‘Tasavvuf, tarih, sanat ve felsefe müfredatının bir parçası olmalı’
Kuzey Carolina Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ernst, “Tasavvuf alanını sadece birkaç insan anlayabilir, algılayabilir gibi bakıyorlar. Aslında bana göre tasavvuf, tarih, sanat ve felsefe müfredatının bir parçası olmalı.” dedi.
Kuzey Carolina Üniversitesi Dini Etüdler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Carl W. Ernst, tasavvuf alanında yapılan araştırmalarda herhangi bir metodolojinin olmadığına işaret ederek, “Tasavvuf alanını sadece birkaç insan anlayabilir, algılayabilir gibi bakıyorlar. Aslında bana göre tasavvuf, tarih, sanat ve felsefe müfredatının bir parçası olmalı.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü tarafından, Kerim Vakfı’nın destekleriyle düzenlenen “Uluslararası Tasavvuf Araştırmaları Yaz Okulu” kapsamında, tasavvuf alanındaki uzman isimler bir araya geldi.
Üniversitenin Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen yaz okulu halka açık seminerlerinin açılış konuşmasını, Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü’nün müdür yardımcısı Prof. Dr. Emine Yeniterzi yaptı.
“Mevlana herkesin dilinden konuşan bir aşık”
Etkinlik kapsamında düzenlenen panele katılan, New York Devlet Üniversitesi Karşılaştırmalı Araştırmalar Bölümü Profesörü ve yazar Dr. William C. Chittick, Türkçe olarak yakın dönemde yayınladığı “İlahi Aşk” adlı kitabına değinerek, şunları anlattı:
“Bu kitaptaki asıl niyetim, İslamiyetle alakalı yanlış fikirleri düzeltmekti. Mesela Mevlana konusunda maalesef Amerika’da yanlış yanılsamalar var. Bence Mevlana sadece bir aşık. Herkesin dilinden konuşan bir aşık. Mevlana’nın bu taraflarını bazen kaçırıyorlar. Ben de kitaplarımda hep Mevlana’yla ilgili yazdım ve şunu göstermek istedim; Mevlana bir istisna değil, mevcut olan geleneğin bir parçasıdır ve bu geleneği yüzyıllara taşıyor.”
Chittick, Mevlana’nın dünya tarihindeki en iyi şairlerden birisi olduğuna işaret ederek, “Mesela Mevlana’nın lisanını ve birçok fikrini İbnü’l Arabi’den okusanız kafanız karışabilir ama Mevlana’ya geldiğinizde her şey çok açık ve seçiktir.” ifadelerini kullandı.
“İlahi Aşk” kitabında Mevlana’nın Allah’la kul arasındaki iman ilişkisine olan bakışını ele aldığını da belirten Chittick, kitabında aynı zamanda Arapça ve Farsça metinler kullandığını aktardı.
“Öğrenmenin maksadı önce nasıl bir insan olacağını öğrenmektir”
Stony Brook Üniversitesi Karşılaştırmalı Araştırmalar Bölümü öğretim üyesi olan Prof. Dr. Sachiko Murata da klasik Çince yazılmış İslam metinleri üzerine çalışmalar yaptığını, aynı zamanda Ken’an Rifai İslama Araştırmalar Kürsüsü’nün başkanlığını yürüttüğünü dile getirdi.
Murata, 1642 yılında basılan bir eser üzerinden hazırladığı son kitabından bahsederek, şunları kaydetti:
“Klasik İslam metinlerinden Çince’ye tercüme edilen bu metni yazan aynı zamanda bir tasavvuf şeyhi ve İbnü’l Arabi’nin yolundan gidiyor. Metinlerinde Konfüçyüs’ün dilini kullanıyor bazen de Buda’dan fikirlerle yola çıkıyor ve kendisi yazılarında şöyle söylüyor, ‘öğrenmenin maksadı kendini bilmektir. Çünkü kendini bilirsen, kendini unutursun ve kendini unutursan o zaman Allah’ı bilirsin. Eğer bir ülkeyi idare etmek istiyorsan, bir aileyi nasıl yöneteceğini bilmen lazım. Aileyi nasıl yöneteceğini bilmek istiyorsan, önce kendi gönlünü nasıl idare edeceğini bilmen lazım. Kendi gönlünü bilmen için de öncelikle bedenini yönetmen lazım.’ Yani öğrenmenin maksadı nasıl bir insan olacağını öğrenmektir, kamil bir insan nasıl olunur demektir.”
“Tasavvuf, tarih, sanat ve felsefe müfredatının bir parçası olmalı”
Kuzey Carolina Üniversitesi Dini Etüdler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Carl W. Ernst de tasavvuf alanında yapılan araştırmalarda herhangi bir metodolojinin olmadığına vurgu yaparak, “Tabii bunu söylememin yanı sıra, araştırmalarda beşeri bilimlerin metotların, aynı zamanda sosyal bilimlerin ve edebiyat bilimlerinin metotlarına ihtiyacımız var. Dolayısıyla metinlere nüfuz edebilmemiz ve entelektüel bağlamlarını irdeleyebilmek için buna ihtiyacımız var.” diye konuştu.
Ernst, Amerika’da tasavvufun çok farklı ve egzotik bir alan olarak algılandığını aktararak, şöyle devam etti:
“Tasavvuf alanını sadece birkaç insan anlayabilir, algılayabilir gibi bakıyorlar. Aslında bana göre tasavvuf, tarih, sanat ve felsefe müfredatının bir parçası olmalı. Ayrıca tasavvuf araştırmaları bir otoritenin külliyatı olmamalı ya da sadece bazı şahsiyetlerin bir araya gelişi olmamalı. Yani hiç düşünmeden, tefekkür etmeden sadece hayran kitlelerine hitap ediyor olmamalı. Yoksa bu alan çok atıl bir mabet olur.”
Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç ise akademik olarak tasavvuf alanında çalışmanın birçok zorluğu da beraberinde getirdiğine işaret ederek, “Belki de branşların içerisinde en zorlarından birisidir. Çünkü asıl sır olan bir şeyi siz nasıl açıklayabilirsiniz ki ?” dedi.
Konuşmasında tasavvuf alanında çalışma yapacak olan gençlere de önerilerde bulunan Kılıç, öğrencilerin akademik manada yazma konusunda kendilerini geliştirmelerini söyledi.
Etkinlikte ayrıca, panelin başkanlığını üstlenen Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Cemalnur Sargut ile Boston Üniversitesi Teoloji Bölümü’nden Prof. Dr. James W. Morris bir konuşma yaptı.
“Uluslararası Tasavvuf Yaz Okulu” hakkında
Uluslararası Tasavvuf Yaz Okulu’nda Prof. Dr. Emine Yeniterzi’nin yanı sıra Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç, Dr. öğretim üyesi Cangüzel Güner Zülfikar ve Dr. öğretim üyesi Muhammed Bedirhan’ın da yer aldığı uzman kadro dersler verecek.
Çeşitli eğitim katmanlarını içeren program kapsamında ayrıca İngilizce tasavvuf metinleri lisansüstü dersi, tasavvuf araştırmaları konularında seminerler, Arapça ve Osmanlı Türkçesi tasavvuf metinleri yakın okuma grup çalışmaları ve halka açık paneller gerçekleştirilecek.
Yaz okulu programı ders içerikleri doğrultusunda, Süleymaniye Kütüphanesi ve Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nde metin incelemeleri ile tarihi mekanlara ziyaretler ve sinema okumaları da program kapsamında yer alıyor.
AA