuda bekleyen her halden, habersiz yol alır… Bu sis ki, gökte yerde dağlar ötesinde değil, kendindedir…
Kalbi daim keder ve gamla doludur,
Her renk ve ahenk bu zifir de kaybolur…
Yaratılmışlığın her hakikati, sırrı unutulur…
Gönlünde sevda çiçekleri kurur…
Ta ki gözleri sabır suyuyla yıkansa öyle perdeler bir bir aralanır…
Çorak topraklara dönmüşken gönlü, her yaratılmışın gaye-i Rahman’a çıkışı, yeniden onu diriltip yeşertir…
O an, kalbi ufuklara doğru yol alır; sabredenler zümresi olmanın mesrurluğuyla dillerinden nağme-i Rahmet akar… Ve Rahman’ın rahmetiyle görür, konuşur, kalbi yumuşar, onca ardına takıldığı faydasız keder ve gamdan beri olur…
Rahmanlığının en büyük tecellisidir, Sana hamd etmek, şükrullah makamında kaybolmak…
Kendin buyur edersin ya, “Kullarımın beni hamd ile anması onlara verdiğim bir nimettir diye, ibadet boyasıdır dillere sürülen, şükür libası kandildir her kapıyı ve karanlığı aralayan…
Ey Sevgili!
Sen (c.c) her şeyimizken,
Varlığınla var olmuşken varlığımız, nasıl hamd etmez ki Seni(c.c)…
Verdiğine vermediğine nasıl sabretmez ki insan,
Sana çıkıyor bütün yollar,
Her anda her salisede adın,
Göz kapakları adın mıhlanmışcasına, bütün âlemleri Sen gibi görür
Yürürken, taşlar açılır adın alna vurulmuş en büyük mühür,
Diller hep Seni söyler,
Kimi zamanda boğaza düğümlenir,
Çığlıklara karışır suskunluk, durgunlaşır kimsesizdir tüm duygular…
Bir o kadar da Seninle sahiplidir varlık…
Kur’ân’ın bağrında yetiştikçe filizleniyor yürekler,
Rehberliğinde çiceklenirken her kelam, havam, suyum, güneşim…
Herkes gibi, her şeyin içindeyken bir o kadar da Seninle olmanın mesrurluğuna erer insan,
Bir yanı adeta bir başka oluverir aşığın
Senin huzurunda, daimi aşkta…
Tüm azalar tesellisinde kalp bambaşka…
Seni anlatmaya kalkınca,
Bütün zerreler ayaklanıyor, en güzel kombinler, en özel kelamlar adeta Seni tasvir için her şey bir yarışta…
Ardından Resulallah (sav) Efendimizin nuru da dolar, aklanmış yüreklere ve su mübarek mısralar gelir hatırlara…
Ebû Yahyâ Suheyb b. Sinân’dan (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle demiştir:
“Müminin durumu ne hoştur! Her hâli kendisi için hayırlıdır. Bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına sevinecek bir hâl geldiğinde şükreder, bu onun için hayır olur. Başına sıkıntı gelecek olursa ona da sabreder, bu da onun için hayır olur.” (M7500 Müslim, Zühd, 64)
Yine Allah’ın Elçisi Efendimiz (sav) şöyle buyurmaktadır:
Ebu Malik el-Eş’arl’nin naklettiğine göre, Resulallah(sav):
“… Namaz bir nurdur, sadaka bir burhandır, sabır bir ışıktır …” (M534 Müslim, Taharet, 1)
Pirim Gavsul Azam Seyyid Abdulkadir Geylani (ra) Hazretleri’nin de buyurduğu gibi,
Zira şükür ve şükrün hasılatı sabır; kalbe, lisana ve bütün azalara şamildir… Çünkü sabır, rızayı, hamdı, bedenin ve kalbi ibadetlerin hepsini kapsar. Mademki her halin tecellisidir sabır, her ibadetin de tacıdır. Nitekim taçsız Sultan nasıl hükümsüzse, sabır tacıyla süslenmemiş ibadet de yavan kalır.
Allah razı olsun sizden, kaleminiz, aşkınız ve sabrınız daim olsun.selametle..
Görmeye başladım göçtü kainat,
Sitemim dilimde sükuta döndü.
Fikrim bana asi, değil zamana inat,
Göğsümde güneşin ziyası söndü.
İlahi lütufu, rabbimdir var eden,
Varlığa tezattır yokluğa giden.
Günah çukurunda büyürmüş isyan,
Aslını inkara durdukça beden.
Ben beni yok saydım var’ın gücünde,
Varlığı aradım yokun hiç’inde.
Hiçlikte dolaştım kendimi buldum,
Kendimi kaybettim onun iç’inde.
Bizler sabreder ve biliriz ki;
Güzel şeyler sabırdan sonra gelir…
Sabır, incecik sırat; murat içinde murat,
Sabır Hakk’a tevekkül, sabır Hakk’a itimat.
Nakşediyor yüreğime, İlâhi bir kudret;
Diyor ki; bu senin imtihânın, Rabbin için sabret..!
Zamanı gelince olur, vakti tamamlanınca geçer. Sabredersen eğer ! Evvela kısmet, evvela kader.
Sabır, dikene bakıp gülü,
Geceye bakıp gündüzü tehayyür etmektir elbet.
Ve bilir ki o sabreden, gökteki hilâlin,
Dolunaya varmasına daha zaman gerek.
Yüreğe sabır, rızka sabır, nefse sabır,
Muhatabı en çok olan imtihandır Sabır.
Bekleyen sen ol, bulan sen;
Sabreden sen ol, isteyen sen !
Kula olmayanın, Hakk’a olmaz vefası !
Sabret ki bir gün süresin sefası.
Dünya kadar acıların,
Cennet kadar sevince dönüşür elbet.
Hele bir dur..! Hele bir sabret..!
Selâm ve dua ile Yahya YÜZER.
Selma hocam yazılarınızı okuyabilme nimetine kavuşturduğu için Rabbim e hamdolsun. Her yazınız gönlümüze dokunan bir meltem.
Allah cc kuranı-kerimin bir çok ayetinde sabırdan bahsetmiş elhamdülillah. İbadette sabır çalışırken sabır aileye sabır insanlara sabır vb.. edelim diye. Çünkü ayette belirtildiği gibi sabredenler kurtuluşa erenlerdir. Rabbim bütün hallerimizde sabırlı olmayı nasip etsin. Maaşallah çok haseni bir yazı olmuş. Yüreğinize sağlık. Hürmetler..
“İmanın yarısı sabır yarısı da şükürdür “buyurdu Efendimiz (sav).Gerçekten sabredip Allah in hoşnut olduklarından eylesin Rabbim.
Emeğinize sağlık Selma Medeni Hanım
YA SABIR
“SABIR”
Görmeye başladım göçtü kainat,
Sitemim dilimde sükuta döndü.
Fikrim bana asi, değil zamana inat,
Göğsümde güneşin ziyası söndü.
İlahi lütufu, rabbimdir var eden,
Varlığa tezattır yokluğa giden.
Günah çukurunda büyürmüş isyan,
Aslını inkara durdukça beden.
Ben beni yok saydım var’ın gücünde,
Varlığı aradım yokun hiç’inde.
Hiçlikte dolaştım kendimi buldum,
Kendimi kaybettim onun iç’inde.
Bizler sabreder ve biliriz ki;
Güzel şeyler sabırdan sonra gelir…
Sabır, incecik sırat; murat içinde murat,
Sabır Hakk’a tevekkül, sabır Hakk’a itimat.
Nakşediyor yüreğime, İlâhi bir kudret;
Diyor ki; bu senin imtihânın, Rabbin için sabret..!
Zamanı gelince olur, vakti tamamlanınca geçer. Sabredersen eğer ! Evvela kısmet, evvela kader.
Sabır, dikene bakıp gülü,
Geceye bakıp gündüzü tehayyür etmektir elbet.
Ve bilir ki o sabreden, gökteki hilâlin,
Dolunaya varmasına daha zaman gerek.
Yüreğe sabır, rızka sabır, nefse sabır,
Muhatabı en çok olan imtihandır Sabır.
Bekleyen sen ol, bulan sen;
Sabreden sen ol, isteyen sen !
Kula olmayanın, Hakk’a olmaz vefası !
Sabret ki bir gün süresin sefası.
Dünya kadar acıların,
Cennet kadar sevince dönüşür elbet.
Hele bir dur..! Hele bir sabret..!
Selâm ve dua ile Yahya YÜZER.
Her daim sabır ve şükür lutfuyle sereflenip Rahman sıfatında kaybolalim inşallah
Kaleminize yüreğinize sağlık seyidem bizler Sabri sizinle öğrendik tanıdık sevdik Rabbim sabrınızı arttirsin kolaylaştırsin inşallah
Hurmetlerimi sunarim