AKLIN KIYMETİ
Hasan-ı Basrî şöyle demiştir: Bana bu hadisi rivayet edenlerin hepsi de onu, Hz. Peygamberden bizzat işitmişlerdir.
“Allah ü Teâlâ aklı yarattığı zaman ona ‘otur’ dedi, akıl oturdu. Sonra ‘kalk’ diye buyurdu, kalktı. ‘beri gel’ dedi, öne doğru ilerledi. ‘geri git’ dedi, geriye gitti. ‘düşün’ dedi, düşündü. ‘Konuş‘ dedi, konuştu. ‘Sus’ dedi, sustu. ‘Bak’ dedi, baktı. ‘Vazgeç’ dedi, vazgeçti. ‘Anla’ dedi, anladı. Sonra şöyle buyurdu: “İzzetime, Celâlime, azametime, kibriyâma, saltanatıma, ceberûtuma, ulviyetime, makamımın yüceliğine, arşa istiva etmeme ve mahlukat üzerindeki kudretime yemin ederim ki: “Senden daha büyük, bana, senden daha sevimli bir şey yaratmadım.” “ Ben senin vasıtan ile bilinirim. Senin vasıtanla bana kulluk ve itaat edilir. Senin vasıtanla ihsanda bulunurum. Senin vasıtanla azarlarım. Sevap da sana aittir, ceza da sana döner.”
H.z. Peygamber(a.s.v.) şöyle buyurmaktadır: Yüce Allah “ Aklı yarattığım zaman“ diyerek, aklı tarif etmiştir. O kadîm Yaratıcı, O her şeyi gören ve duyan, O, her canlının canı, kendisinden elde ettiği (Hayy) diri olan; O, her muhtacın, acziyet ânında kapısına başvurduğu Kayyum, (Kendi kendine kaim olan her şeyi ayakta tutan) “ Biz, onların boyunlarına boyunduruk vurduk” hükmünce kahırlarının boyunlarını bağlayan Kahhâr olan Cenâb-ı Hak, altın taç olan aklı yarattı ve “and olsun ki Ademoğullarına şeref bahşettik.” Ayetiyle kadir ve kıymetlerini yücelttiği Ademoğullarının başına koydu.
Akıl, nedir? En yüce Âlemin kandili, Tur-i Sina’nın nuru, “ve yemin ederim ki emniyetli şehre” ayetinde bildirilen şehrin adalet işlerini düzene koyan beyi, Âlemlerin Rabbinin dergâhının adalet bekçisi ve halifesidir.
Akıl, nedir? Huyu güzel bir sultanın, “O’ndan başka İlâh yoktur” rahmetinin gölgesidir.
Akıl, kimdir? Fazilet ve Safâ erbabı, onun yolunda oturmuşlardır. “Dünya, âhiretin tarlasıdır” Mallarına sahip olanlar, onun sayesinde yiyip içmekte, onun nimetiyle geçinmektedirler.
Bunlar, aklı pek överler, gönüldeki aklı anlatıp dururlar ve derler ki: Akıl nedir? Zor düğümleri çözen, gönülde saklanan en gizli sır gelinlerini süsleyip bezeyen, canlara kılavuzluk edip tanyerlerini ağartan, sabahları açığa çıkaran Hakka alıp götüren manevî bir varlıktır, “akıl.” Onun sırlarından birazı remiz yoluyla anlatılmıştır. Cenâb-ı Hak, varlık ovasının bu kutsal güneşiyle aydınlanması için, aklı, mekansızlık âleminden, gayb gizliliğinden meydana getirince, varlıklara aklın özünü, aklın, gönüllere hayret veren güzel ve eşsiz vasıflarını bildirmek için, o üstünlükle, onu bütün varlıklardan mümtaz bir yere koymayı murat etmiştir.
“BU CİHAN, AKL-I KÜLL’ÜN BİR DÜŞÜNCESİNDEN İBARETTİR. AKIL, PADİŞAHA BENZER. SURETLER DE PEYGAMBERLERE”