Balkanlarda günümüze kadar olan gerilimler hepimizin malumu. Sırplar, bu gerilimlere vesile olan en etkin topluluk olmuştur. Orta çağda Sırp Krallığı’nın yıkılmasından bu yana Sırplar, o dönemdeki toprakları bahane ederek (Büyük Sırbistan) belli başlı dönemlerde soykırımlar düzenledi. Bu toplumun neden bu kadar kin dolu olduklarını beraber inceleyelim.
Orta çağ Sırp Krallığı, 5. Stefan Duşan zamanında en geniş sınırlarına ulaşmıştı. Fetih rotasını Balkanlara doğru yapan Osmanlı da bu gücü bir tehdit olarak görüyordu. 1389 yılında çoğu Sırplardan oluşan ordu, Osmanlı karşısında çok ağır bir yenilgi almış ve Kral Duşan bu savaşta ölmüştü. Bunun sonucunda Sırplar, krallık olarak eski gücüne bir daha kavuşamamış ve Osmanlı’ya haraçgüzar olarak bağlanmıştı. Ayrıca tahta çıkan kralları da Osmanlı Yönetimi’nin seçmesi bu denli güçlü bir halkı dizginlemeye yetmişti. Aşırı Sırp milliyetçisi olarak anılan Çetnikler, bu savaşı ve sonucunu hala daha hatırlayıp dişlerini nefretlerinden sıkmaktadırlar.
Osmanlı’nın Duraklama Dönemi’ne girmesi ekmeklerine adeta yağ sürmüştür. Bölgede hüküm süren Osmanlı beyleri de halktan Babıali’nin istediğinden fazla vergi alması ve bu duruma engel olamaması da düzenlenecek isyanlara ayrı bir sebep olmuştur. Sırplar, 1804 yılında Kara Yorgi (Karadjordjeviç) önderliğinde bir isyan başlatsa da bunda başarılı olamamışlardır. 1812’de imzalanan Bükreş Antlaşması ile Sırplar yarı serbest olsa da bu durum onları tatmin etmedi ve 1815’te ikinci Sırp İsyanı baş gösterdi. 3 yıl süren isyan sonucunda Sırplar istediklerini neredeyse kazanmışlardı. 1878 Berlin Antlaşması’na kadar özerk bir prenslik olarak Sırplar, antlaşmanın sonunda tam bağımsız bir devlet olmuşlardır.
Milliyetçilikleri gibi dinlerinde de çok katı olan Sırplar, Karadağ ve kendi bölgelerinden birçok Müslümanı sürgüne göndermiş ve çoğu Müslüman (büyük çoğunluğu Boşnak) Bosna-Hersek topraklarına sığınmışlardır.
Kosova Savaşı ve düzenlenen isyanlar, Sırplar için unutulmaz anılar olarak kalmıştır. Yaşanan hadiseler ise Sırp Milliyetçilik akımını doğurmuştur. Hatta isyan döneminde ortaya atılan “Büyük Sırbistan” ideası daha ileri bir boyut kazanmış ve Orta çağdaki Sırp Krallığı’nın en geniş sınırlarını elde etmek için halka zulüm politikaları uygulanmış ve birçok savaşa girişmişlerdir.
Düzenlenen isyanlar neticesinde bağımsızlıklarını kazanan Sırplar 1. Dünya Savaşı’na kadar olan sürede toprak varlıklarını korumak için çok çalıştı. Hatta Osmanlı Devleti, bir ara tekrar Belgrad’ı fethetmek için bir sefer düzenledi. Ancak bu hareket Rusların üstün gücünden dolayı başarısızlıkla sonuçlandı.
Önümüzdeki hafta 1. Dünya Savaşı’ndan itibaren Sırpların tarihini incelemeye devam edeceğiz.