Son yıllarda Avrupa’da Islamafobia giderek artmakta..
Sadece Islam Düşmanlığı değil ırkçılık, faşizm eğilimleri yükseliyor.
Aşırı sağ partilerin oyları artıyor, ırkçı ve faşist söylemler destek buluyor.
Islam Düşmanlığı prim yaptırıyor.
Müslüman olan herkes potansiyel tehdit olarak algılanıp saldırılıyor.
Demokrasi ve özgürlük beşiği Avrupa yerini Orta Çağ Avrupası’na bırakıyor.
Bu tutumların yükselmesinde en büyük etken Islam ve Müslüman değil.
Avrupa’daki yönetimlerin başta kalma taktiği olarak dış düşman benimseme yönelimleri.
Bunun için de Islam’ı ve Müslümanları seçtiler.
DAEŞ’e en fazla katılım Avrupa’dan oldu ama yine DAEŞ Islam’ın terör örgütü olarak algılandı, anlatıldı. Ki eğiticileri ABD’dendi.
PKK, YPG gibi terör örgütleri de keza aynı şekilde.
Lakin Avrupa üst cenahı ne yaptı?
Bir kaç saldırı düzenleterek Islam’a olan eğilimin artmasını ve Müslümanların çoğalmasını engellemeye çalıştı.
Düşmanlığın fitili ateşledi ve durmadan besledi.
Hal böyle olunca saldırı yapanları Müslüman olarak lanse edip kendilerinde her şeyi yapma hakkını gördü.
Yeri geldi cami kapattılar yeri geldi ibadet ve giyim özgürlüğüne el attılar.
Şimdi bu anti özgürlük eylemlerine AK Parti’yi sebep göstermeye kalkıyorlar.
Her seçim öncesi Avrupa Türkiye’nin üstüne gelir, ekonomik ve medya yoluyla algı operasyonları düzenler.
Bunlardan biri de AK Parti’nin dini siyasete alet etmesi ileri sürülerek camileri kapatmaları oldu.
Avusturya bunun başında geliyor.
Birileri de çıkıp diyor ki camilerde siyasi konuşmalar yaptılar, işte camilerin kapanmasına sebep oldular.
Cami kapattırdılar.
Hani Inönü’ ye iftira atıyorlardı ya asıl kendileri cami düşmanlığı yapıyorlar.
Şimdi böyle bir sözün arkasında neler yattığı açık.
Sen kalkıp bunu yapan Avrupa’yı eleştireceğine, ne oldu AB standartları ve ilkeleri diye sorgulayacağına, hesabı Türkiye’ ye AK Parti üzerinden sormaya kalkıyorsun.
Her ne olursa olsun kimsenin ibadethaneleri kapatma hakkı yoktur.
Nitekim AK Parti’nin camilere verdiği önem ortadadır ki Türkiye’de cami yapımları okul yapımını geçmiştir.
Bu bir marifet midir tabiki hayır! Lakin muhalefet olarak eleştiri yapacaksanız yanlış telden çalmayın.
Deyin ki eğitim sistemi eksiklerle dolu, kaliteli nesil yetiştirmek için bilim ve ilim yuvaları açın! Kaliteli öğretmen yetişmiyor neden? En çok bütçe payı eğitim’ e ayrılıyor ama sonuç yine yok!
Bunları deyin, fazla talepte bulunun amenna!
Lakin camilerde siyaset yapıyorlar, cami önünden otobüs kaldırıyorlar gibi saçma sapan elle tutulmaz nedenleri sıralayarak Avrupa’nın Müslüman düşmanlığına ve Islam nefretine kılıf geçirmeye kalkmayın.
Avrupa’nın maşası olmayın!
Inönü’ ye gelirsek de açın adam gibi tarihi okuyun.
Camilerin teşkilatlara, ağırlara, gazinolara dönüştürüldüğünü, kapatılıp yıkıldığını göreceksiniz.
“Din afyondur, en büyük tehlikedir” diyerek insanların din ve ibadet özgürlüğünü kısıtlayan uygulamalara maruz kaldığını göreceksiniz.
90 küsur yaşında olan büyüklerimizle konuşun en olmadı. Onlar yaşayan tarih! Anlatsınlar size dini yaşamları konusunda nasıl kısıtlamalara ve tehditler, zorluklara maruz kaldıklarını!
Evlere baskın yaparak dini kitap aramaları ve tutuklamalar yapıldığını duyacaksınız.
Siz siz olun kulaktan duyma ya da yönlendirme ile nereye çekilirseniz oraya gitmeyin.
Hakikati konuşun, hakikati söyleyin.
Boğazınıza bıçak dahi dayasalar yine de değerlerinizden, hakikatten ödün vermeyin.
Insanı insan yapan budur.
Insanlığınıza sahip çıkın.
Sonra göreceksiniz ki Avrupa dize gelmiş, kokuşmuşluğu boyu aşmış.
Bunun sebebi de ne Türkiye’dir ne AK Parti..
Tek sebepleri bitmek tükenmek bilmeyen emperyal hırsları ve geçmişten beri gelen Haçlı zihniyetleridir.
Türkiye güçleniyorsa Islam saha kalkar, müslüman huzura erer, Avrupa’daki insanları yönetmek ve elinde tutmak zor olur korkusu bunlara cami de kapattırır, terör örgütü de kurdurur, kendi halkına hain saldırılarda düzenletir.
Bunu görememek ise bariz bir körlük ve muhalefetin tutulduğu gaflet hastalığından gelir.
Oyleyse siz siz olun bi an evvel;
KENDİNİZE GELİN KENDİNİZE!!!