RAMAZAN

Tarih Ekim 06, 2018, 10:52 am
5 mins

Ramazan aramaktır içimizdekini, vermektir içimizdekinden işte o vakit bulmaktır içinin en içini.
İnsan, gecenin gündüze, gündüzün ise geceye devrine şahit olmadan göçer gider ömründen. Oysa ki daha ezelde şahit kılınmıştı da unutur gider davasını iki nefeslik dünyada.

“Her geceyi kaaim ol
her gündüzü Saim ol” der Niyazi Mısri.

İşte Ramazan tekrar hiç bıkmadan usanmadan hatırlatır bize bu şahitliği.
Gece uyan der! Duanı, ibadetini, muhabbetini eda eyle ki seher güneşe müjde versin geceden seni. O vakit azalma başlasın içten içe. Azaldıkça alan ile verenin idraki sarsın bedenimizi. İdrakine seher düşenin sahuru, iftara tez ulaşır. Çünkü seven, sevdiğinden çok da ayrı kalamaz.

Ramazan her yıl gelir çalar kapıyı, kısacası Ramazan her yıl her kapıya gelir. Gelir de maarifet onu içeri alabilmektir. Onu kendinde tutabilmektir. Düşün insan evinden hiç ayrılmak ister mi? Ayrılsa da bir vakit sonra dönmek istemez mi?
İşte Ramazan’ı kendinde misafir değil ev sahibi yapanlar Ramazan’ı yaşarlar.

Ramazan davettir. O’ndan gelip O’na gidilen bu seferde ancak davete kulluk edenler menzile varacaktır.

“Ramazan ayı, insanlara yol gösteren, hidâyeti, doğruyu ve yanlışı ayırdedip açıklayan Kur’ân’ın indirildiği aydır. İçinizden kim o aya yetişir(ayı görür)se oruç tutsun. Kim hasta olur, yahut seferde bulunursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutsun. Allâh sizin için kolaylık ister, güçlük istemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allâh’ı tekbir etmenizi ister. Şükredesiniz diye (size bu kolaylığı gösterir).” Bakara-185

Ramazan, sahurdan iftara aç kalmak değildir, iftardan sahura aç olanları gözetmektir. Ancak gözetenlerin vaktidir Ramazan.

Oruç, başkasının derdini kendi derdi bilip, dertli olanın yanında olmaktır. Oruçlu kişi her şeyini paylaşandır bizatihi başta kalbini ortaya koyarak “Buyrun efendim.” diyenlerin ibadetidir.

Ramazan ben, sen meselesi değil biz diyen gönüllerin aş meclisleridir.

“Senlik benlik olucağız, iş ikilikte kalır
Çıktık ikilik evinden, sen beni yağmaya verdik”
Yunus Emre

Ne güzel buyurmuş Hasan Şükrü Yayıntaş Efendi;
“Sen sen ol, yaşamını oruçlandır, bütün uzuvlarını zekâtlaştır, ruhunu güzelleştir.
Sen orucu tam tutarsan, daim oruçlu olursan, oruçta seni güzel tutar, Hakk’ı orda ararsan.” HŞY

Ramazan, Kur’ân ayıdır. Bu mübarek ayı, sadece oruç olarak algılayarak ve bunu da şekilsel açlığa indirgeyerek geçirirsek, İslâm’ı tam olarak idrak etmiş olmayız düşüncesindeyim. Allah Resulü (s.a.v) “Nice oruçlar var ki, açlık ve susuzluktan başka kârları yoktur.” buyurmasının altındaki mânâyı da bu ayda Kur’ân’a daha fazla idrak noktasında yönelerek anlamaya çalışmalıyız.

“Muhakkak ki Biz onu, mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz Biz, uyaranlarız.” Duhân-3

Velhasıl, sözlerimi nihayete erdirirken Ramazan denince ilk akla gelen o derin kelamdan da kısaca bahsetmek isterim.

11 ayın Sultanı deriz ya hani. Maalesef Sultanı da hemen tahta serip putlaştırırız.

Gösterişli sofralar sergileriz, gün buyunca bu orucu bozar bu bozmaz ileri geri gideriz, top erken mi patladı geç mi patladı diye birbirimizi yeriz, yemeği yer Ramazan’ı unutup kendimizden geçeriz.
Kısacası Ramazan’ın uğramadığı beldede Sultan’lık süreriz.

“Yunus emre der ki dünya yalandır
Güvenme malına malın talandır”

Açlık ile susuzluk olsaydı oruç bir kafesteki aç-susuz bırakılan kuş Sultan olurdu âleme..

Sultan’lık; virane gönüllerin işidir, iki elin birbirinin verdiğinden habersiz amma razı olunduğu sevgi makamıdır.

Ver, verebildiğince kendiliksiz bu ramazan bakalım sen verdikçe eksilen ne olacak!

Bu yazı vesilesi ile tüm İslâm âleminin Ramazan ayını kutlar hayırlara vesile olmasını temenni ederim.

Emre Çalışkan

Yorumlar

  • (not be published)