Gün gelip de öfkenin karanlığında boğulmuş düşüncelerin “Gel” deyişin nidâlarını asla duyamaz.
Diyar diyar arayışın izlerinde hiddet ve nefretin seni saran azameti Sen’in seslerini sana ulaştırmaz..
Soğukluk, sert esen rüzgarlar ve sönüklük hali işte bu kayboluşun neticesidir..
Her ân ben’desin..
Sen’de olmayı hiç bilememişsin..
Çünkü sen her ân kendindesin..
Ve kendinde olmaya devam ettiğin müddetçe O’ndan gelecek her türlü çağrı benlik duvarının ardına düşecek..
Seslenişleri duyamayacaksın..
O ise durmadan “Gel!..” diyecek.. “Gel..”
Gün gelecek cevapsız kalan her sesleniş, sırtında bir yük olacak..
Yapamadığın her şey bir bir omuzlarına binecek..
O ise hala sana “Gel!..” diyecek..
Ve bir gün hüküm kesilecek..
Nefes tükenecek..
Beşeriyetten eser kalmayacak..
Her ân beşerde olduğu için yani kendinde olduğu için ruhaniyettende eser olmayacak..
Çünkü taa en derinlere gömülmüş olacak..
Toprak altına karışıp o da beşeriyetle birlikte yok olacak..
O halde artık;
Uyan!..
Aslına uyan!..
Bunca çaba gafilliğin için değil ki…
Uyanışa erişmen için..
Bunca güzellik içindeyken ve uyanış bu denli yakınken hala daha uyku mübtelası olmak neden?
Niçin durmadan eziyet edersin kendine..
Hakikatin devrinde dahi durmadan “Gel..” diyen aşkın eşiğindeyken neden diye sormazlar mı sana?
Hiç sormazlar mı bir düşün…
Âşık olmak bu kadar mı zor?
Kendini emin beldenin sadık ellerine bırakmak bu kadar mı zor?
Bu kadar mı zor?
KENDİNDE OLMAK
Yorum Yazınız