İyi bir insan olmanın en önemli özelliklerinden biri de özür dilemeyi ve teşekkür etmeyi bilmektir. İnsanız, elbette hata yapacağız. Hatalar insan içindir, insan da hata yapmak içindir. Yanlışımız olacak ki doğruyu görebilelim.
Ama çoğu zaman bir özür dilemeyi ya da bir teşekkür etmeyi gurur meselesi yapar insan. Belki de utanır çoğu zaman. Ama bilemez ki iki dudağının arasından çıkacak o iki kelime belki de yeni kapılar açacak önüne. Özür dileyen ya da teşekkür eden kişi tabi ki yüzde yüz tam olmuş bir insan olamayabilir. Ama en azından bunların bir erdem olduğunu bilip karşısındaki insanın gönlünü alabilmek için uğraş verir.
O mübarek, elleri öpülesi yüce kişiler bile bazen bizim gibi nakıslardan özür dilerlerken ya da teşekkür ederlerken biz kim oluyoruz ki?
Bugün Arnavutluk ile alakalı yazı dizisine bir ara vermek istedim. Çünkü hafta içinde başıma gelen bir olay fakiri bu yazıyı yazmaya itti. Elbette bilgilenmeye ve bilgilendirmeye devam edeceğiz ama bazen bu tarz yazıları da yazmam gerektiğini farkettim.
Bir yazımızda önemli bir bilim insanının yazısında atıfta bulunmak istemiştim. Fakat işte sorun bu ya, ne kaynak belirttik ne de herhangi bir atıfta bulunduk. Sonuç olarak akademik dünyada hiç de hoş olmayan bir durum ortaya çıktı. Elbette niyetimiz kimsenin emeğini çalmak ya da başkasının emeği üzerinden prim yapmak değildir. Bu nedenden dolayı kendilerinden özür dilerim. Haklarını helal ederler inşallah.
Bu uyarıyı da siz değerli okuyucularımızdan aldım. Bunun için de teşekkür ederim. Bu uyarı iyi bir ders oldu, öyle ki yaptığım her çalışmanın ya da yazının (bu hariç olacak) altına ya da yazının sonuna bir atıf yazısı yazmak sanırım en iyi yöntem olacak.
Niyetim elbette mazeret uydurmak değildir. Fakat keşke üniversitelerimizin saçma seçmeli derslerinin içinde bir de akademik yazı oluşturma dersi olsaydı. Bu tarz dersler uygulansaydı belki o zaman nasıl düzgün bir yazı yazılır, nasıl atıfta bulunulur, kaynak nasıl gösterilir… Tüm bunları öğrenme şansım olurdu. O zaman elbette bu hataya düşmeyecektim.
Kendi adıma siz değerli okuyucularımızdan da özür dilerim. Bir daha böyle bir hataya düşmeyeceğimi de taahhüt ederim.
Bu haftalık bu kadar. Önümüzdeki hafta başka bir yazıyla tekrar sizlerle birlikte olacağım inşallah. Ömrümüz olursa tabi. Kalın sağlıcakla.