Bizden başka sesini yüksekten çıkaran var mı? Duyduk mu? Hayır efendim. Siyonist terörist israilin zulmüne Türkiye’den başka yüksek sesle tepki gösteren olmadı. Üstüne üstlük israilin yaptığı bu zulümde onu haklı gösterenler de oldu. Şimdi asıl soru şu: Kudüs meselesinde kim nerede?
İsrail neyine güveniyor da Müslüman ülkelerin gözünün içine baka baka Kudüs’e saldırma cüretini gösterebiliyor? Kudüs sadece Müslümanlar için değil, üç semavi din için de önemli bir yer.
Bu işgal devletinin nasıl böyle bir şeye kalkıştığını aslında çok da düşünmeye gerek yok. Çevre ülkeler Müslüman ülkeler olsa da başlarındaki insanları düşündüğümüzde israilin bu işgale nasıl kalkışabileceğini gayet rahat bir şekilde anlayabiliriz. Mısır’da Sisi’nin bulunması gibi… Sisi’nin israille ilişkileri oldukça iyi. Durup durup Sisi’ye de vurmayalım. Hüsnü Mübarek de israilin önemli müttefiklerinden biriydi.
En başta bir parantez açmak gerekir diye düşünüyorum acizane. Mısır’da 2012 yılında devletin başına geçen Mursi zamanında Mısır- israil ilişkileri sekteye uğramıştı. ‘Acaba Mısır’da gerçekleşen darbede israilin parmağı olabilir mi?’ diye de düşünüyoruz haliyle.
Suriye sınırı da örnek olarak gösterilebilir. Golan tepeleri sürekli olarak israil için tehdit olarak görülür ama baba Esed buraları direnmeden israile bırakmıştır. Burada bir tampon bölge de bulunmaktadır.
Lübnan sınırında sürekli Hizbullah’ı tehdit olarak gösterir katil devlet. Fakat 2006’dan beri Hizbullah, israile karşı bir saldırıda bulunmamıştır. Birleşmiş Milletler askerlerinin bulunduğu Şeba Çiftlikleri de israilin işgali altındadır.
Etti 3.
Ürdün’ün sessizliğini ise anlamak mümkün değil. Mescid-i Aksa Vakfı, Ürdün’de bulunmaktadır. 1967’de Kudüs Ürdün’e bağlıyken israil 6 gün içinde Kudüs’ü işgal etti ve Ürdün ile bağlantısını kopardı; Filistin sınırına kadar olan Filistin toprakları işgal edildi. Ürdün zaten çok da güçlü bir ülke değil. Olması da sorun olmamalı aslında. Sadece haksızlığa, kanunsuzluğa karşı sesini çıkaracak. Çok da bir şey olmasa gerek.
Suudi Arabistan unutulmadı elbette. Trump’ın ABD Başkanı olmasıyla Suudi Arabistan ile Amerika yakınlaştı. Dolayısıyla israille yakınlaştı. Bunda İran’ın tehdit olarak gösterilmesinin de payı büyük elbette. Suudi Arabistan çok uzun zamandır ABD’nin yörüngesinde ve israilin zulmüne ses çıkarmaya hiç de niyetli değil. Hatta Filistin’i hedef alan çalışmalar yapıyorlar. Nasıl Mısır’da Müslüman Kardeşleri terör örgütü olarak görüyorlarsa Filistin’de de Hamas’ı terörist bir grup olarak görüyor.
ABD- Suudi Arabistan- israil yakınlaşmasını ise en başından beri sağlayan BAE. BAE tamamen Amerika’nın etkisi altında ve 2010 yılından beri ittifak halinde.
Müslüman dünya neden susuyor, anlayabildik mi acaba? Devam!
İran’ın Gazze’de desteklediği gruplar olsa da çok sesi çıkmıyor.
Bugün Ortadoğu coğrafyasında israile karşı tutum alan ülkeler darbe, iç savaş veya terör saldırılarına hedef oluyorlar. Hepsinde de ABD destekli grupları görüyoruz. Kiminde siyasi, kiminde silahlı güç olarak.
Velhasılı durum budur. Türkiye kadar da sesini güçlü bir şekilde çıkaracak, en azından bu coğrafyada bir ülke yok. O yüzden Gazze sınırında o insancıkların elinde bizim ülkemizin bayrağı var. Birileri çıkıp da ‘ Gazze’de ne işimiz var’ derler mi? Derler efendim, derler.